CHP Grup başkan vekilliğini iyi yapıyordu. Cazgırdı, yırtıcıydı, hatta siyasi bir provokatördü; sansasyonel yalanlarla dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyordu.

Fakat genel başkanlık ayrı bir alan, ayrı bir iş. Siyasi bir aklı, sorumluluğu, ahlakı gerektirir. Politika belirlemek, topluma ulaşmak, siyasi güç oluşturmak kolay değil.

Kemal Kılıçdaroğlu yıllarını verdi bu işe, başaramadığı için rezil edilerek gönderildi. Meral Akşener ecel terleri döküyor partisine liderlik ederken.

Özgür Özel, ucuz numaralarla yol alabileceğini sanıyorsa aldanır. Genel başkanlık emanetçiliği, vekil adamlığı kaldırmaz. İşin doğasına aykırı. Genel başkanlık vizyon ister; yönetim gücü, iradesi ve başarı ister. Bunlardan hangilerine sahip Özel?

Özgür Özel'in kendi yolu yok; o, Ekrem İmamoğlu'nun kayığına binerek bir yerlere varacağını sanıyor. Bu durumda karar vermeli: Özgür Özel CHP'yi mi sırtlayacak yoksa Ekrem İmamoğlu'nu mu?

Özgür Özel, DEM ile CHP ittifakını neden yeniden, daha ileri bir seviyeye çıkarmak zorunda kaldı?

CHP için mi, Ekrem İmamoğlu için mi?

Özel, CHP-DEM ittifakının başına neler açabileceğinin farkında mı?

Bakın, görüşmeden çıkar çıkmaz DEM'liler, PKK'nın kanalına "CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Öcalan'ın tecridini görüştük" diye rapor vermeye koştular!

Özgür Özel bu görüşmelerin gizli kalacağını mı sanıyordu? PKK ve DEM'in bir gizli ajandası var, CHP'nin bile sahip olmadığı. Bunları bilmeden el uzatılır mı? O eli uzattığında bir daha geri alamama ihtimali var. Özgür Özel, "görüşmelerimiz çok şeffaf" derken, aslında burnunun ucunu bile göremiyor, kendisini PKK/DEM'e rehin düşürecek, farkında bile değil.

Haa, Özgür Özel saf değil, çok uyanık; "ben bundan yırtacak zamanı bulurum" diye düşünüyor olabilir. CHP'yi PKK'nın siyasi uzantısıyla iç içe geçirdikten sonra kimse yırtamaz. Her adımda bataklığa biraz daha gömülür. Özgür Özel elini verip kolunu kaptırır. Ekrem İmamoğlu'na bir şey olmaz, o yine çekip kayağa gider. Olan Özgür Özel'e olur.