Top
16/05/2020

Washington Portakalı da yakalandı!

Biri, “Atatürk kitabını kütüphanelere soktum. Bana saldırıyorlar. Bana da değil aslında Atatürk’e saldırıyorlar” diyor.

Bunu diyen Yılmaz Özdil...

Utanmadan Atatürk üzerinden kaçak binasına meşruiyet arıyor.

20 TL’ye mal olabilecek bir kitabı 2.500 TL’ye kütüphanelere sokmak marifet midir?

Buna en hafif ifadesiyle “tokatçılık” deniyor.

Hani kendisi Cumhurbaşkanımızla ilgili olarak “Asrın liderimiz” ifadesini kullanıp aklı sıra dalgasını geçiyordu ya...

Biz de ona “asrın tokatçımız” diyoruz.

Çünkü böyle büyük bir parayı Sülün Osman bile kaldıramadı.

Gelelim “kaçak yapılaşma”nın ikinci ayağındaki zata.

Bu zatın ismi Fatih Portakal.

İzmir Seferhisar’daki arazisine tam üç adet kaçak bina kondurmuş...

Sonra da utanmadan “imar barışı”na başvurmuş.

Hani bunlar imar barışına karşıydı, Yılmaz Özdil kankasıyla birlikte tozu dumana katıyordu? Nereye gitti “ilkeli” gazetecilikleri?

Seferihisar’da faaliyet gösteren Enter Emlak’ın sahibi Özay Öz, Portakal’ın çiftlik evinin bulunduğu bölgenin değerine şöyle dikkat çekiyor: “Sığacık, Camirkebir gibi Seferihisar’da yer alan bu bölge gerçekten kıymetli arazilerin olduğu bir bölge. Şimdi böyle bir yer bulmanız çok zor. Camikebir Mahallesi’nde üzerinde yapı olan bu tür arazilerin metrekaresi en az 300-350 liradan başlıyor. Elektriği suyu bağlı böyle bir yapı en az 4 milyon liradan alıcı bulabilir...”

Akustik Emlak sahibi Atilla Akgün ise şöyle diyor: “Eğer 4 kat imar varsa metrekare fiyatı bin 500 liraya kadar çıkabilir. Portakal ailesininki gibi bir çiftlik yapmak için kişinin İmar mevzuatındaki şartları yerine getirmesi ve ilgili kurumlardan belge alması gerekiyor. Seferihisar bölgesi ünlü isimler tarafından rağbet gören bir yer. Tarkan başta olmak üzere tanınmış isimlerin bu bölgede çiftlik evi yaptıkları arazileri var...”

Hazır yeri gelmişken, bir de “Portakal” namıyla maruf arkadaşa bakalım.

Daha önce çok bakmıştık ama bir şey çıkmamıştı.

Belli ki “seçilmiş” biri. Bir istihbarat örgütünün yan kuruluşlarında ismi geçiyor. “Takıntı” derecesinde AK Parti ve Erdoğan düşmanı bir adam...

FETÖ’cüleri ve PKK’lıları çok seviyor.

Birlikte çalıştığı “gazeteciler”den (!) bazıları hâlâ FETÖ şüphelisi.

PKK’yı da “meşru siyasal taraf” sayıyor. Arada sırada “PKK’ya teşekkür etmelisiniz” gibilerden açıklamalar yapıyor.

Mizansen (kurgulu) haber yaptıracak kadar kendini düşüren bu adam sürekli “teşhir” edilmelidir.

Utanmayacaktır ama gelecek kuşaklarda bir dönem Türkiye’de nasıl gazetecilik yapıldığına dair bir kanaat oluşsun/oluştursun diye...

Portakal gibi “düşük” adamlara alan açan özel televizyon kanalı FOX TV’ye gelince...

Bu kanalın yayınları teşrih masasına yatırılmalıdır.

Sürekli “kaos” ve “iç kargaşa” kovalayan (kaosu ve iç kargaşayı siyaset yordamı haline getiren), dolayısıyla giderek bir milli güvenlik sorununa dönüşen bu kanalın lisansı gözden geçirilmeli, hatta iptal edilmelidir.

Siz Amerika’da, Amerika’nın içişlerine bu kadar müdahil ve bir güvenlik sorunu oluşturacak kadar sinir uçlarında gezinen, sürekli kaosa ve kargaşaya oynayan bir televizyon yayınını hayata geçirebilir misiniz?

Buna izin verilir mi sanıyorsunuz?

Dolayısıyla biz de, Gezi ve 17/25 Aralık’tan başlayarak, ülkenin altını oymaya çalışan girişimlerin tümünde “aktör” olarak pozisyon almış, hatta 15 Temmuz darbesini tedvire memur edilmiş bu “düşman” kanala izin vermemeliyiz.

Düşman kanalda çalışan Washington Portakal’larının kaçak-köçek işlerine de göz yummamalıyız. 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp