Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

29/05/2014

Yolun sonu mu?

Günümüz Başbakanı, cumhurbaşkanlığı seçimlerine yurtdışı gösterilerini de ekleyerek hazırlanıyor. Yandaşlarına mavi boncuklar dağıtıp dinsel yaklaşımlarla onları avutup okşamaya çalışırken, eleştirenlere ağır ve çirkin sözlerle saldırılarını ve tehditlerini sürdürüyor. Almanya konuşmasında bu açılımının değişik yönlere nasıl uzandığı görülmüştür. Sonraki Yalova konuşması daha da kötü idi.
Almanya'ya gitmeden önce Berkin ELVAN için “Ölmüştür, geçmiştir..” sözünün uyandırdığı tepkilere, polisleri yurttaşlara karşı silah kullanmaya özendirecek biçimdeki “Nasıl sabrediyorlar şaşıyorum” sözünün tepkileri eklenmiştir. Sövme sayılacak içerikteki sert sözleriyle giderek dil bozukluğunu genişleten Başbakan, çocukların ölümüne alaylı bir aldırışsızlıkla yaklaşarak hiçbir anlayışla bağdaşmayan üzülecek bir durum çizmiştir. Yurttaşlara eşit yaklaşmıyor.
Çirkin, kaba, “tükürme” çağrılı sözleriyle aileleri dava için kışkırtması toplumsal barış yönünden tehlikeli bir davranıştır. Giderek yaygınlaşan ve büyüyen mezhep ayrımcılığı belirtileri bu kötülüğü kanıtlamaktadır. Tüm genel müdürleri küçültüp aşağılayarak, “Genel müdür” diyerek alaya aldığı anamuhalefet partisi genel başkanına “Dürüst ol!” demek ölçüsüzlüğü de bir başka yanlışlıktır. Birisi de çıkıp kendisine “Ey imam efendi, 17 Aralık olayındaki yerin ve katkın ne idi? Niye fezlekeler donduruldu?” derse hoşuna gider mi? Almanya'da, polisin Türkiye'de kendisi için “Dönemin Başbakanı..” diyerek fezleke düzenlediğini anlatıyordu. O fezlekenin ne olduğunu nerede kaldığını da gerekçeleri ve nedenleriyle birlikte açıklamalıdır. “Ömrüm çalışmakla geçti” demek kolay. Varlık hesabı aile çevresiyle birlikte açıklanıp kanıtlanmalıdır ki bu söz yerini bulsun.

Basamaklar

Özelde çalıştığı yerlerden sonra Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı, kayırmalı milletvekilliği ve Başbakanlık merdivenlerini arşınladı. Şimdi “Köşk'te yetkilerimi kullanırım” diyerek cumhurbaşkanlığına oynuyor. Bu sözü bir anlamda şimdiki cumhurbaşkanına da karşı. Onu “yetkilerini kullanmadı, kullanamadı” diyerek eleştiriyor. Hırsının ölçüsüz olduğu anlaşılıyor. Her gönülde bir arslan yatar ama aranan, ulusun gönlünde yatacak arslandır. Bay RTE'nin siyasal yaşamının cumhurbaşkanlığı seçimiyle sona ereceği söylentileri gün geçtikçe artmaktadır.
Ne var ki partide kayıtlı olmamakla birlikte koyu bir partili gibi davranan yandaşlar, bürokratlar, yansız olması gereken görevliler çok. Her gün sakıncalı ve üzücü sonuçları izlenen polis şiddeti, demokrasinin sözde kaldığını ortaya koymaktadır. AKP'liler, kendilerine göre, kendileri için demokrasiden söz ediyorlar. Taç ve taht pırıltısı gözlerini bürüyünce başka şey görmeyenlerin yanılgıları ağır olur. Atatürk Orman Çiftliği'ndeki sarayın yargıya karşı durularak gerçekleştirilmesi, Atatürk'e saygıyla da bağdaşmayan bir yapılanmadır.
Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı'nın 54 milyon borç alarak edindiği bir ortamdı. Yeni Başbakanlık sarayı şatafatlarıyla, alanları ve olanaklarıyla özentiye benziyor.

Ortam

Kimi yayın organlarında Başbakan'a teşekkür duyuruları tam sayfa yayımlanmaktadır. KOÇ'ların yeni tesisini açmaya gitmesi iki yan için de düşündürücü bir durumdur. Barış girişimi mi, karşılıklı ödün mü, zorunluluk mu, nezaket mi? Türkiye'de iş yapmanın kaçınılmaz yöntemi mi? Elbet değişikliklerin bir nedeni vardır.
Askerin olağan donanımları yanında polislerinki gözetilirse işçiler çıplak sayılır. Hele ücret adaletsizliği, emeklilerin durumu. Ne ise Soma için kollar sıvanmış görünmektedir.
Önceki Bakanlardan Binali Yıldırım'ın çok yakını İlhami Yıldırım'ın “.. ya eşek gibi yaşamak ya da defolup gitmek” sözü bir düzey göstergesi olmaktan öte iktidarın karşı çıkması gereken çirkin bir gözdağıdır. Ama Mısırlı kız için ağlayıp ülkemiz çocukları için umursamazlık sergileyen Başbakan ve yandaşları yakınlarının bu sözünü uygun bulurcasına sessiz kaldılar. İşte sona yaklaşımın ilginç belirtileri.
27 Mayıs 1960 Devrimi'nin yıldönümünde ilgisizlik üzücüdür.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları