Eskiden güç merkezlerine ait gazete ve özel televizyonlar bakardı bu işlere; gözüne kestirdikleri bakan ve üst düzey bürokratları hedefe koyar, itibarsızlaştırır, yıpratarak görevden alınmasını sağlarlardı.

Zaman değişti; güç merkezleri, bu işleri artık sosyal medya aracılığıyla yapıyor. Gazete ve televizyon sahibi olmaya hiç gerek yok; sosyal medyanın önüne eğlenceli birkaç malzeme atmak yeterli. Gerisi çorap söküğü gibi geliyor. İddialar, suçlamalar, iftiralar iç içe servis edilerek bakan ve bürokratların üzerinden buldozer gibi geçiliyor. Doğrularla yalanlar birbirine karıştırılarak itibar suikastı gerçekleştiriyorlar. Öldüremeseler de sakat bırakmayı başarıyorlar neticede.

Sosyal medyanın modern bir savaş arenasına döndüğü günlerden geçiyoruz. Üstelik burası daha vahşi bir arena. Binlerce insanın aynı anda savurduğu taşlar öldürmese bile derin izler bırakabiliyor. Hakikatin pek bir işlerliğinin kalmadığı bu çağda ölen öldüğüyle kalıyor.

Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan Hanım'a karşı da bugünlerde sosyal medyada başlayan, bazı gazete ve televizyonlarda devam eden sosyal bir linç kampanyası yürütülüyor. Gaye Hanım, ailesiyle beraber sistematik olarak itibarsızlaştırılıyor.

Merkez Bankası Başkanlığı en kritik makamlardan biridir. Ekonominin zor günlerden geçtiği ülkemizde haklı olarak dikkatlerin odağındadır. Gaye Hanım'ın üstlendiği sorumluluk ve omuzlarındaki yük son derece ağırdır.

Gaye Hanım başarılı olur ya da olmaz; topluma karşı bunun sorumluluğu da onu atayan isim olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'dadır. Kamuoyu da bu konuda elbette söz sahibidir; eleştirir, sorgular, istifasını bile isteyebilir.

Fakat gerçekçi olalım; sosyal medya öyle hakikatin arandığı, doğrunun gerçeğin kovalandığı bir mecra değil. Aksine, sosyal medya (uzun süredir) genellikle vurdulu kırdılı, kurt kanunun hakim olduğu bir operasyon merkezidir. Bu alanı kullanarak makam mevki kovalanmaktadır. Bakan devirip, bürokrat düşürmece oynanmaktadır. Gaye Hanım da maalesef biraz yabancısı olduğu bu mecradan payına düşeni almaktadır. Bana kalırsa bu çağın normalidir ve kaçınılmaz maliyetidir. Ve herkes ismine, konumuna göre bu maliyeti paylaşmaktadır.