Top
11/03/2024

CHP Anadolu'yu gözden mi çıkardı?

Bu köşenin dikkatli okuyucuları hatırlayacaktır: DEM Parti'nin büyükşehirler başta olmak üzere kendi adaylarını çıkaracağını açıklaması üzerine ben bunun kâğıt üzerinde bir adaylık olduğunu, amaçlanın da DEM Parti'nin daha çok oy alabilecek Başak Demirtaş gibi adaylarla seçime gitmek yerine daha az oy alacak isimleri bilerek tercih ederek PKK ve partisine olan tepkiler nedeniyle CHP adaylarına oy vermeyecek milliyetçi – muhafazakâr seçmenin tepkisinden kurtulmak olduğunu yazmıştım. O dönemde muhafazakâr kimliğiyle bilinen birçok yorumcu bile bu yorumu abartılı bulmuştu.

Daha sonra Esenyurt başta olmak üzere CHP kontenjanlarının DEM Parti'ye ayrılması bu ittifakı görünür kılmış ve ittifak netleşmişti.

Zaten o süreçte hem Kandil'den hem de DEM Parti'den gelen açıklamalarla DEM Parti bu ittifakı inkâr etmediğini ortaya koymuştu.

En son Afyon Belediye Başkan Adayı ve CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal'ın "ben belediyede DEM Parti ile çalışmayacağım" sözüne hem CHP Genel Başkanı'nın hem de İstanbul Belediye Başkanı'nın verdiği orantısız tepkiler de bu ittifakın CHP tarafından da kabullenildiğinin itirafı oldu.

Dahası İBB Başkanı'nın "ya siyaseti bırakacak ya da kendisine başka parti arayacak" demesi bu ittifakın ne kadar organik bir ittifak olduğunu da gösteriyor.

Üstelik bu sözlerle Türk siyasi kültürünün, geleneğinin hiçbirine sığmayan, siyasi tarihte eşi benzerine görülmemiş bir şey yaşanıyor; bir belediye başkanı bir grup başkan vekilini partiden kovabiliyor. Hem de bunu CHP gibi Cumhuriyet döneminin en eski partisinde yani geleneğin, hiyerarşinin çok oturması beklenen yerde yapıyor.

Üstelik de bunu kapalı kapılar ardında yapmıyor, kamuoyu önünde yapıyor. Böylelikle hep kendi partisinin kurumsal şahsiyetini eziyor hem de "burada patron benim" görüntüsü vererek partisinin genel başkanını da ezmiş oluyor.

Dahası seçilmiş bir milletvekili ve grup başkanvekili olması hasebiyle Gazi Meclis'in şahsiyetini de ezerek millî egemenliğe saygısızlık etmiş oluyor. CHP'den kimse de çıkıp bu belediye başkanına had bildirmiyor, bildiremiyor.

Peki, bütün bu kurumsallığı, prensipleri yıkan kişi bunu ne pahasına mı yapıyor?

DEM Partililer incinmesin diye yapıyor.

DEM Parti için kendi partisini ezen bu kişi belli ki bu ittifaka kendisini fazlasıyla muhtaç hissediyor. Peki, o zaman şunu da konuşmak gerekiyor; partisi DEM Parti ile bir ittifak denklemi kurmuş olan Burcu Köksal Afyon'da bu açıklamayı neden yaptı?

Cevabı basit. Afyon başta olmak üzere Anadolu'nun hemen hemen tamamında PKK'nın partisiyle ittifak yaptığı anlaşılan bir partinin kazanması neredeyse imkânsız hâle geliyor. PKK partisiyle ittifak yaptığını gören bir partiye Türk milleti hangi sorunları yaşarsa yaşasın yine de oy vermiyor. Bunu nereden mi biliyoruz? Daha bundan 10 ay önce yapılan 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden.

İşte bunu gören Burcu Hanım kazanmak için kendisini PKK'nın partisiyle ittifak yapmadığını ispatlamak mecburiyetinde hissediyor.

Peki, Burcu Hanım'ın gördüğü bu durumu CHP ve İstanbul Belediye Başkanı neden göremiyor?

Birincisi, hâlâ PKK partilerini kilit parti gören o yanlış varsayımın geçersiz olduğunu geçtiğimiz seçimlerin sonuçlarına rağmen göremeyen bir Batıcı sol-liberal söylem üstünlüğünün etkisi sürüyor.

İkincisi, DEM Parti ile ittifak yapmaktan öte Amerikan siyasetinin çizdiği çerçevenin dışına çıkamayan bir vesayet altında bu kararlar alınıyor... PKK da ABD'nin bölgedeki taşeronu olduğu, DEM Parti de uzantısı olduğu için ABD vesayetinden çıkamayan bu vesayet anlayışında DEM Parti ile ittifak bir mecburiyete dönüşüyor. Neticede ise İstanbul'u kazanmak için, ABD'yi ve uzantısı olan DEM'i kızdırmamak için bütün Anadolu'yu (ve bence İstanbul'u) da feda eden, milliyetçi tepkilerle büyük bir çıkmaza sürüklenen bir CHP tablosu ortaya çıkıyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp