Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

09/10/2020

Asgari dürüstlük bile umut verici

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, uluslararası medyayı dolaşıyor.

Azerbaycan’a saldıranın Ermenistan olduğunu, Azerbaycan’ın 30 yıldır Ermenistan işgali altındaki ‘kendi topraklarını’ geri aldığını söylemiyor.

Üstelik daha çok Türkiye’yi hedef alıyor; ‘büyük Türk saldırısı altında olduğu’ algısı oluşturmaya çalışıyor, Batı’daki Türkiye karşıtlığından destek arıyor.

Buluyor da…

Ama ‘asgari dürüstlük’ gösterenler de çıkıyor.

BBC Hard Talk programı sunucusu John Fischer, “Dağlık Karabağ Ermenistan’a aittir” diyen Paşinyan’a, “Uluslararası hukuka göre Ermenistan, 25 yıldan fazladır Karabağ ve çevresinde işgalci” hatırlatmasını yaptı.

Paşinyan “Böyle bir uluslararası hukuk yok” diye bocaladı; Fisher ise “Hukuka iyi bakın. BMGK kararları var” cevabını verdi. Üstüne de, “Çatışmayı bitirmek için Dağlık Karabağ çevresindeki bölgeleri geri vermeye hazır mısınız” diye sordu.

***

Avrupa Parlamentosu’nda da önceki gün aynı konu tartışıldı.

Konuşmacıların çoğu işgalci ve saldırgan ile işgale ve saldırıya uğrayanı ‘eşit’ tutarak, ‘çatışma bitmeli’ dedi.

Konuşmalara baktım;

Sadece Yeşiller Grubu adına konuşan Viola von Cramon ‘asgari dürüstlük’ sergilemiş.

30 yıldır sorunu çözemeyen ‘Minsk Üçlüsü’nün sorumlu olduğunu söylemiş.

“AB önce Ermenistan’ın yanında yer alan Fransa, Rusya ve ABD’ye ‘tek taraflı tutumlarını değiştirmeleri için’ baskı yapsın” demiş.

Von Cramon, Ermenistan’ın saldırganlığı ve işgaline değinmese, Türkiye’yi yangına körükle gitmekle suçlasa da en azından ‘yangının sorumluluğunu’ kayda geçirmiş.

Bu kadarını duymak bile umut verici... 

KKTC’YE SAHİP ÇIKACAK BİR HÜKÜMET

KKTC’de seçim yaklaştı. Umarım, Ada’nın Doğu Akdeniz’deki stratejik önemi, ekonomik zenginliği ve Türkiye’nin Kıbrıs Türklerinin haklarını savunma konusundaki çabalarını hakkıyla ‘bilen’ bir iktidar çıkar.

‘Adil yönetime dayalı birleşik Kıbrıs’ çözümü umuduyla referandumda ‘evet’ diyen dost ve kardeş halkın, Rum Yönetimi ve Avrupa Birliği’nden nasıl bir karşılık gördüğünü unutmadık.

TELİF DAVALARI NEDEN?

Çoğu gazetecinin irili ufaklı efsane hayalleri vardır; ‘kafe açmak’ ve ‘medya patronu olmak’ gibi…

Acun Ilıcalı, ‘büyük hayal’i gerçekleştirenlerden.

Gezi programı da çok başarılıydı, bugün kendine güçlü bir yer açmış olan kanalı da…

Yardım kampanyaları da öyle…

AKŞAM da dahil, medya kurumları programlarını, yardımlarını yayınlarıyla destekliyor.

Bu tabloya yakışmayan ‘telif davaları’ tuhafıma gidiyor.

Sanatçı Demet Sağıroğlu ile Gürol Ağırbaş, ‘Arnavut Kaldırımı’ şarkılarının Ilıcalı’nın kanalındaki yarışmalarda izinsiz kullandığı iddiasıyla 7 yıl önce açtıkları davayı kazanmışlar.

Söz yazarı Şehrazat’ın benzer bir davası sürüyor.

Acun Ilıcalı’nın telif ödemekten kaçındığını düşünmemek için çok neden var.

Hem, telifler bu programların bütçesi içinde yük tutmaz.

O halde bu davalar niye var?

Endişem; bu davaların -maalesef sıkça ihtiyaç duyduğumuz- yardım kampanyalarına katılımı etkilemesi.

‘ENTARİSİ DIM DIM YAR’ DÜNYA DEVİNE KARŞI!

1940’lar…

Sivaslı Osman Şan, namı diğer ‘Tarakçı Osman’, boynuzdan yaptığı tarakları küçük dükkanında satardı.

Sesi güzeldi, müziğe meraklıydı.

Esnaf dostlarına ‘Entarisi dım dım yar’ türküsünü söylerken, günün birinde dünya devi Sony ile davalık olacağı aklına gelmezdi.

Yine o günlerde Tokyo’da Sony’i kuran Japon tamirciler Masaru Ibuka ve Akio Morita’nın da…

Ama merhum Tarakçı Osman, Ömer Şan gibi ünlü bir türkücü oğul yetiştirdi; o da ‘Entarisi dım dım yar’ ve çok bilinen ‘Bağa gel bostana gel’ gibi birçok türküyü derledi, kayda aldı.

Sony de teknoloji ve müzikte dünya devi oldu; Türkiye’de de şirket kurdu ve albümler yapmaya başladı.

Ve -iddiaya göre- bir albümde türküyü izinsiz kullandı.

Şan ailesi ve Sony karşı karşıya geldi.

Müziğin dili de, davası da evrensel!

VİRÜSTEN KORKMADIK DOLUDAN KORKTUĞUMUZ KADAR

Meteoroloji, İstanbul’da ‘dolu’ uyarısı yapınca, herkes otomobillerini kapalı otoparklara, köprü altlarına çekmeye koştu; ‘karantinaya’ aldı.

Battaniyeyi, karton kolileri kapan aracını bir güzel sarıp sarmaladı; ‘maske’ taktı! Sabah yazıişleri toplantısında sordum, ‘trafik yoğunluğu düştü’ dedi arkadaşlar.

Evinden yarım saatte gelen 15 dakikada, 45 dakikada gelen 20-25 dakikada gelmiş gazeteye!

Burada alıntılamayacağım ama sosyal medyada ünlü ‘hocanın cemaate cep telefonu uyarısı’nı aklımdan atamadım şu saate kadar.

Koronadan korkmadık doludan korktuğumuz kadar!

Kendimizi, çocuklarımızı, eşimizi, dostumuzu sevmedik otomobilimizi sevdiğimiz kadar!

LİMAK’IN DUYARLILIĞI

Limak Enerji, herhangi bir elektrik kesintisinde tıbbi cihaza bağlı hastaların elektriğinin kesilmemesi için özel bir uygulama başlatmış.

Yazılı başvuru yeterli.

Bu uygulamaya bir alkış, bir de öneri.

Zorunlu elektrik kesintilerinin süresi de ‘dondurulmuş gıdalar’ dikkate alınarak kısa tutulmalı.

Çünkü, zaten geleneksel olarak et ve kıyma Kurban Bayramı’ndan, balık bolluk mevsiminde olabildiği kadar buzluğa atılırdı.

Şimdi salgında bunlara yaz sebzeleri de eklendi.

Dondurucu satışları bu yüzden ‘iki kat’ arttı.

3-4 saati geçen her kesinti, hem salgında sık alışverişe çıkmak istemeyen hem de ‘ekonomi’ yapmaya çalışan millete ağır yük getirir.

GÜZEL BİR KÖTÜ ÖRNEK!

Benim izlediğim zamanlardaki güzellik yarışmalarında, adaylarda genel kültür, Türkçe, davranış gibi nitelikler de sorgulanırdı.

Bu işler değişmiş.

‘2018 Türkiye güzeli’ diye tanınan Şevval Şahin, koronavirüsten korunma tedbirlerinin olmadığı partileriyle gündeme gelmişti, şimdi de ‘Türkçesi’ ile sosyal medya gündeminde.

Bana göre ‘İngilizcesi’ ile!

Zira Türkçeyi mi katlediyor, İngilizceyi mi, ben karar veremedim.

Siz de bir bakın:

”Buradan çıkınca lunch’a (öğle yemeği) giderim. 8-9 gibi akşam yemeği. Sonra da binge eating (tıkınırcasına yeme) modum oluyor. Netflix and chill (dinlenme) yaparken ice cream (dondurma) olsun, chips (cips) olsun, chocolate olsun yiyorum yani. Junk food (abur cubur) tarafı, hepsi var.”

Diyeceksiniz ki, ‘reklamın kötüsü olmaz, siz de şöhretine katkıda bulunuyorsunuz’.

Gençlere ‘kaçınmaları gereken şeyleri’ anlatmak için bunu göze alıyorum! 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp