Top
Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

uulutas@setav.org

06/07/2020

Avrupa Birliği nedir, ne değildir?

Türkiye’nin AB’ye üyelik yolculuğu uzun süredir devam ediyor. Yıllar boyunca temayüz eden trendlere baktığımızda AB’nin üyelik perspektifi koyabildiği zamanlarda Türkiye’de halkın AB üyeliğine desteğinin arttığını görüyoruz. Aksi de geçerli tabi ki. AB’nin çifte standartlarını belirginleştirdiği zamanlarda Türk halkının AB projesine inancı azaldığı gibi, üyeliğe verdiği destek de azalıyor.

Türkiye’yi yakından takip eden birçok entelektüel samimi olarak AB’nin Türkiye’ye ne katabileceğini sorguluyor. “Güçlenen Türkiye, tekleyen AB’ye neden katılmak ister ki?” sorusuna defalarca muhatap olmuştur Türkiye üzerine çalışanlar. Bir tarafta farklı alanlardaki kapasitesini gün geçtikçe artıran Türkiye, diğer tarafta ise kakofoninin gittikçe arttığı bir AB.

Tüm çifte standartlara ve kakofoniye rağmen AB Türkiye için hala stratejik bir hedef. Tarihi bir barış projesi gerçekten de. Fakat hem kuruluş misyonu, hem ilkeleri hem de stratejik vizyonu açısından uzun süredir ciddi bir daralma, körelme yaşıyor. Türkiye ile ilişkisi bu körelmenin ve daralmanın en çarpıcı örneklerinden.

Birçok Avrupalı GKRY’nin AB’ye üye yapılmasının yanlış, AB ilkelerine ters ve AB’yi sorunun parçasına dönüştüren bir adım olduğunu ikrar eder. Bu yönüyle mesela AB Kıbrıs’taki çözümsüzlüğün başlıca sebeplerinden. GKRY tüm hukuksuzlukları ve şantaj çabaları için AB’yi bir kalkan olarak kullanmakta; AB ise birlik dayanışması bahanesiyle bu hukuksuzluklara sahip çıkmakta aynı zamanda Türkiye karşıtı gündemlerine GKRY’yi bahane kılmakta.

Libya konusunda da benzer bir performans sergiliyor AB. Bu sefer Fransa, tüm AB’nin Libya politikasını zehirliyor, AB’yi kaybeden gayrimeşruluğun tarafı yapmaya çalışıyor. Aynı zamanda AB’nin burnunun dibinde Rusları ve binlerce paralı askerleri ve çeteleri konuşlandırıyor. Örneğin İrini Harekatıyla Libya’nın meşru hükümetini çevreleme ve darbeci Hafter’i destekleme politikalarında AB’yi paravan olarak kullanıyor. Macron kendi dış politikasıyla birlikte paçasından tuttuğu AB’yi de Libya’da aşağı çekmeye çalışıyor.

Her iki konuda da resmin bir tarafında Türkiye’nin olması bazı AB üyesi ülkelerden neredeyse otomatik olarak destek almasına sebep oluyor. COVİD-19 zamanında gösterilmeyen birlikteliğin Fransa’nın batık dış politikasına destek için gösterilme gayreti de dikkatlerden kaçmıyor.

AB hukukta, uluslararası ilişkilerde, meşruiyet mülahazalarında, insani meselelerde hiçbir ülke için değişmeyen bir standart ortaya koyabildikçe değer kazanır. Dayanışmayı çifte standardın örtüsü olarak kullandıkça ise kendi altını kazır.  

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları