Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

23/04/2019

Önce yumruğu durduralım, sonra 'neden'i konuşalım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara Çubuk’ta karşı karşıya kaldığı olay ilk kez yaşanmıyor.

Maalesef, sonuçları da ilk kez yaşanmıyor!

Sadece son 4 yılda 4 örneğini yaşadığımız halde, 5’incisinde bile ‘ders almadığımızı’ kanıtlayan tepkileri izliyoruz!

***

Almamız gereken ilk ders şuydu:

Bir siyasetçiye yapılan saldırı veya bir ‘siyasi saldırı’, tesadüfi bir olay bile olsa, sonuçları itibarıyla illegal örgütler veya siyaset dışı odaklar tarafından ‘kullanışlı’ bir iklim yaratır. Buna hizmet edecek tepki ve eylemler, olayın kendisinden daha ‘vahim’ sonuçlar doğurur.

Hele ‘planlı’ bir kışkırtma ise siyasetin daha da ‘akıllı’ davranması gerekir.

Önce;

Saldırıya karşı ‘tek ses’ olmayı başarmak gerekir;

Ki, kimse ‘bir taraf bana sahip çıkar’ cesareti bulamasın.

Sonra;

‘Gerginlik ikliminden mi oldu, kim gerdi, kime ne sorumluluk düşüyor, ortak sorumluluklarımız neler’, bunları konuşalım.

Sonraki konuyu önce konuşmaya başlamak, ‘yumruktan siyasi rant çıkarmak’ olur.

‘Yumruk atanın hiç mi suçu yok?’ diyenleri kimse duymaz!

***

İkinci aşamaya geldik mi, emin değilim.

Ama nelerden ders almadık, hatırlatmakta yarar görüyorum:

19 Nisan 2010: Enerji Bakanı Taner Yıldız, Kayseri’de katıldığı şehit cenazesinde Şahin Ş. adlı eski bir boksörün saldırısına uğradı, burnu kırıldı.

Yıldız, ertesi gün TBMM’deki anayasa değişikliği oylamasına bandajlı burnuyla katıldı. CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, “Bu millet hesabınızı kesmiş. Seçimde Osmanlı tokadı yiyeceksiniz” dedi!

31 Mayıs 2011: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim otobüsü, Hopa mitingi sonrası taşlı saldırıya uğradı. Kılıçdaroğlu, gerginlikten Başbakan Erdoğan’ı sorumlu tutarak, “Rüzgar eken fırtına biçer” dedi!

Erdoğan, “Sen saldırıya uğrasan ben sana böyle mi söyleyeceğim? Biz, şu şiddet tuzağına düşmeyeceğiz” diye karşılık verdi.

16 Ağustos 2013: Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Hacı Bektaş-ı Veli Anma Etkinlikleri’nde Hüseyin Satı’nın saldırısına uğradı. Bozdağ, “Bu, Hacı Bektaş-ı Veli’nin yolundan gidenleri bağlamaz” dedi; Kılıçdaroğlu bu kez “Çok üzgünüm. Keşke yaşanmasaydı” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak da, “Cezasız kalmamalı, Bir CHP’li vekil de saldırıya uğrayabilirdi” dedi.

Ancak, CHP genel başkan yardımcılarından Umut Oran saldırganın yüzünü silerken, Gökhan Günaydın da ‘yaka paça gözaltına alınan gazeteciyle beraber emniyetteyiz’ tweeti atarak gazeteci’ ilan etti.

8 Nisan 2014: Kılıçdaroğlu, TBMM’de grup toplantısına giderken Orhan Ö. adlı bir kişinin saldırısına uğradı. Kılıçdaroğlu, “Herkesi sükûnete davet ediyorum” dedi. Başbakan Erdoğan da telefonla arayarak geçmiş olsun diledi.

***

Sadece bu olaylar ve tepkilerden ‘yanlışları ve doğruları’ çıkarmak mümkün.

Aynı delikten ikinci kez ısırılmak akıllılık değil.

Hele ‘beşinci kez’ olursa, buna ne ad vereceğiz?

‘Destansı 4 yıl’ ve 23 Nisan

Hepimiz Cumhuriyet’le sağlanan güvenli ve istikrarlı bir Türkiye’de doğduk.

Öncesini yaşamış olanları kitaplardan okuduk, ‘hayal etmeye’ çalıştık.

Şimdi heyecan verici bir fırsat var önümüzde.

Bu yıl, o muhteşem kurtuluş ve kuruluş destanının yazıldığı 1919-1923 yıllarını kapsayan 4 yılın 100. yılı. 100. yıl için görkemli bir 4 yıllık program planlayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı tebrik ederim.

Her günümüz, yüz yıl önce bugün neler yapıldığını sadece bilmek ve anlamak değil, ‘idrak’ etmek için müthiş bir fırsat.

Gün gün okumak, dakika dakika hissetmek için bugünden tezi yok, bulduğunuz tarih kitaplarını, günlükleri, anıları toplayın.

1923’e kadar o ‘destansı 4 yıl’ı anlamanın en iyi yolu bu.

Bugün 23 Nisan.

Çocuklarımızın milli mücadele azmi ve ‘devlet kuran ruh’la yetişmesi için buna ihtiyacımız var.

Kutlu olsun.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp