Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

23/06/2016

Özenti

ATATÜRK'e ilişkin ne varsa geçersiz ve değersiz kılmak için ellerinden geleni yapmaya çalışan iktidarcıların tutumu, yeldeğirmenine savaş açan zavallılara benzemektedir. ATATÜRK'ün bir kişi olmaktan öte Türk Ulusu'nun ırasını (karakterini), onurunu, yüceliğini temsil ederek, bağımsızlığın, özgürlüğün, ahlâkın ve adaletin simgesi, erdemin, bilimin, sanatın, sporun, uygarlık ve çağdaşlığın özeti olarak kurumlaştığını, yüreklerdeki ve beyinlerdeki yerinin sökülemez, kazılamaz, silinemez niteliğini unutuyorlar, anlamıyorlar, görmüyorlar.
Büstlerini kırarak, heykellerine saldırarak, içinde yer aldığı anıtları kaldırarak, resimlerinin üzerini kendi posterleri ve afişleriyle örterek kapatanlar, gerçekte kendilerinin karanlığını yayanlardır. Ulusal bayramları Atatürk armağanı olduğu için yadsıyıp ilgisizlikle karşılayanlar, kimi gösteriler ve Osmanlı özentisi yapaylıklarla kurtarıcı ve kurucu büyük insanı unutturacaklarını sanıyorlar. Partizanlıkla artan değişik saldırılar gerçekte kendi alınlarına vurulan sapkınlık damgasıdır.
Kimse Osmanlı geçmişini yadsımıyor. Ancak gönendiren zaferleri ve atılımlarından sonra ülkeyi sömürge, devleti uydu, yurttaşı kul-köle durumuna düşüren kötülükleri de unutmuyor. Yepyeni Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı küllerini temizleyerek kurulduğunu, böylece Türk Ulusu'nun bağımsızlığına, özgürlüğüne, haklarına kavuştuğunu biliyor. Ne yapsalar, neler yapılsa silemeyecekleri gerçekler kendilerinin ne olduğunu, ne olabileceğini ortaya koyan kanıtlardır.

NE GEREĞİ VAR?

Kendi değerleri ve yetenekleriyle başarma çabası dururken başkalarına özenmeye ne gerek var? “En iyi iltifat taklittir” sözü, bir saygı ve incelik yaklaşımını anlatır. Ancak, devlet katında özentinin yeri yoktur. Demokrasiye, hukuk ve adalete, uygarlık ve çağdaşlığa özen, devlet yöneticilerinin başlıca gereği ve ilkesi olmalıdır. Bu bağlamda yapılacak çalışmalar gönendirici olur. Ancak, birilerini unutturmak ve değersiz kılmak için kötü bitmiş öykülere sığınmak yıpratır ve yitirtir. Ne yazık ki günümüzde inanç, soy, geçmiş, tarih, her şey sömürülüyor. Bindirilmiş kıtalarla 29 Mayıs'ın abartılı kutlaması siyasal ve partizan bir gösteriden öteye gidememiştir.
Temeli Atatürk ilkeleri olan Türk Devrimi, 1919 kaynaklıdır. Türkiye Cumhuriyeti bu atılımın anıtıdır. Kimse, hiçbir nedenle onu karalayamaz, kötüleyemez, yıkamaz. Bize göre Türkiye, Atatürk ve arkadaşları için, cumhuriyet ve lâiklik için kötülük düşünüp kötü söz edenler, lâikliğe saldıran değerbilmezler ve bilinçsizler, erdemli ve yetkin asla değildir, dindar değildir, yurttaş değildir, ahlaklı değildir, onurlu değildir. Böylelerinin aklından bile kuşku duyulur.

İBRET

Doğu ulusları Atatürk'e “Sen İslâmı kurtardın, yoksa Batı bize son verirdi” derken, iktidar yanlıları Ata'mızı “İslâm'a ihanet etmek”le suçluyor. Çevremize, özellikle Ortadoğu ülkelerine bakmak Atatürk'ün tanımlanamaz değerini bilmeye yeter. Atatürk'ün değerini bilmeyen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, O olmasa acaba ne olurdu, nerede olurdu?
ATATÜRK'e yaraşır olmak çabası beğeniyle karşılanacak bir davranıştır. O'nun istediği yurttaş, aydın, genç olmak, O'nun övdüğü anne, öğretmen ve yönetici olmak kendini bilen herkes için gönendirici bir düzeydir. Başkalarına, özellikle siyasal nedenlerle getiriler umularak olmayacak kişilere ve yapılara özenmek kimseye bir şey kazandırmaz. Öze dönmek, kendi olmak yeterlidir. Önemli olan kişiliktir, insanlıktır, saygınlıktır, onurluluktur. Mevki-makam, rütbe, ün ve san ile unvan, insanlık değerlerinden çok sonra gelir.
AKP'lilerin, son günlerde Bay RTE'nin ve şakşakçılarının ATATÜRK karşıtlıkları ile hiçbir yönden ve hiçbir biçimde erişemeyecekleri İNÖNÜ'nün kişiliğini ve dönemini zamanın ve ülkenin koşullarını, sorunlarını, olanaklarını gözetmeden karalamaları, ayrımcılıkları, değerbilmezlikleri, Osmanlı özentileri, laik cumhuriyet terslikleri iliklerine kadar işlemiş inanç ve siyasal saplantılarının dışa vurumudur. Bay RTE'nin İstanbul'a ilişkin yeni çıkışları, kışkırtıcı dayatmaları da böyledir.

KINAMA

Seçim çirkinlikleri rektörlük yarışmalarında da izleniyor. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İBİŞ'e yönelik gerçekdışı suçlamaları ilgili konuları yakından bilen birisi olarak kınıyor, düzey bozucu çabaların yakışıksızlığını vurguluyorum.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları