Kandil ve DEM'in CHP'ye teslim olan, kendisini mecbur hisseden, yeni yollara girmekten kaçınan eğilimi Selahattin Demirtaş'ın hamlesiyle bozulmuşa benziyor. Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'ı İstanbul için aday olarak önermesi Kandil ve DEM'in elini kolunu bağladı.
DEM'in Kürt olmayan solcu yönetici takımı Başak Demirtaş'ın adaylık kararına başta buz gibi soğuk, mesafeli açıklamalarla tepki gösterdiler. Fakat Demirtaş'ın önerisinin DEM seçmeni üzerinde olumlu etki yapması DEM ve Kandil'in durumu etraflıca değerlendirmesine yol açtı.
Askında Başak Demirtaş aday yapılsa da yapılmasa da bu oyunda kazanan Selahattin Demirtaş olacak. Kaybeden ise Kandil ve DEM'in yönetim kadrosu.
Selahattin Demirtaş, 14-28 Mayıs'ta bütün yumurtaların aynı sepete konulması sebebiyle tümden kaybettiklerini gördü. DEM'in yüzde yüz desteğine karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerden büyük bir zaferle çıkmayı başardı. 14-28 Mayıs seçim sonuçları, DEM'in siyaset denklemindeki "kilit" özelliğine büyük bir darbe vurdu. Aynı yolda devam edip bu kez 31 Mart'ta da büyük bir hezimet yaşarlarsa DEM'in yerel düzeyde bile "kilit güç" olma özelliğini yitirdiği görülecek. Bu da DEM'in siyaseten iflası anlamına gelir. Selahattin Demirtaş, adaylık hamlesiyle hem bu çıkmaz sokağa sapmak üzere olan partisini kurtarmayı planlıyor hem de kendisine hapishane kapılarını açacak bir yol bulmayı umuyor.
Gelen bilgilere göre de DEM, başta soğuk baktığı Başak Demirtaş'ın adaylığına ısınmaya başladı. Terör örgütü KCK'nın Avrupa yapılanması Başak Demirtaş'ın adaylığına "olur" verdi. Son kararı ise Kandil verecek; birkaç güne bu kararın gelmesi bekleniyor. DEM'e hakim olan hava Kandil'in de Başak Demirtaş'ın adaylığına "olur" vereceği yönünde. Yine de buna Kandil'in en zor kararı denebilir.
DEM'in İstanbul'da aday çıkarma yönünde bir karar alması CHP'de çok büyük bir krize yol açacak. CHP'nin kendi siyasi gücüne güvenmeden, ittifak kolaylığına saparak seçimleri kazanma planı daha yola çıkmadan çökmekle karşı karşıya. CHP medyası, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e yaptığı sosyal linçin aynısını bu kez Demirtaş'a karşı geliştirecek. Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu arasında gerilen ipler iyice kopacak.
AK Parti ve Cumhur İttifakı, kendi siyasi gücüne güvenmenin meyvesini 31 Mart seçimlerinde bir kez daha toplayacak. Siyasette kirli ilişki ve ittifakların partilere fayda sağlamayacağı bir kez daha görülecek. Siyasi partiler arasında ilkelere dayanmayan, koltuk pazarlığına dayanan ittifak dönemi 31 Mart'ta bitecek. Nitekim İstanbul Murat Kurum'u şimdiden sahiplenmiş görünüyor. İster DEM'li ister DEM'siz CHP, İstanbul'u kaybedecek.
