Muhalif basın ve taraftarları kaç gündür Kemal Kılıçdaroğlu’nun niçin erken seçim istediğini ve bunu neden “özellikle” Devlet Bahçeli’den istediğini tartışıyor.
Hiç yazılmadıysa, en az 50 köşe yazısı yazılmıştır.
Fakat işin hazin tarafı şu:
Kılıçdaroğlu “erken seçim” diyor.
İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu henüz seçime hazır olmadıklarını söylüyor.
Bu tabloya bakarak “ciddiyet” aramayın.
Kemal Bey de biliyor seçime hazır olmadıklarını.
Maksat demeç olsun.
Maksat, “Kılıçdaroğlu gündem belirleyemiyor” denmesin.
Belki de bir boşluğuna gelmiştir. Daha doğrusu ağzından demeç kaçırmıştır.
Her türlü ihtimal olabilir ama ben farklı bir şeyden şüpheleniyorum:
Rahatsızlık...
Daha doğrusu, açık edilmesi “stratejik” olmayan bir hastalık...
Ben Hadi Özışık’tan dinlemiştim: Kemal Bey, Allah uzun sağlıklı ömürler versin, bu yıl 75. yaşını idrak ediyormuş. Bu yıl bir illetin pençesine düşmüş: Unutkanlık. Bazen bir gün önce, bazen saatler önce, bazen de dakikalar önce ne dediğini (yahut dendiğini) unutuyormuş.
Fuat Uğur da yazmıştı yanlış hatırlamıyorsam.
İsim koymamıştı ama “demans”ı işaret etmişti.
Olur mu, olur...
Bazı “sürpriz” çıkışları ve Kıbrıs Maraş Bölgesi’ni hatırlayamaması hastalığıyla ilgili olabilir. (Bilgisizlikle de ilgili olabilir, peşin konuşmayalım yine de...)
Şimdi gel de ciddiye al erken seçim çağrısını...
MHP lideri, ciddiye alıp günlerce bu konuyu tartışan gazetecilere dün bir açıklama yaptı.
Hayır, Kılıçdaroğlu’nu ciddiye aldığı için değil, muhalif basını ciddiye aldığı için yaptı açıklamasını... Çünkü konuyu hiç gündemden düşürmüyorlar. Bir de Cumhur ittifakında “ihtilaf” oluşturmaya çalışıyorlar...
Peki, ne söyledi Devlet Bahçeli?
Şunları: “Ne oldu da birden seçim diye tutturdu? Kim aklına girdi? Kimin dolduruşuna geldi? Ankara’dan bir Bişkek mi çıkarmayı düşünüyorsun? Buna mı hazırlanıyorsun? Osman Kavala’ya duyduğun sempatinin altında yatan asıl neden Sorosçuların desteğini mi almak? Biz erken seçim talebini söyleyenden daha çok söyletenleri yani sahibinin sesini ve kimliğini merak ediyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu, sen ki, KKTC’deki Kapalı Maraş bölgesine bile yabancısın, sanki ilk kez duymuş gibisin, sana bakıp bakıp üzülüyorum, hep çalışmadığın yerlerden sorularla karşılaşıyorsun. Kılıçdaroğlu’na diyorum ki, seçimi falan boşver, altının para ettiği bir dönemdeyiz, söz gümüşse sukut altındır, sükût et de biraz kazan. Terazi var tartı var, her şeyin bir vakti var, beklemesini bil.”
Biraz da kafa bulan bir açıklama...
Fakat “ima” ettikleri söylediklerinden daha önemli...
Birincisi, Kılıçdaroğlu’nun FETÖ tarafından yönlendirildiğini ve erken seçim çağrısının Pensilvanya’dan yapıldığını ima ediyor...
İkincisi, Bişkek uyarısı yapıyor...
Çünkü FETÖ, seçim üzerinden ülkede (yani Kırgızistan’da) iç savaş çıkardı.
Benzeri bir operasyonu Türkiye’ye çekmek için gün sayıyorlar...
