Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

21/04/2014

Güzel günler

İn­san­la­rın ve top­lum­la­rın ya­şam­la­rı­nı de­ğer­li kı­lan, se­vinç ve mut­lu­luk du­yu­ran gü­zel gün­ler var­dır. Ya­şa­ma gü­cü­nü do­ku­yan olu­şum­la­rın bi­rey­sel-ki­şi­sel olan­la­rın­dan da­ha de­ğer­li­si ve önem­li­si ül­ke bağ­la­mın­da, top­lum­sal, ulu­sal ni­te­lik­le­riy­le öz­gün­le­şen­le­ri­dir. Türk­le­rin ve Tür­ki­ye'nin ta­ri­hin­de yurt­taş­la­rı kı­van­dı­ran, gö­nen­di­ren gün­ler­den Ni­san ayı­na rast­la­yan­lar: 3 Ni­san (1930) ka­dın­la­rı­mı­za ye­rel se­çim­ler­de seç­me ve se­çil­me hak­kı­nın ta­nın­ma­sı, 10 Ni­san (1928) hu­kuk­sal dü­zen­le­me­le­rin din­sel ge­rek­ler­den arın­dı­rıl­ma­sı, 15 Ni­san (1931) Türk Ta­rih Ku­ru­mu'nun ku­rul­ma­sı, 17 Ni­san (1940) çağ­daş top­lu­mu ger­çek­leş­ti­re­cek eği­tim oca­ğı köy ens­ti­tü­le­ri­nin açıl­ma­sı, 22 Ni­san (1962) Ana­ya­sa Mah­ke­me­si'nin ku­rul­ma­sı, 25 Ni­sa­n'­da ilk top­lan­tı­sı­nı yap­ma­sı, 23 Ni­san (1920) TBMM'­nin açıl­ma­sı­dır.
En önem­li­le­ri­ni seç­ti­ği­miz bu gü­zel gün­le­rin de­ğe­ri­ni bil­mek ve unut­ma­mak zo­run­da­yız. Ulu­sal var­lı­ğın, yurt­taş­lık bi­lin­ci­nin ge­re­ği olan bu öze­ni, in­san­lık ni­te­li­ği­nin bir ko­şu­lu ola­rak be­nim­se­mek er­dem­dir. Ta­rih­sel yü­rü­yü­şün de­ğer­len­di­ril­me­si, ner­den ne­re­ye ge­lin­di­ği­nin ve ne­re­ye gi­di­le­ce­ği­nin be­lir­len­me­si için bu gün­le­rin an­la­mı­nı iyi kav­ra­mak ge­re­kir. İk­ti­dar kuk­la­la­rı­na al­dı­rış et­me­den.

23 Ni­san

Mus­ta­fa Ke­ma­l'­in genç­li­ğin­den be­ri dü­şü­nüp amaç­la­dı­ğı, Amas­ya Ge­nel­ge­si, Er­zu­rum ve Si­vas Kon­gre­le­ri'y­le iz­le­di­ği hu­kuk yol­la­rın­dan son­ra ulu­sal ege­men­li­ğin ku­ru­mu TBMM'­yi aç­tı­ğı gün­dür. De­mok­ra­si­yi amaç­la­ya­rak kur­du­ğu cum­hu­ri­ye­tin te­me­li o gün atıl­mış, adı 29 Ekim 1923'te ko­nul­muş­tur. Ulu­sal Kur­tu­luş Sa­va­şı'nın hu­kuk­sal da­ya­na­ğı 20 Ocak 1921 gün­lü, 85 no.lu Teş­ki­lât-ı Esa­si­ye Ka­nu­nu'nun 1. mad­de­si­ni bu­gü­nün di­liy­le “E­ge­men­lik ba­ğım­sız ko­şul­suz ulu­sun­dur. Yö­ne­tim, hal­kın ge­le­ce­ği­ni ken­di­si­nin be­lir­le­me­si te­me­li­ne da­ya­nı­r” içe­ri­ğiy­le yaz­mış­tır.
Bu ku­ral 1923'te cum­hu­ri­ye­ti ilân eden Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ğin­de, 1924, 1961 ve 1982 Ana­ya­sa'la­rın­da ol­du­ğu gi­bi be­nim­sen­miş­tir. Ege­men­lik, ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı ola­rak ta­nım­la­nan dev­let gü­cü­nün kay­na­ğı­nı ulu­sun oluş­tur­ma­sı, Ana­ya­sa ile yet­ki­li kı­lı­nan or­gan­la­rın gö­rev­le­ri­ni ulus adı­na ye­ri­ne ge­tir­me­le­ri­dir. “Mil­lî hâki­mi­ye­t” ola­rak gün­de­me ge­len ulu­sal ege­men­li­ğin se­çim­ler­le, be­lir­li bir sü­re için ve ge­çi­ci ola­rak ata­nan tem­sil­ci­le­ri “mil­lî ira­de­”yi, ulu­sal is­ten­ci yan­sı­tır. ULU­SAL İS­TENÇ SÜ­RE­Lİ, ULU­SAL EGE­MEN­LİK SÜ­REK­Lİ­DİR. Ulu­sa iliş­kin yet­ki­le­ri, ege­men­li­ği tem­sil­ci­le­ri an­cak ken­di­le­ri­ne ta­nı­nan alan­da kul­la­nır, tü­mü­nü kul­la­na­maz. Erk­ler-or­gan­lar ara­sın­da ast­lık, üst­lük yok­tur, eşit­lik­le iş­bö­lü­mü ve iş­bir­li­ği an­la­yı­şıy­la dev­le­ti tem­sil gö­re­vi, ulu­sa hiz­met so­rum­lu­lu­ğu var­dır.

Gü­nü­müz­de

Gü­nü­müz­de si­ya­sal ik­ti­dar, ken­di­ni ulu­sun tü­mü ye­ri­ne ko­ya­rak, dev­let gü­cü­nü ken­di­si için kul­la­nıp Ana­ya­sa ve yar­gı kar­şıt­lı­ğı­na so­yu­na­rak eleş­ti­ri öte­si suç­la­ma­lar, ha­ka­re­te va­ran sal­dı­rı­lar­la ege­men­lik ko­nu­sun­da ken­di­ne ta­nı­nan sı­nı­rı aş­mak­ta, bu yet­ki­yi kö­tü­ye kul­lan­mak­ta­dır. Yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı ol­ma­yan yer­de ada­let ol­maz, ada­le­tin ol­ma­dı­ğı yer­de de ulu­sal ege­men­lik ol­maz. İN­SAN­LI­ĞIN BAT­MA­YAN GÜ­NE­Şİ OLAN ADA­LE­Tİ, hu­ku­ku ya­şa­ma ge­çi­ren ya­sa­lar­la da­ğıt­mak gö­re­vi­ni yük­len­miş yar­gı or­gan­la­rı­nın ba­şın­da Ana­ya­sa'ya bağ­lı­lı­ğı ve say­gı­yı sağ­la­ya­cak Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ge­lir. İp­tal edi­le­ce­ği­ni bil­dik­le­ri dü­zen­le­me­le­ri bir gün­de ger­çek­leş­ti­rip yar­gı de­ne­ti­min­den ka­çı­ran, ka­rar­la­rın ge­ri­ye yü­rü­mez­li­ği il­ke­sin­den ya­rar­la­nıp bil­di­ği­ni oku­yan si­ya­sal ik­ti­da­rın işi­ne gel­me­di­ği için “say­gı duy­ma­dı­ğı­nı­” söy­le­yip hu­kuk­dı­şı gö­rüş­ler­le bu ya­nıl­gı­sı­nı sa­vun­ma­ya ça­lış­tı­ğı bir or­tam­da yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı da, ulu­sal ege­men­lik de söz­de kal­mış de­mek­tir. Güç­lü­nün bas­kı, göz­da­ğı, da­yat­ma ve kal­kış­ma­la­rıy­la ada­le­ten ça­tış­ma­sı hu­kuk dev­le­tin­den uzak­laş­ma­nın be­lir­ti­si­dir. Ana­ya­sa' nın 1-4. mad­de­le­riy­le mil­let­ve­ki­li ve cum­hur­baş­kan­la­rı and­la­rı­na iliş­kin 81. ve 103. mad­de­le­riy­le bağ­daş­ma­yan tu­tum­lar ağır so­rum­lu­luk ge­ti­ren kö­tü ör­nek­ler­dir. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si'nin de­ğe­ri­ni her­kes bil­me­li, onu ön­ce için­de­ki­ler ko­ru­ma­lı, sa­vun­ma­lı­dır. Hu­kuk­suz de­mok­ra­si, de­mok­ra­si­siz ger­çek ulu­sal ege­men­lik ol­maz.
Bu­gün ulu­sal ege­men­lik söz­de kal­mış­tır. Po­lis dev­le­ti ağır­lı­ğı gi­de­rek yo­ğun­laş­mak­ta­dır. Par­ti, hat­tâ li­der ege­men­li­ği var­dır. Üs­te­lik dik­ta­ya yö­ne­len. Bir kez da­ha yi­ne­le­ye­lim: Ada­let, yal­nız dev­le­tin de­ğil, dün­ya­nın te­me­li­dir. Ulu­sun adı söy­len­me­di­ği or­tam­da ege­men­lik ki­min, han­gi ulu­sun ola­bi­lir? Ger­çek­çi ola­lım.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları