Top
15/02/2024

İzmir'in makûs talihi dönecek mi?

Türkiye'mizin göz bebeği, güzelim İzmir'imiz için bundan bir asır önce ne büyük mücadelelerin verildiğini, kaç şehidin toprağa düştüğünü biliyoruz.

Sonrasında İzmir'in önemli bir ticari ve kültürel merkez olma hâlini sürdürüp daha da gelişmesi için Cumhuriyet döneminde İzmir'e büyük önem de verildiğini de...

Öte taraftan İzmir yakın tarihe kadar CHP karşıtlığının da (evet yanlış okumadınız) merkezlerinden biriydi.

Daha Atatürk hayattayken düzenlenen tarihi Serbest Fırka mitingi İzmir'de vuku bulmuştu. Yine çok partili hayata geçiş sonrasında da İzmir Demokrat Parti için bir kaleydi. Sonrasında yine Adalet Partisi'nin de kalesi olmaya devam etmişti.

İzmir'in merkez sağ karakterinin tam tersi istikamete dönmesi ise 2000'ler sonrasında gerçekleşti. Bunda 28 Şubat sonrası yükseltilen yaşam tarzı tartışmalarının ve radikal laisist havanın büyük etkisi olduğu gibi İzmir'in demografik dönüşümünün ve yoğunlukla belli yerlerden aldığı göçlerin de etkisi oldu.

Bu öyle bir dönüşümdü ki İzmir CHP karşıtlığının merkezi olmaktan çıkıp CHP'nin kalesi hâline gelmişti. Bu dönüşüm de aslında Türkiye'de kültürel dönüşümün siyasal dönüşüme nasıl doğrudan etki ettiğini, kültürel kimliklerin siyasal kimliklerle nasıl iç içe olduğunun bir göstergesidir.

Neticede uzun süren CHP'li belediyelerin hâkimiyeti altında kalmış İzmir'de ne mi oldu? Türkiye'nin geri kalanı büyük bir dönüşüm geçirir, pek çok altyapı meselesi çözülür, ulaşımdan sosyal yardımlara, kentsel dönüşümden kültürel ve sosyal yatırımlara kadar büyük gelişme kat ederken İzmir bu değişimin gerisinde kalmaya başladı.

Trafik ve ulaşım meselelerinden şehrin kültürel ağırlığının azalmasına ve eski cazibe merkezi olma özelliğinin zayıflamasına kadar İzmir'in gelişmesinde yavaşlıklar görüldü. Dahası henüz depremi yaşamış ve deprem bölgesinde bulunan İzmir'de kentsel dönüşümde de istenen seviyenin çok uzağında kalındı.

Büyük bir ticari ve turistik potansiyele sahip olmasına rağmen kültürel ve sosyal faaliyet alanı itibarıyla daha çok konserlerin ağırlıkta olduğu bir kültür politikası belediye tarafından benimsendi. Bu konserler de bir nevi siyasi şova ve tatmin aracına dönüştürüldü.

Üstelik şehrin tarihsel ve millî kimliğine aykırı bir biçimde kurtuluş günü olan 9 Eylül'lerde yerel iktidarı elinde tutan zihniyet, Yunan'ı değil Osmanlı'yı düşman olarak tanımladı.

Bütün bu başarısız ve sorunlu yönetim anlayışının son kertedeki sorumlusu olan belediye başkanı da CHP tarafından aday gösterilmedi. Yalnız aday gösterilmemesinin sebebi başarısızlık değildi. Kılıçdaroğlu'na yakın olması ve onunla hemşerilik bağının bulunmasıydı. Yerine gösterilen aday da CHP kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı.

Öte yanda ise Cumhur İttifakı adayı Hamza Dağ İzmir'in tüm sorunlarına hâkim, gençlik kollarından itibaren İzmir siyasetinde yer almış, projeleriyle ümit vaat eden bir başkan adayı.

Şimdi artık söz İzmirlilerde. Ya kendilerini birtakım karşıtlıklar ve parti taassubu duygularıyla İzmir'in bu makûs talihinin devamı için oy vermeye mecbur görecekler ya da artık İzmir için sorunları çözecek bir değişim çizgisini talep edecekler. İzmirliler İzmir'in makûs talihini değiştirecek mi? Göreceğiz...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp