Top
Ali Esad Göksel

Ali Esad Göksel

aliesadgoksel@htgazete.com.tr

04/12/2010

Milli takımlar kampı

Merak eder dururdum. Kamp hayatı nasıldır? Milli takım gider. Uzmanlar, spor yazarları, yönetici ve muhtelif muhterem de onlara takılır. Kafile yerleşir. Herkes sonuca konsantre: Anavatandakiler devasa radarlar gibi: "Ne dedi, ne diyecek" diye. Herkesi tahlil edebileceğiniz andır: Soğukkanlı, temkinli, heyecanlı, şoven, politik, hayalperest...
Çocukken satır satır okur, ezberler, beklemeye geçerdim. İki kamp oluşurdu. Kafilenin konakladığı ve benim sanal kampım. Hatırımda: kampımın, hedefe kilitlenmiş ruh hali, o yıllara mahsus "rakibimizi seven, bizden nefretteki vicdansız hakemlere" küfür ve beddua manzumesi kasidelerle noktalanırdı. Derin isteğim, "görünmez kampımın" yolunu bulup kafilenin yanındaki otele yerleşmesi idi.
Çelebi'nin rüyasındaki gibi mi? Ama gün oldu devran döndü. Milli takımın kampındayım.
Çok şükür, futbol değil...
Türkiye Aşçılar Federasyonu, 59 ülkenin katıldığı Luxembourg World Cup 2010'da fevkalade bir başarı kazanıyor. Aşçılar âleminin Oscar'ları gibi bir sonuç. Federasyon başkanı Zeki Açıköz "Elimizde bayrağımız, göğsümüzde altın madalyamız, gururluyuz" diye ekibi kutluyor. Takım direktörü R. İnce ekibini anlatıyor: S. Öztürk ve K. Durbal altın almışlar. Hem de kusursuz tanımı ile. Ön sırada tebrik kabul ediyorum. Yanımdaki WACS Yönetim Kurulu üyesi takımımızın performansından etkilendiğini anlatıyor: İki altın, yedi gümüş, on bronz madalya, ayrıca diplomalar... Ödüller ile fotoğraflar çekiliyor. "Kutlamalıyız" diyorum. Üç gecedir sabaha kadar çalışan ekip ise yorgunluktan dağılıyor. Mutlu ve gururlu.
Aşçılarımızı, yöneticilerini, Antakya Ticaret Odası başta olmak üzere destek verenleri kutluyorum.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları