Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

18/06/2019

Yalanlar, lafı dolandırmalar ve 'güven'...

AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Binali Yıldırım ile HDP destekli CHP ve İyi Parti’nin (İP) adayı Ekrem İmamoğlu’nun TV yayını ‘ilk’ olması açısından önemli.

Umarım, gelecek seçimlerde, en azından yerelde bu tartışmalar ‘doğru boyutta’ tekrarlanır.

***

Bazı tespitlerimi kayda geçmek isterim:

Format, ‘herkes söyleyeceğini söylesin, geçelim’ diye hazırlanmış. Partiler, ‘adayımız yıpranmasın’ diye ‘koruma’ amaçlı bu formatı tercih etti, moderatör İsmail Küçükkaya da ‘taraf tuttu’ diye tepki görmemek için fazla dikkatli davrandı. Bu nedenle yayın ‘derinlikli tartışma’ boyutuna ulaşamadı.

***

Adaylardan birinin söylediği şey, diğerine cevap hakkı doğurduğunda format bozuldu. İmamoğlu’nun ‘doğru olmayan’ i ddia ve ithamlarına itiraz eden Yıldırım, zaman zaman ‘söz kesen taraf’ durumuna düştü.

Örneğin İmamoğlu, seçim gecesi Yıldırım’ın Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol Kazancı ile görüştüğünü iddia etti.

Şöyle bir cümle kullandı, cümlenin tuhaflığı bana ait değil: “AA Genel Müdürü ile görüşmedim demek, bana hiç doğru gelmiyor. Öyle bir şey yok, inanmıyorum en azından, inancımı söylüyorum.”

İfade tarzından ‘kendisinin bile inanmadığı’ anlaşılan bu cümleye Yıldırım, “Yalan” diye tepki gösterdi.

Ancak burası cevap hakkı doğurduğu halde derinleştirilmedi, ‘yalan’ netleştirilmedi.

***

İmamoğlu’nun yayın kararı verildikten sonra NTV’de “Sayın Yıldırım, soruların görüşülmesini talep etmiş” iddiasını, bizzat moderatör Küçükkaya yalanlamıştı.

Bu ‘doğru olmayan’ açıklama da Yıldırım tarafından “yalan” diye kayda geçirilmesine rağmen netleştirilmedi ve İmamoğlu özür dilemedi, geçiştirildi.

***

İmamoğlu, Ordu-Giresun Havaalanı VIP salonunda Vali’ye hakaret ettiğini, tanıklar ve birden fazla TV kamerasıyla kaydedilen ham görüntülerle kanıtlı olmasına rağmen, miting yorgunluğunu, annesini anlattı, ‘basitliği ifade ettim’ diye geçiştirdi; ancak ‘demedim’ demedi.

İmamoğlu’na kamera kayıtları da sorulmadı.

***

İmamoğlu, 18 günlük başkanlık sürecindeki ilk iş olarak ‘İBB veri tabanının kopyalanması’ talimatını ‘yedekleme’ olarak sundu. Yıldırım, bunun da’doğru olmadığını’ ve ‘yedekleme’nin ne olduğunu açıkladı, ancak İmamoğlu’na ‘savunması’ sorulmadı; ‘yalan’ bir tarafın ‘ithamı’ olarak bırakıldı.

***

Oysa;

Yıldırım yayının en başında ‘oylar çalındı’ iddiasını açıklarken, “Bir şey çalındıysa çalanı bulmak oyu çalınanın değil, seçimi yönetenin işidir”demesine rağmen, İmamoğlu sürekli “Kim çaldı” diye sordu. Konu derinleşirken Yıldırım hakkında ‘cevap verememiş’ algısı oluşturuldu. Dün CHP-İP-HDP yanlısı gazeteler manşetlerini buna ayırdılar.

***

Yine İmamoğlu, İstanbul’un nüfusunu sürekli ‘16 milyon’ olarak telaffuz etmesine rağmen Yıldırım TÜİK rakamıyla ‘15 milyon 67 bin’ olarak düzeltti. Ancak İmamoğlu’nun “İstanbul’un nüfusunu bile bilmeyen aday” pozisyonu üzerinde durulmadı.

Ancak, Yıldırım’ın, İmamoğlu tarafından “2018 Sayıştay Raporu” diye dile getirilen raporu ‘okumadığını’ söylemesi üzerinde duruldu.

Oysa bu da doğru bir bilgi değildi; zira Sayıştay, “2018 raporunun tamamlanmadığını” daha önce açıklamıştı. Sözü edilen rapor, -muhtemelen- 2017 yılına aitti!

Ancak bunun üzerinde de durulmadı!

***

Buna rağmen;

Yıldırım-İmamoğlu yayınını ‘gerçekte ne diyorlar; kim daha güven veriyor’ gözüyle izleyenler, durumun farkına varmıştır.

Sonucu 23 Haziran akşamı göreceğiz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp