Top
Ali Esad Göksel

Ali Esad Göksel

aliesadgoksel@htgazete.com.tr

16/08/2019

Müzede uyuşturucu

 

 

         Bu hikaye var ya:

         “Oscar’a namzet...”

         Henüz filmi yok…

         Ama çekilmesi de…

 

         Çok da sürmeyecektir.

         Nefes kesici bir dosya.

         İşin içinde ne aradınız?

         Beyhude uğraşmayasınız.

 

         Her ne isterseniz var…

         Güç, para, sanat…

         Uyuşturucu, ölüm…

         Dahası bile mevcut!

 

         Bakın söz ettiğimiz nedir?

         Örnek verelim de: Anlaşıla…

         Neden, çünkü meçhuldeler!

         Hem de halen: Olana rağmen…

 

         Şayet “opioid” nedir bir fikriniz varsa?

         Ya da  “sanat dünyasına” aşinalığınız?

         Yoksa beri gelin: Size örnekleyelim…

         Ki olup bitenin ölçeği ortaya çıkıversin.

 

         Medici Ailesi?

         Floransalılar…

         Malumunuz:

         Sanatseverler!

 

         Bugün bu aileye hepten borçluyuz.

         Batı Sanatı’nın kurucu normlarını…

         Mesenliğin en bilindik örneği idiler.

         Rönesans’ın kapısını onlar açtılardı…

 

         Tarihin başka hiçbir döneminde…

         Tarihin başka hiçbir hanedanına…

         Böylesi bir prestij nasip olmadı…

         “Mavi Kanlı” değildiler: “Oluverdiler!”

 

         Şimdi size bir soru:

         Medici Ailesi var ya…

         Sütten çıkmış ak kaşık değildi.

         Amaçları için her şey mubahtı.

 

         Böyle düşünmekteydiler…

         Ve icabını yerine getirdiler.

         Her ne gerekiyor idi ise…

         Gözlerini dahi kırpmadılar!

 

         Şimdi buyurunuz sorumuza.

         Bu ailenin “netameli parasını…”

         Kabullenmek, kullanmak caiz mi?

         Küt diye fikir beyan etmeyesiniz.

 

         Aman! Sakın ha:

         Konu çok önemli…

         Hatta hayati cinsten.

         Tarihi değiştirecek!

 

         Raphael, Leonardo da Vinci…

         Donatello, Michelangelo …

         Bunlar sadece çok bilinenler.

         Ve hiçbirini de bilmeyecektik…

 

         Şimdi buyurun yanıtı alalım:

         Bu parayı almak doğru mu idi…

         Yoksa külliyen yanlış mıdır?

         Sakin sakin hesap kitap yapasınız….

 

        DÖRTYÜZBİN ÖLÜ 

 

       Tamam belki de uç bir örnek.

       Belki de ölçek tam tutmuyor.

       Ama şundan emin olasınız.

       Soru aynı soru? ”Ahlak sınırınız!”

 

       Ailenin ismi “Sackler!”

       Amerikalı… Hanımlar ise:

       İngiliz… Tam da ideal…

       “White Supremacy” işte!

David Sackler ve eşi: "Yaptığımız her şey yasalara uygun..."

             Beyaz Irk elde var bir…

       Ama orada bitmiyor:

       Üzerinize afiyet, şu da var.

       “Seçmece Üstünlüğü“

 

       “Sackler Ailesi” ilaç işinde!

        Ailenin kazip bir şöhreti var…

        Yazının başında işaret etmiştik:

        “İlaç Endüstrisi” ve “Sanat Mahfeleri”

 

        İlk şöhret konusu dertli.

        Aile bir ilaç yapıyor.

        Ağır Kanser hastaları için.

        Kalan ömrü rahat geçireler diye.

 

        Sonrası daha da dertli.

        Bir başka ilaç daha geliştiriliyor.

        Ve dahi perde açılıyor:

        Bu “opioid sınıfı” sıkıntılı…

 

        Neden mi?

        Bir ağrı kesici…

        Reçeteli tamam.

        Ya sağı solu?

 

        İşte film orada başlıyor.

        Konu tıbbi ve akademik.

        Ama işin içinde para var.

        Ve kapitalizm acımıyor…

 

        Yeni ilacın pazarlanması:

        Yoğun ve atak bir ritim ile..

        Reçete yazma teşvikleri…

        Hep bilindik hikayeler ile…

 

        Hemen ardında ne oluyor.

        Trajediler, dramlar…

        Doz aşımı. Bağımlılık…

        Öyle geçiştirilebilir değil…

Mertopolitan Müzesi

        Bu ilaç sınıfındaki ölüm sayısı:

        Yazı ile yazıyoruz :Dörtyüzbin!

        Ailenin ikinci nesilden bir üyesi…

        Elizabeth Sackler’in konuya beyanı:

 

        “Tiksindirici bir fasıl!”

        Ve uzakta duruyor...

        Ama çarklar dönüyor.

        Resmi izinler tamam.

 

        Arada bazı cezalar da var.

        Ama çok dert de sayılmaz.

        Sackler Ailesi bu işten kazanıyor.

        Bir tahmin edesiniz? Ne kadar?

 

        Edemezsiniz…

        İddiaya varım.

        Ölçüsüz para.

        Ağrı ince iş…

 

        Ne yazık ki.

        Çağın derdi.

        Ya devası?

        Bir bilen…

 

        Sınıf arkadaşıma soruyorum.

        Tayfun Aldemir: Profesör Doktor.

        Bu konudaki küresel şöhret …

        “İhtiyaç var ve kontrol mümkünse…”

 

        Bu eşikler izafi:

        Kontrol duvarı…

        Şayet para söz konusu ise.

        Bilesiniz ki delik ve deşiktir

 

        Sackler Ailesi’nin kazandığı para?

        Sadece bu ilaçtan ceplerine giren:

        Dört Milyar Amerikan Doları üstünde!

        Bir de dipnot: Her gün iki yüz ölüm vakası.

Metropolitan Müzesi Sackler Galerisi

 

        KAN YIKANIR MI? 

 

         Geldik mi tekrar şöhret faslına:

         Ailenin ikinci şöhret kalemine?

         Sackler Ailesi sanatsever insanlar…

         Bağışlarının haddi hesabı yok…

   

         Hem Amerika hem de İngiltere’de.

         Tüm önemli müze ve koleksiyonlara

         Destek olmuşlar. Öyle üç beş değil.

         Binalar yapmışlar. Çok bilindik işler.

 

         Örneğin “Metropolitan Müzesi.”

         New York City’deki devasa müze…

         Nefes kesici elbette biliyorsunuz.

         Burada bir de “Sackler Gallery” var.

 

         Mimarisi çok başarılı.

         Sergilenen tapınak…

         “Mısır Mimari Eserleri.”

         Görmeye değer bir bölümdür.

 

         Ya Londra’ya gelince…

         İngiltere’de açıklandı.

         En önde gelen bağışçı:

         Sackler Ailesi. Tamam mı?

Guggenheim Müzesi, Sackler'e karşı protesto..

 

         Hayır: Katiyen değil.

         Bu konu bir yakar top.

         Artık işler eskisi gibi değil.

         “Medici Ailesi” çok şanslı idi…

 

         Hangi hanedan onlar kadar “asil” olabildi.

         Kim onlar kadar “taraftar” toplayabildi.

         Kim halen o “sempatiyi biriktirebiliyor.”

         Şunu da unutmayalım: Ellerini yıkadılar!

 

         Yıkamış oldular.

         Geçmişlerine…

         Kimse bakmıyor.

         Geride kaldı: Unutuldu.

 

         Ama artık işler böyle olmuyor.

         Gizli saklı bir dosya kalmadı ki.

         Her şey orta yere saçılıveriyor.

         Nerede ise saat meselesi: Yeni Çağ.

 

         Sackler Ailesi’nden bağış alanlar diken üstünde.

         Amerika’dakilerin nerede ise tümü beyan etti:

         “Bizim bu aile ile ilgili duruşumuz gayet açıktır.

         Herhangi yeni bir şey almamız mümkün değildir.”

 

         Sizler ne dersiniz?

         Sanat pahalı bir saha.

         Hem de çok pahalı…

         Bizde de müzeler var.

 

         Vakıflar da var…

         Şeffaf olmalılar:

         Bağış veren listesi.

         Herkes bilmeli:

 

         Kim kiminle dans ediyor?

         Bu dansı seyre talip misiniz?

Londra National Gallery Sackler bölümü.. 

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları