FBI en çok aranan teröristler listesinde Bin Ladin'in üzerine "müteveffa" notu düştü. El Kaide de şefin öldüğünü kabul etti. Komplo teorisyenlerini besleyecek kaynak kalmadı. Geride kalan tek soru, Ladin'in başına konulan 25 milyon doları kim alacak? ABD bugüne kadar terörist jurnalleyenlere 100 milyon dolar ödedi.
Emre (Ergül) dedi ki; "Adamlar Bin Ladin'i öldürdü, ama olayın akılda kalıcı, vurucu şifresi yok..." Eski dış haberciler olarak filmi geri sardık. 14 Aralık 2003, ABD'nin "Irak Valisi" Paul Bremer, basının karşısına çıkıyor o havalı lafları ediyor: "Ladies and gentlemen, We got him!" Yani, Saddam'ı saçı sakalına karışmış vaziyette, gizlendiği delikten çıkardıkları günden sonra yaptığı "Yakaladık" açıklaması.
Tabii o havalı açıklama "We got him" diye gazete manşetlerine de sirayet etmişti.
Çünkü Bush'un tarzı afiliydi. Filmi biraz daha geriye saralım: 1 Mayıs 2003 günü Bush, Lockheed S-3 Viking jetiyle Abraham Lincoln uçak gemisine iniyor. Dört kişilik savaş uçağından pilot kıyafetiyle çıkıyor. Savaş pilotu olan baba Bush'un aksine hayatında uçak kullanmadığı halde, pilotu oynuyor. Gülünç, fakat havalı.
Konuşmasında Irak'ta zafer kazandıklarını ilan ediyor, "Teröre karşı savaş devam edecek" diyor. Ancak arkasındaki dev puntolarla "Mission Accomplished" yazısı, başka bir şey anlatıyor. Irak'ta "Görev tamamlandı" demek için çok erken ama olsun, havalı.
Uçak gemisindeki o teatral sahne çok eleştiriliyor. O günden bu yana Irak'ta çok canlar yanıyor, İslam dünyasında ABD düşmanlığı yayılıyor. Eğer görev bu ise tamamlanmış sayılır.
Obama, Bush gibi afili değil. Bin Ladin'in ölümünü açıklarken, sıradan bir "Adalet yerini buldu" lafı savuruyor. Bir de "İslam ile savaşmıyoruz" diyor. O kadar.
Obama'nın şifre vermeyen, düşük profilli konuşmasındaki ton medyaya da yansıyor. Wall Street'ten New York Times'a ağır ve oturaklı gazeteler, fazla heyecan belirtisi göstermeyen manşetlerle veriyor ölüm haberini: "Laden is dead". Öyle "Hakladık" tarzı cazgır başlıklar yok ciddi basında.
Bazıları Obama'nın "Adalet yerini buldu" şifresini tekrarlıyor. Saddam'ın yakalanmasından kopya çekip "Got him" başlığını atanlar da var tek tük.
New York Daily News'ın manşeti pek provokatif: "Cehennemde çürüyesin" diyor. Philadelphia Daily News da pek beter: "Piç kurusunu yakaladık!" San Francisco Examiner "11 Eylül kasabı öldü" diyor.
ASLINDA FISTIK PARASI
Ladin baskınında, Irak serüveninden farklı başka taraflar da var. Saddam silahlı yakalanıp teslim alınmıştı, Bin Ladin silahsız öldürüldü. Irak'ta ödül boldu, Pakistan'daki baskında adı yok.
Mesela, Saddam'ın oğulları Uday ve Kusay ihbar üzerine Musul'daki bir evde basılıp öldürüldüğünde, muhbire 30 milyon dolar ödül verildiği lafı dolaşmıştı. Ödülün kime verildiği asla açıklanmadı. Ancak komşulara göre muhbir, ev sahibi Şeyh Navaf Zeydan'ın ta kendisiydi.
Bin Ladin vakasında ise ödül havada kaldı. El Kaide şefini "satan" herhangi biri görünmüyor.
Bin Ladin, FBI'ın arananlar listesindeydi. Ancak ödülü veren, Dışişleri Bakanlığı. 25 milyon dolar biçti, pilotlar ve havacılıkla ilgili iki dernek de üstüne 1'er milyon dolar ekledi. Üstelik Senato da, Dışişleri'ne ödülü 2 katına, yani 50 milyon dolara çıkarma yetkisi tanıdı.
Dışişleri 1984'te yürürlüğe giren "Rewards for Justice" programı çerçevesinde 60 kadar muhbire 100 milyon dolar ödedi. Bu rakama Uday ve Kusay ile bombacı Remzi Yusuf'un ihbarı için ödenen meblağ da dahil.
Şimdi ise Dışişleri, ödül için "yorum yok" diyor. Komandoların alması söz konusu değil. Ladin'in kuryesiyle ilgili istihbaratı veren Guantanamo'daki tutuklulara verilecek hali de yok.
Geriye bir ihtimal kalıyor. Bin Ladin'in yaşadığı evin çevresindekilerden de değerli bilgiler gelmiş olabilir. Milyonlarca dolarlık ödül oraya gidebilir ki, buna da değer. Çünkü ABD, Usame'yi bulmak için milyarlar harcadı. Anti-terör operasyonları için her yıl Pakistan'a ödediği 1 milyar doları aşkın para bile yeter. 25-50 Milyon dolar fıstık parası kalır yanında.
