Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

06/05/2019

Almanya’ya sosyalist ütopyayı tartıştıran çocuk: Kevin Kühnert

Almanya’da konut sıkıntısı ve yüksek kiraların bir sorun olarak boy verdiği ortamda Sosyal Demokrat Parti SPD’nin gençlik kanadı Genç Sosyalistlerin (Juso) lideri Kevin Kühnert çıktı dedi ki; “Kapitalizmden kurtulmak için demokratik sosyalizme sarılmak lazım. İlk iş BMW gibi büyük şirketler kamulaştırılmalı…” Emlak devlerinin elindeki konut sektörünün kamulaştırılmasını talep eden Kühnert’e önce kendi partisinden “Bu çocuk ne içmiş” tepkisi geldi. Ardından diğer partiler de polemiğe dalınca Almanya ciddi ciddi “çocuksu sosyalist rüyaları” tartışır oldu. Siyaset ve medyada büyük çoğunluk Kühnert’in fikirlerini anayasaya aykırı ve ütopya olarak görse de, tartışma derin. Gerçi o ütopya sahipleri sonradan değişiyor. Mesela eski Şansölye Gerhard Schröder de zamanında Kühnert gibi Juso başkanıyken “Evet, ben Marksistim” demişti.

Kevin Kühnert henüz 29 yaşında ama ömrünün yarısını siyasette geçirmiş bir sosyalist olarak Almanya’nın en görünür figürlerinden biri. Sosyal demokrat cephede kimilerince, Gerhard Schröder’den bu yana en büyük siyasi yetenek, kimilerince de “kamikaze” olarak tanımlanıyor; yetenek ama dinozorların sinirlerini sık sık zıplatan bir yetenek. Sosyalist fikirler bakımından örnek aldığı zamane siyasetçileri Jeremy Corbyn ve Bernie Sanders gibi yaşını başını almış isimler de olsa, SPD saflarında bir asi olarak kuşak çatışmaları yaşıyor.

Juso'ların lideri Kevin Kühnert, partiye üye olduğu 15 yaşından beri SPD'de çalışıyor.

Kühnert’in lideri olduğu Genç Sosyalistler (kısaca Juso), partide dekor malzemesi değil, merkez siyasette etkin rol üstlenen, ülke gündeminde söz sahibi bir nüveyi oluşturuyor. Schröder örneğinde olduğu gibi eyalet ve federal başbakanlığa kadar yükselebiliyorlar. Adı üstünde “gençler” ve kuşak çatışması da normal, ancak Kühnert’in parti içindeki muhalefeti büyük ölçekli. Mesela CDU ile koalisyona şiddetle itiraz ediyor. Geçen yıl Merkel’le yeniden hükümet ortaklığına karşı çıkan “Büyük Koalisyona Hayır” hareketinin öncülerindendi Kühnert. Dışişleri ve maliye bakanlıkları SPD’ye verildiği halde partisini koalisyon görüşmelerinde ürkek davranmakla suçlayan Kühnert’in gerekçeleri de makuldü:  

“Son 12 yılın sekizini muhafazakarlarla koalisyonda geçirdik, daha fazla devam etmek felaket olur. Maliye tabii ki önemli ama CDU’lu başbakanın istemediği hiçbir kararı geçiremez bakanları. Koalisyon görüşmelerinde, dar gelirli kesime vergi indirimi ve zenginlere vergi artışı gibi sağlam sol politikalar için bastırmamız gerekiyordu. Neticede Almanya’da zenginle yoksul arasındaki uçurumdan sorumlu kişi SPD’li bakan olacak. Yüzde 20.5 gibi tarihin en düşük oy yüzdesiyle yerimiz muhalefet olmalıdır. Hükümet olacak kapasitemiz yok. Koalisyon toplam yüzde 14 oy kaybetti. SPD muhalefete geçerse takdir toplar, muhalefet saflarını AfD’ye bırakmamak SPD’nin tarihi sorumluluğudur…”

Ama o koalisyon kuruldu, bugün de iş başında…

YENİ SOSYAL SORUN: KİRACILIK

Şimdi Berlin, Münih, Frankfurt ve Köln gibi büyük kentlerdeki konut sıkıntısı ve yüksek kiralara protesto hareketinin yükseldiği ortamda Kevin Kühnert sosyalistçe çözüm önerileriyle yine Almanya’nın gündeminde.

Özellikle Berlin’de kriz çok derin, halkın yüzde 80’i kirada oturuyor, her yıl 40 bin yeni konuta ihtiyaç duyulan başkentte kiralar son 10 yılda iki katına çıktı. Bir orta gelirlinin aylık kazancının yüzde 40’ı kira, aidat ve enerji masraflarına gidiyor. Berlin’de nüfus artışıyla birlikte emlak piyasasındaki satışlar da astronomik rakamlara ulaştı, 2017’de 18.2 milyar Euro’yla rekor kırdı. 

Geçen ay başta Berlin birçok büyük kentte fahiş kiralara karşı protesto gösterileri yapıldı.

Koalisyon ortağı SPD Lideri Andrea Nahlert durumu “yeni bir sosyal mesele” diye nitelerken Başbakan Angela Merkel, bu yasama döneminde 1.5 milyon yeni konut sözü verdi. İnşaat sektörüne yüzde 5 vergi indirimi gibi teşvik tedbirleri gündemde. Ancak esas sorun büyük gayrımenkul şirketlerinin mülkiyetindeki konutlarla sosyal konutlaşma arasındaki uçurumun açılmış olması ve kiralama piyasasının bu şirketlerin güdümünde olması. “Deutsche Wohnen” şirketi ülke genelinde 111 bin 500 konuta sahip, ardından 44 bin konutla “Vonovia” geliyor. Almanya genelinde halkın yüzde 47’si konut mülkiyetine sahip.

KAPİTALİZMDEN KURTULUŞ REÇETESİNE TEPKİ

Şirketlerin mülkiyetindeki konutların kamulaştırılması için kampanyalar yürütülürken Kevin Kühnert de kamulaştırma fikrinin siyaset cephesindeki sesi oldu. Zeit gazetesine verdiği söyleşide konut mülkiyetinin tek gayrımenkul ile sınırlandırılmasını önerdi ve “Halkın barınma ihtiyacı üzerinden geçinmek yasal bir iş modeli olmamalıdır. Herkes kendi ikamet ettiği konutun sahibi olmalıdır. Böylece kiralama piyasası özel sektörün elinden çıkar” dedi. Kühnert aynı söyleşide daha ileri giderek kapitalizmden kurtulmanın tek yolunu demokratik sosyalizm olarak işaret etti ve “BMW gibi şirketleri kolektifleştirmeden kapitalizmin üstesinden gelmek mümkün değildir. Şirket kârlarının demokratik kontrol altında olması gerekir” diyerek bugün Almanya’yı saran tartışmanın fitilini ateşledi.

İlk tepki kendi partisi SPD’den geldi, “Bu nasıl bir haylazlıktır. Bu çocuk ne içmiş. Söyledikleri yasal değil” şeklinde tweet attı partinin yerel sözcülerinden Johannes Kahrs. Muhazafakar çizgideki Kahrs’ın aksine SPG genel başkan yardımcılarından Ralf Stegner, Kühnert’i savunarak bir Juso liderinin partiyi sol çizgiye çekmeye çalışmasında beis görmediği mesajını verdi. Gençlik liderinin yetişkin siyasette fırtına yaratan fikirlerine medyadan da “sosyalist rüyalar, ütopya” yorumları geldi, ancak Nahlert liderliğindeki SPD’nin sınıfsal çatışmayı kendi bünyesinde tartışması önerisiyle.

Kühnert, PETA'nın "Hayvanın derisi yerine kendi derini taşı" kampanyasına da poz verdi.

Yeşiller, SPD’den de konut piyasasında kamulaştırmaya yönelik sesler yükselmesini alkışlarken, koalisyonun muhafazakar kanadıyla merkez sağ muhalefetten çok keskin tepkiler geldi. CDU’nun Başkan Yardımcısı Thomas Strobl “Demokratik Almanya’nın feshedilmesinden 30 yıl sonra solcular yeniden demokratik sosyalizmi getirmeye çalışıyor” diye çıkışırken, CDU’nun kardeş partisi CSU’lu Ulaştırma Bakanı Andreas Scheuer “Neyse ki, herkesin eşit fakat eşit ölçüde yoksul olduğu sosyalizmi yendik biz. BMW’yi kamulaştırma fikri modası geçmiş bir fantezidir. Böyle şeyleri ciddiye alamayız” dedi. CSU’nun genel sekreteri Markus Blume de sert eleştirdi ve “Böyle adamlarla devlet işleri yürütülmez, hükümet işlemez. Kühnert gidip Sol Parti’ye üye olsun. SPD de böyle fantezi düşkünleriyle arasına mesafe koysun” diye tavsiyede bulundu.

Muhalefetteki liberal demokrat FDP’nin Genel Sekreteri Linda Teuteberg, “SPD derhal özel mülkiyetle ilgili görüşüne açıklama getirmelidir. Bay Kühnert’e de Karl Marx yerine Godesberg Programı’nı okumasını tavsiye ederim. Bu tür sosyalist görüşlere karşı sosyal piyasa ekonomisini savunmakta kararlıyız” dedi. SPD, Marksist ideolojiyi terkettiğini 1959’da Godesberg Programı’yla ilan etmişti. Ama buna rağmen Gerhard Schröder’in Juso lideri olduğu yaşlarda “Evet, ben Marksistim” dediği vakidir. Olgunluk ve iktidarın siyasetçiyi değiştirdiği de...

Schröder, Marksist bir lider olarak gençlik zamanlarında...

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp