Top
19/02/2024

Türkiye'nin Mısır'la dünü ve bugünü

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mısır ziyareti ve Sisi ile görüşmesi bir süredir tartışılıyor. Bu tartışmaların önemli bir kısmında bir çerçeve sorunu olduğu gibi büyük bir haksızlık yapıldığı da görülüyor.

Mısır'ın ilk ve son seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin askerî darbeyle devrilmesi ve sonrasında Adeviye Meydanı'nda binlerce sivilin katledilmesine Erdoğan'ın daha ilk andan gösterdiği tepki son derece tarihiydi. O dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı, Sisi için tebrik mesajı yayınlarken o dönem Başbakan olan Erdoğan dünyada bu darbeye tepki gösteren ve Mısır'la tüm diplomatik ilişkileri koparan tavrıyla tarihe geçmişti. Dile kolay! 12 yıl boyunca tüm her şeyi hiçe sayarak Mısır gibi önemli bir devletle diplomatik ilişkileri koparmış bir devlet olarak Türkiye'nin ahlaki tutumu tarihe altın harflerle kaydedilmiştir. Başka hiçbir devlet bunu yapamazdı, yapmazdı, yapmadı da...

Peki, şimdi ne oldu da ilişkiler tekrar kuruluyor? Bu sorunun cevabı bir süredir bölgede yaşananlarda yatıyor.

Öncelikle İsrail'in Gazze'de yürüttüğü katliamlar neticesinde artık Mısır sınırındaki Refah şehrine sıkışmış ve yine bir katliam tehlikesiyle buruna buruna bulunan 1 milyondan fazla mazlum Filistinlinin durumunu düşünmek gerekiyor.

Mısır'ı kendi sınırında yaşanabilecek böylesi bir katliam riskine karşı İsrail'e karşı daha caydırıcı olması konusunda destekleyip cesaretlendirmek gerekiyor. Dahası Gazze'ye ulaşabilecek yardımların geçebileceği tek yerin Mısır olduğu düşünüldüğünde Gazze'ye ulaşacak bir yardım kamyonunun veya oradan Mısır vasıtasıyla tahliye edilecek bir yaralının bile her şeyden daha önemli olduğunu bilmek gerekiyor.

Filistin meselesine ek olarak Doğu Akdeniz'deki Mavi Vatan mücadelesi bakımından da Mısır'la ilişki kurmak büyük önem taşıyor. Son yıllarda Türkiye'ye karşı ABD'nin arka planında yer aldığı ve Yunanistan için oluşturulan bir ittifak bulunmakta. Yunanistan, Rum Kesimi, Mısır, Fransa ve İsrail'i içeren bu Türkiye karşıtı ittifaktan Mısır'ı çekmek bu ittifakı dağıtacak bir öneme sahip olacaktır. Yakın geçmişte Yunanistan'la Deniz Yetki Alanı Anlaşması imzalayan Mısır'ın Türkiye ile yürüttüğü normalleşme sürecinin ve Erdoğan'ın Kahire ziyaretinin Yunanistan'da büyük bir endişe yol açtığı görülüyor. Mısır'ın Yunanistan'ın yanından uzaklaştırılabilmesinin (eğer başarılabilirse) Türkiye'nin Doğu Akdeniz mücadelesinde büyük bir hamle hâline geleceği biliniyor.

Bütün bunların yanında bölgede Mısır'ın önemli bir devlet olması, Türkiye ile derin ve büyük tarihsel ilişkilere sahip olması, Mısır halkının Türkiye'ye sempatiyle bakması da unutulmamalı. Mısır çok söylendiği gibi 1515'te Yavuz Sultan Selim tarafından alındığında Türk hâkimiyetine yeni geçmiş bir ülke değildi. Ondan 400 yıl önce Tolunoğulları ile başlayan İhşitlerle, Eyyubilerle ve Memlüklerle devam eden, nihayetinde de Osmanlı egemenliği altında geçen yaklaşık 1000 yıllık bir Türk egemenliğinden bahsediyoruz. Bugün hâlâ Mısır elitlerinin önemli bir kısmı kendilerinin Türk kökenli olduğunu iftiharla söylüyor. İşte bu potansiyeli de kullanmak gerekiyor.

Yani netice itibarıyla "dün öyle söylüyordunuz, bugün böyle söylüyorsunuz" diyenler hem o 12 yıllık tarihe geçmiş ve devletler tarihinde eşine az rastlanır Türkiye'nin ahlaki duruşunu görmezden geliyor hem de bugün Filistin'deki katliamlarda başta yardımlar olmak üzere Mısır'ın oynayabileceği tarihî rolü umursamıyor. Doğu Akdeniz'deki mücadeleyi de umursamadıkları gibi...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp