Top
21/12/2023

PKK ile ittifak yapıp Hamas'a ‘Terörist' diyenler

Türk siyasetinin kolay kolay bir yabancı tarafından anlaşılamayacak dinamikleri bulunmaktadır. Millî Mücadele hareketinin devamı olduğunu söyleyip, Türk ulus-devletinin kurucusu olduğunu iddia eden, kalkınmacı bir kapitalizmin Türkiye'de yerleşmesi için çalışan bir parti sonrasında kendisini "sol" olarak tanımlıyor. Tanımlıyor ama memleketin işçilerinden, yoksullarından da pek oy alamıyor. Orta-üst gelir gruplarından ise neredeyse tam destek alıyor.

Tuhaflıklar bunlarla da bitmiyor. Bu bağımsızlık hareketinden geldiğini, ulus-devlet kurucusu olduğunu söyleyen parti Türk milletinin on binlerce evladını katletmiş, ayrılıkçı bir terör örgütünün partisi ile ittifak yapıyor. Bakanlık, anayasa pazarlığı yapıyor, Türkiye'nin PKK'ya karşı düzenleyeceği sınır ötesi operasyonlar için Meclis'e gelen tezkerelere de PKK'nın partisi ile birlikte "hayır" oyu kullanıyor. Üstelik daha 6 ay önce Türk milletinin büyük bir reaksiyonla PKK ile yapılmış bu ittifaka sandıkta kocaman bir tokat atmış olmasına rağmen bu ittifakı sürdürüyor.

Peki, o zaman başarısızlığı tescillenmiş ve Türk milletinde büyük tepki yaratmaya devam eden bir ittifakta ısrarcı olmanın mantığı ne olabilir ki? Bu soru burada kalsın.

Anti-emperyalist, bağımsızlıkçı ve kendi tarihini Kuvâ-yi Milliye'den Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti'ne dayandıran bir parti Amerikan politikalarıyla paralel bir dış politikayı Türkiye'nin olmazsa olmazı gibi görüyor. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de "gerilimi yükselttiğinden" Suriye ve Libya'da ne işi olduğuna ve Karabağ'a "maalesef yardım ettiğine" kadar; ABD taşeronu FETÖ'nün 17-25 Aralık sürecinde kullandığı söylemi sahiplenen; FETÖ tapelerini Meclis grubunda dinleten bir partiden bahsediyoruz.

ABD Başkanı'nın "Erdoğan'ı bu sefer muhalefeti destekleyerek devireceğiz" açıklaması ve Batı medyasının tüm desteğiyle seçimlere giren; bundan da gocunur bir tavır sergilemeyen bir muhalefet blokunun ana aktörü olan partiden bahsediyoruz.

Aynı parti bugünlerde İsrail'in Filistin'de katliam yaptığı, Filistinlilerin İsrail'e karşı direnişe geçtiği bir süreçte ABD ve İsrail ağzıyla ve aslında bu konuyu daha diplomatik açıklamalarla geçiştirmek mümkünken Hamas'a bağıra çağıra "terörist" demekle meşgul.

Hamas'a bu kadar tereddütsüz bir şekilde "terör örgütü" diyen ve tarihsel/ideolojik hikâyesi yukarıda anlatıldığı gibi olan yapının PKK ile ittifak yapıp, FETÖ'nün 15 Temmuz Darbesi'ne sessiz kalması nasıl açıklanabilir?

Bunun siyasi bir stratejiye, taktiğe, rasyonaliteye dayanmadığı, seçim kazandırmadığı düşünüldüğünde bütün bu tavırların sebebi nedir acaba?

İşte tam bu noktada ortaya konan bütün bu tavırların Amerika Birleşik Devletleri'nin Ortadoğu ve Türkiye siyasetleriyle olan paralelliği ortaya çıkıyor. Parti adeta zamanında Atatürk'ün genel başkan olarak oturduğu Genel Merkezi'nden değil, son yıllarda âdeta Pentagon'dan CentCom'dan yönetiliyormuş gibi izlenim bırakıyor. Üstelik bu durum genel başkanı değişse de değişmiyor, yapısallık arz ediyor.

Türkiye'nin muhalefetinin Türkiye öncelikli değil de ABD öncelikli bir söyleme, politikaya sahip olması da başta PKK, FETÖ ve İsrail olmak üzere ABD emperyalizminin tüm unsurlarıyla söylem birliği yapması da her şeyden önce bir bağımsızlık ve demokrasi meselesi olarak karşımızda duruyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp