Top
05/01/2023

Köle ahlakı ve mabetlere saygı

Floransa...

Floransa'nın o tarih kokan caddelerinden yürürken yol kalabalık bir meydana çıkar. Rönesans şehri Floransa'nın mimari estetiğe sahip binalarıyla çevrili meydanı oldukça kalabalık. Meydanın bir tarafındaki meşhur Santa Maria Del Fiero Katedrali'ne doğru ilerliyorum. Uzakta bir bağırış. Merakla yaklaşıyorum; katedralin girişindeki görevli bir gruba ve özellikle de grubun içindeki bir kadına yüksek sesle İtalyanca bir şeyler söylüyor. Sonra turist grubunun anlamadığını görünce aksanlı İngilizcesiyle şunu bağırıyor: Burası neresi? Bir Katedral. Sen ne giymişsin? Şort! Buraya böyle giremezsin. Git bir şeyler giyin öyle gel!" Aksanlarından İngiliz olduğunu anladığım turistler de tıpış tıpış geri dönüyor.

Vatikan...

Roma'dan Vatikan bölgesine geçiş yapabilmek hem San Pietro Meydanı ve hem de Basilika'nın olduğu bölümlere girmek için hareket ettiğinizde girişteki görevliler için en önemli şeylerden biri kıyafet kurallarına (dress code) uyup uymadığınızdır. Zira kıyafetiniz Katolik inancına, inancın temsilcilerine ve inananlarına ne kadar saygı duyduğunuzu gösterir. Kadınlar şort veya kısa kıyafetler giyemez, erkekler şapkalarıyla giremezler. Bunu bilenler de ona göre giyinir, bilmeyenler de uyarılır ve hatta örtü veya naylon satın alınıp üzerlerini kapatmaları istenir. Buna da kimse de ses etmez. Etmek istese de edemez. Türkiye'den oraya giden turistler de bu kurallara itiraz etmeden uyarlar. En başta da Beyazlar ve Küçük Beyazlar.

Cordoba...

Güzeller güzeli, İslam eseri Kurtuba Cami'ni sonrasında Haçlıların işgali ve camiyi bozarak Cordoba Katedrali'ne dönüştürmüşlerdi. Katedralin girişine doğru yürürken Türkiye'den gelen bir turist kafilesine denk geliyorum. Tur rehberi sıkı sıkıya uyarıyor: Kıyafet konusunda hassaslar, görevliler kıyafetini beğenmediklerini içeriye almazlar. Az önce Türkiye'de din baskısı olduğundan, özgürlük istediklerinden dem vuran kimseden gık çıkmıyor. Herkes kurallara tam bir biat içinde.

Budapeşte...

Ortak atamız Attila'nın torunlarının ülkesi Macaristan'ın harika başkenti Budapeşte... Kale'den Gül Baba'ya ve Parlamento binasına kadar pek çok kültür değeri ile dolu Budapeşte'nin en görkemli eserlerinden biri de Dohany Sokağı'ndaki Büyük Sinagog. Avrupa'nın en büyük sinagoglarından biri olan bu sinagogun önünde yoğun güvenlik önlemleri var. Önlemlerin birisi terör saldırısı ihtimaline karşı, diğeri de sinagoga girişteki kıyafet kurallarıyla ilgili. Kadınlar kapalı kıyafetler giyinmek, erkekler de Yahudilerin şapkası olan kipa takmak zorunda. Yanında kipası olmayanlar da ya kipa satın alacaklar ya da içeri giremeyecekler. Kurallar harfiyen uygulanıyor ve kimse gıkını bile çıkarmadan kurallara uyuyor. Giriş sırasında yine en kalabalık grup Türkiye'den gelen turistler. Avrupa'nın her şehrinde bu kadar Türk turist görmek Türkiye'nin gelişmişlik seviyesinin nereye geldiğinin bir göstergesi. Üstelik döviz kuruna rağmen. Ama daha önemlisi herkes kurallara tek bir itiraz yapmadan uyuyor.

Ayasofya...

Girişte görevliler haklı olarak oranın bir mabet ve cami olduğunu içeri girmek isteyenlere söylüyor. Yabancı turistler tek kelime itiraz etmeden kurallara uyuyor, kadınlar başlarını kapatacak örtüleri gidip alıp başlarına örtüyor. Türklerin de çoğu aynı şekilde kurallara uyuyor. Zaten bir camiye nasıl girileceğini bilmeyene Türk denir mi?

Ama sonra? Türkçe konuşan bazılarında homurdanmalar, itirazlar, "giymek zorunda mıyım kardeşim?" itirazları, "ülkenin iyice çivisi çıktı" sözleri duyuluyor...

İşte herhangi bir mabede, herhangi bir kültürün sembolik mekânına girerken o kültürün kurallarına uymak asgari bir medeniyet seviyesi. Bu seviyeyi söz konusu Hıristiyanlar ve Yahudiler olduğunda tutturan, kurallara tıpış tıpış uyan müstemleke çocuklarının söz konusu Müslüman Türk değerleri olduğunda nasıl efelendiklerini, caminin içinde saçma sapan kıyafetlerle pozlar verdiklerini görünce akla Nietzsche'nin köle ahlakı kavramı geliyor.

Köle soyluda sahip olamadığı şeyleri talihsizlik olarak görür ve soylunun kriterlerini, özelliklerine sahip olmaya çalışmayı üstünlük kendi değerlerini de aşağılıklık olarak görür. Bu yüzden Batılı efendilerini üstün kabul eden, onun gibi olamamayı eksiklik gören, kendinden ve kendi gibi olanlardan utanıp düşmanlık yaparak statü elde edeceğini sanan bu aşağılık türün asgari insani ve medeni özelliklerden yoksun olması da şaşırtıcı değil.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp