Top
Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

uulutas@setav.org

20/11/2020

Yeni anlayış

Suriye, Irak, Doğu Akdeniz, Libya ve Dağlık Karabağ… Son yıllarda doğrudan Türkiye’yi ilgilendiren bazı çatışma alanları. Hepsinde gündemin ya merkezinde ya da önemli bir yerinde Türkiye’nin “dizginlenmesi” gayreti var. Türkiye’nin askeri güç/diplomatik kapasitesi ile birlikte sahip olduğu aura, bazı çevrelerin Türkiye’yi “dizginlenmesi gereken” bir aktör olarak lanse etmesine sebep oldu. Bu uğurda mezkur çevreler uluslararası hukuku çiğnemeyi, terör örgütlerine destek vermeyi, darbe planlamayı, medyayı kötüye kullanmayı, ekonomik operasyonlar düzenlemeyi ve hatta on binlerce insan öldürmeyi göze aldılar.

Oysa Türkiye’nin istediği son derece anlaşılabilir ve tabiiydi: iç işlerime karışmayın, vatandaşlarımın güvenliğine halel getirmeyin, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımı çiğnemeyin, bölge halklarını yok sayarak istikrarsızlık ve kaos yaratmayın. Bu tabii talepler geçtiğimiz 10 sene zarfında bazı çevrelerin bölgede yapay siyasi kutuplaşmalar üretmesine sebep oldu. Kendi kendine güvensizlikten kaynaklanan bu yapay gündemler Türkiye’ye mücavir bölgelerin siyasetini, güvenliğini ve sosyolojisini yıllardır zehirliyor.

Yine yıllardır bir “Türkiye’yi devre dışı bırakma” çabasıdır gidiyor. Her defasında bunun mümkün olmadıklarını anladıklarında yine artık tedavülden kalkması gereken ezberlerini devreye sokuyorlar. Suriye, Irak, Doğu Akdeniz, Libya ve Dağlık Karabağ’dan sonra artık yeni bir yaklaşımın gelmesi gerekiyor.

Birçoklarına göre yeni bir döneme giriyoruz. ABD’de daha gelenekselci bir Biden dönemi başlayacak, Suriye’de çatışmalar donmuş durumda, Libya’da siyasi geçiş için müzakereler devam ediyor, Dağlık Karabağ işgalinin sonlanması için kapı aralanmış durumda, Covid aşısına dair tarihler veriliyor… Bu yeni dönemde çatışmadan ziyade siyasetin ve diplomasinin kapılarının aralanması tüm bölgenin hayrına olur. Şimdiye kadar bölgeyi içerisine çekmeye çalıştıkları kaostan kısa vadeli kazananlar olduysa da bölgenin yetişkin aktörlerinin daha uzun vadeli düşünmesi ve bu fırsatı değerlendirmesi gerekiyor.

Türkiye bölgenin organik bir aktörü. Türkiye’nin duruşu sadece Türkiye’nin değil, bölgedeki milyonların da duruşu. Realist hiçbir aktör bu kritik kitleyi karşısına almak, düşmanlaştırmak istemez; dahası hiçbir realist aktör böyle bir kitleyi yok sayarak bölgede sonuç alabileceğini düşünmez. Sorun ideolojik bulutların birçok aktörün muhakeme yeteneklerini gölgelemesi. Sorunları sulh ve ortak çıkar anlayışıyla çözmek isteyenlerin ilk muhatabı Türkiye olmalı, hâlâ çatışmayla çözüm bulacaklarını sananlar ise bir gün Türkiye’nin kapısını çalacaklarını bilerek hareket etmeli. Geçtiğimiz on yıl bunu gösterdi. Vakit ideolojik ezberleri bırakıp, diplomasinin kapılarını açma vakti.  

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları