-Toplumsal ilişkiler yaşam gücünün kaynağıdır.

Yaşamın anlamını gerçekçilikle değerlendirmek insanlık gereklerinin başında gelir. Birbirimize verdiğimiz değer, birbirimize güvenimiz yaşam dayanaklarımızın en önemlileridir. Geçenlerde bir tanıdığım bana şu sözü iletti: “Hayatta yaptığımız en büyük israf, hak etmeyenlere verdiğimiz değerdir.” Gelişigüzel tutum ve davranışların yaşamımızda neden olduğu yıkımlar ve karanlıklar hepimizi düşündürmeli, davranış özenimize dikkatimizi sürekli anımsatmalıdır. Yaşam bir anlamda savaş. Değişik alanlarda, değişik konularda ve değişik biçimlerde. Her gün bu uğraş ve çaba içindeyiz. Sağlıklı kalmak, mutlu olmak günümüz koşullarında kolay değil. Yalnız kendimizin ve yakınlarımızın değil, ülkemizin ve ulusumuzun koşulları da düşündürücü ağırlığını sürdürüyor. Nereden nereye geldiğimizi değerlendirip saptamak için kimlerin hangi katlara geldiğine, ne yetkileri kullandığına, ayrıca örtülü toplumsal, ekonomik, siyasal ve eğitim sorunlarıyla yaşam koşullarının nasıl olduğuna bakmak yeter.

Gün geçtikçe yeni olumsuzluklarla karşılaşıyoruz. Yaşam kıvancımızı etkileyen bu durumlar hepimizin gücünü kırıyor. Özellikle siyasal ortamın gölgeleri ve karanlıkları hepimizi üzüyor. Durumdan yararlanan iktidar ve yandaşları için sorun olmaması doğaldır. Ancak ağırlığı çekenler yükün ayırdında. Sorumlu katlardakilerin sorumsuzluk ve duyarsızlığı, kendi olanaklarının debdebeli düzeyi, onların ilgisizliğinin sonucudur. Kişisel duyarlığa bağlı ilgi, herkesin niteliğinin belirtisidir.

Zamanı iyi kullanmak, insanlık becerilerinin başında gelen bir yetenek özelliğidir. Günümüzde bu özenin gerektiği kadar gösterildiği tartışılabilir. İyi kullanma alışkanlığı, bir kişisel ya da toplumsal terbiye olsa idi birçok sorun yaşanmaz, birçok güçlük önlenebilirdi. Bu konu da hepimizin kusurlu olduğunu söylemek sanırım suçlama ve çirkinlik olmaz. Cumhurbaşkanlığıyla parti ilişkisinin sürmesi de Anayasa'nın 103.maddesindeki andla asla bağdaşmamaktadır.

İnsanların, kirlilerinin kendini iyi kullanmadığı, kimilerinin kötü kullanıldığı bir ortamda yaşam aydınlığı düşlerimizde kalan bir özlemdir. Üstelik günümüz koşullarında kimi olumsuzluklar, kimi güçlükler ve kimi tutarsızlıklarla aykırılık ve çelişkiler, hepimizi üzen yaşam karanlıklarıdır. Ortamın aykırılık ve olumsuzluklarıyla yaşadığımız ve tanık olduğumuz bozukluklar, duyduğumuz kötülük ve çirkinlikler duygu ve düşüncelerimizi gölgelemektedir. Yaşam aydınlığımızı karartan durumların özellikle siyasal sorumluları seçimlerde kullanacağımız oylarımızla açıklayacağımız istencimizle yaptıklarının bedellerini ödeyecekler. Yurttaşlık bilincimiz ve yurtseverliğimiz, kişisel ve parti bağlantı duygularımızı uygunlukla kullanma olanağından bizleri uzak tutmayacaktır.