Top
Sadık Söztutan

Sadık Söztutan

sadik.soztutan@tg.com.tr

08/10/2022

Dünya, iyi ile kötünün arasında bir yerde...

Fırıncı dostum Şevket, “tembellik günüm” dediği bir cumartesi öğleden sonra, büyük bir marketten alışveriş yapmış, kasa başında hesabının bitmesini bekliyordu. 

Sucuk, kaşar, et, kola, zeytin ne bulduysa poşetlere doldurmuş olduğu için hesabı uzun sürüyordu. 

Kasa görevlisinin okunmayan bazı barkod numaralarını eliyle yazmasından sıkılmış olarak sağa sola bakarken, yan kasada hesaplarını bekleyen pardösülü ve yarım başörtülü orta yaşlı kadınla, kumral ve açık tenli küçük güzel kıza ilişti gözü… 

Oradaki kasa görevlisi bayan, müşteri kadına:

- Otuz sekiz lira, dedi.

Kadın, tezgâh üzerindeki dört ekmek, bir büyük kola ve bir gazeteye, sonra çaresizce elindeki otuz beş liraya baktı. Küçük kız hemen atıldı:

- Gazete kalsın!

Fırıncı Şevket’in içi acıdı. Kendi hesabını bırakıp oraya döndü:

- Hayır. Lütfen alın gazeteyi, bende bozuk para var. 

Çocuğun aydınlık yüzü asıldı, kaşlarını çatarak şiddetle itiraz etti:

- Hayır, gazeteyi istemiyorum!

Şevket ısrar ettiyse de, kız çocuğu gazeteyi kaptı, uzun saçlarını savurarak koşa koşa marketin içine karıştı, gazeteyi aldığı yere bırakmak için... 

Kadın, yüzüne yerleştirdiği zoraki tebessümle Şevket’e:

- Asıl derdi, gazetenin içindeki hafta sonu ekleri… Cumartesi eki ve pazar bulmacasını her hafta alıyordu, dedi. 

Kasa görevlisi yeni hesabı bildirdi:

- Otuz beş lira.

Kadın elindeki otuz beş lirayı uzattı. Küçük kız gazeteyi bırakmış olarak geri geldi.

Kadın alışveriş fişini, ekmek ve kolayı aldı; çıkıp gittiler.

***

Şevket kendi hesabını bitirdikten sonra, alelacele marketin içine koşuşturdu; çocuğun iade ettiği gazete ve içindeki Türkiye Cumartesi ekini buldu. Parasını verip, kendi paketleriyle birlikte gazeteyi de alarak market arabasıyla dışarı çıktı.

Telaş ve heyecanla sağa sola baktı ama anne ile kızını bulamadı.

Çok üzülmüştü.

Kendi paketlerinden utanıyordu.

Çaresizce marketin önündeki kaldırıma oturdu.

Bir süre sonra paketlerinin bir kısmını kendisi, bir kısmını koşarak gelen otopark görevlisi taşıyarak arabasını bıraktığı yere geldiler.

Satın aldığı ama sevimli kızcağıza veremediği gazete ve magazin ekini, kendisine yardım eden otopark görevlisine uzattı.

Moral bozukluğuyla sert bir manevra yaptı ve gaza bastı.

***

Bütün gün ve gece, o kumral kızcağızın paraları yetmediği için gazeteyi iade ettiği sahne gelip geçti gözlerinin önünden… 

Çocuğun çilli yüzündeki o mahcubiyeti hatırladıkça, daha erken davranmadığı, daha çok ısrar etmediği için kendi kendisine kızıp durdu. 

Koyu bir pişmanlıkla geçen gecenin sabahında markete giderek yine o gazeteyi, üzerinde “Türkiye Pazar Bulmaca” yazan hediye eki ile birlikte satın aldı.

Marketin içini dolaştı, dışını dolaştı… O mahcup kızı boşuna aradı.

Umudunu kesip, yine otoparka yöneldi.

Arabasına binerken, bir gün önce kendisine yardım eden otopark görevlisi koşarak geldi:

- Allah razı olsun be abi, dedi. Verdiğin gazete ve magazin eki çok makbule geçti. Annesi kızımdan daha çok sevindi, "Paramız yetmediği için kasada iade etmiştik, sana da söyleyemedik, iyi ki akıl edip almışsın gazeteyi" dedi bana biliyor musun?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp