Top
19/04/2024

Türkiye ile İran'ın arası açılmak mı isteniyor?

İsrail-İran savaşında kafalar biraz karışık. Medyadaki tartışmalara, sosyal medya kampanyalarına bakıldığında bu rahatlıkla görülür. İran'a haksızlık yapıldığı ve İsrail ile aynı kefeye konulduğu iddia ediliyor.

Türk kamuoyunda çok net bir İsrail karşıtlığı var. 7 Ekim Aksa operasyonu sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in İsrail'den yana açıklamalarda bulunup Hamas'ı terör örgütü ilan etmesine karşın; İsrail'in Gazze'de başlattığı katliamlar sonrası Türk kamuyu, ezici bir çoğunlukla İsrail'i soykırımcı bir terör devleti olarak görmeye başladı.

İran'a dönük algı ise biraz farklı. Bir tarafta eski Türkiye'den kalma, CHP'nin geliştirdiği geleneksel İran karşıtlığı algısı var; diğer yanda ise bölgesel rekabetten, dış politika anlaşmazlıklarından beslenen bir İran karşıtlığı. İran'ın son 10 yıldır Suriye'de, işgalden bu yana ise Irak'ta Türkiye karşıtı pozisyon alması, İran karşıtlığının artmasında önemli bir etken. Özellikle de terör örgütü PKK'yla dirsek teması Türkiye'deki İran karşıtlığının tavan yapmasındaki öncelikli sebeplerden biri.

Kamuoyundaki İran karşıtlığını sadece İsrail propagandasının sonucu olarak görmek yanlış. PKK'ya destek veren ABD'ye karşı kamuoyunda nasıl tepki varsa, İran'a karşı da benzer nitelikte bir karşıtlık söz konusu. ABD ve İsrail'in Türkiye'yi bölme emellerine İran'ın çok uzak olduğunu kimse iddia edemez. Terör örgütü PKK'nın, İran destekli Haşdi Şabi'nin koordinasyonunda Irak ve Suriye'de hareket ettiği de sır değil. Ayrıca haritaya bakıldığında Kandil'in sırtını İran'a yasladığı da açıkça görülür. Yani Türkiye'deki İran karşıtlığını salt ABD-İsrail propagandasının ürünü olarak görmek ve temelsiz bulmak son derece hatalı.

Buna karşın, devletler arasındaki ilişkilerin değişmesine bağlı olarak artan ya da azalan nitelikte bir karşıtlık algısından bahsedilebilir. Türkiye-İran ilişkileri derinleşir ve yakınlaşma artarsa karşıtlık da azalır; keza, kritik konjonktürde veya bir savaş halinde yeni ittifaklar kurulabilir. İsrail ile İran arasında olası bir savaşta da Türkiye'nin İran'la yakınlaşması şüphesiz kaçınılmazdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail'in Şam'daki İran elçilik binasına yönelik saldırısını "bardağı taşıran son damla" olarak görmesi ve Batı'nın ikiyüzlü yaklaşımını eleştirerek İran'a hak vermesi son derece önemli. İsrail'in bölgede işgalci, İran'ın ise kadim bir devlet olduğu gerçeği unutulmamalı.

Bu gerçek tabii ki Türkiye'nin İran'ın peşine takılacağı anlamına gelmez. Savaş koşullarında ilişki ve ittifaklar normal koşullardan farklıdır. Rekabet, çekişme ve hatta bazı düşmanlıklar yerini yakınlaşmaya ve ittifaka bırakabilir. Bu uzun süreli ve stratejik bir ilişki olmaz, o ayrı.

Sonuç olarak; ABD ve İsrail ile İran aynı kefeye konulup elbette eşitlenemez fakat bu, Türkiye karşıtlığı konusunda İran'ın masum olduğu anlamına gelmez. Bölgede yalnızlaşan İran'a el atacak ve destek olacak olan yine Türkiye'dir. İran'ın bu gerçeğin farkında olarak Türkiye ile ilişkilerini dostane bir seviyeye çıkarması gerekir ki, bunun İran için hiç de küçümsenmeyecek bir gereklilik olduğu muhakkaktır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp