Top
Serkan Fıçıcı

Serkan Fıçıcı

serkan.ficici@turkmedya.com.tr

20/04/2024

Değişim

Nalbantlık...

Güzel meslek.

Kıymetli.

Ama...

At arabası kalmadı.

Süvari birliklerinin yerini tanklar, zırhlı taşıyıcılar aldı.

Bireysel ulaşımda otomobil en yaygın tercih...

Ne yapacağız?

Tutarlılık ya da özü korumak adı altında "nalbantlık da nalbantlık" demeye devam mı edeceğiz?

İnsan konforunun kaçmasından korkar.

Konfor alanı genişledikçe bu korku zihinde kalmaz reflekse dönüşür.

Aynı ağ içindeki benzer korku sahipleri kopya refleksleri sürekli hale getirmişse?

Al sana statüko...

Dar çevrecilik...

Küçük olsun benim olsunculuk...

Aman rahatımız bozulmasıncılık...

Bana necilik...

Eğer bir yerde...

Neresi olursa olsun...

"Eyvah şu kişi bu işi benden daha iyi yapabilecek gibi duruyor, ne yapıp edip onun ayağını kaydırmalıyım" havası esiyorsa...

Orada "usta" yetişmez ki "çırak" bulunsun!

Boş verelim siyaseti...

Hayata bakalım...

Hem de en yakından...

Kendimizden başlayarak.

İflah olmaz hastalığımız.

Her ne sıkıntı varsa faturayı "siyasetçiye" keseriz.

Oysa siyasetin sonuç olduğunu biliriz.

Hak arama maskesiyle menfaatimizi kovalarız.

"Adalet istiyoruz" deriz de aslında imtiyaz peşinde koşarız.

Kavuştuktan sonra?

Tepki gösterdiğimiz ne varsa katmerlisini yaparız.

"Ne iş" diye soran olursa...

"Ama sen de bunu yapmıştın, ne var ki" cevabını veririz.

Oldu, bitti!

Döngü bu...

Buyuz.

Yani?

İçimizdeki değişmiyor.

İçimizdeki değişmedikçe hakkımızdaki hüküm olduğu yerde kalıyor.

Nasılsak öyle yönetiliriz.

Kural budur.

"Ben değiştim, şu hatalarımı terk ettim, bu eksikliğimi fark ettim" diyebiliyor muyuz?

-Yok...

Aksine değişmemek için direnç üstü direnç sergiliyoruz.

Peki, bu durumda "hadi birileri gelip her şeyi değiştirsin" demeye hakkımız olabilir mi?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları