Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

19/06/2014

Yersiz merak

Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde iktidar kesiminden kimi açıklamaların merak konusu olduğu izlenmektedir. Oysa durum çok açıktır. Parti içi toplantılardan sonra “Partinin başına gelmesi için Abdullah Gül ikna edilmelidir” (Beşir Atalay), “Kimin olacağı belli. Sağır sultan bile duydu ama açıklamaya izin yok” (Bülent Arınç) sözlerinden anlaşılıyor ki AKP'nin adayı günümüz Başbakanı Bay RTE'dir. Yurttaşlarla alay edilircesine yapılan konuşmalar, siyasal yarar nedeniyle gerçeğin saklanması ya da açıklanmasının ertelenmesi amacını göstermekteydi. Muhalefet ortak adayını açıklayınca saklanacak bir şey kalmadı. Haziran sonu beklemek bir savsama.
Bay Gül'ün İstanbul'a yerleşeceği söylentileri de ikili arasında hiçbir sorun olmadığının kanıtıdır. Birlikte yürüdükleri yolları ayıramazlar, ayrılmazlar. Amaçları, doğrultuları bir. Bay Gül'ün iktidarın düzenlemelerine yaklaşımı aranın bozulmaması özenine dayanıyor. Bu durumda Bay Gül, parti liderinin uygun bulacağı her görevi kabûllenecektir. Partili Cumhurbaşkanı düzenine gidişte ve geçişte Bay Gül böylece üzerine düşeni yapmış olacaktır. Partilerinde RTE dururken A. Gül'e destek verecek parmak sayısı yok denecek kadar az görülmektedir. RTE parti organlarına egemen. Nerdeyse ona tapıyorlar. Yaşamlarında asla göremeyecekleri yerleri ona borçlu olanlar Allah'a bile eş koştular.
Ortak hedefleri lâik Atatürk cumhuriyeti. Ağrı'nın yeni belediye başkanı S. Sakık içinde Kâzım Karabekir'in de bulunduğu anıtı kaldıracağını söyledi. İktidar yumuşak tepki verdi. Başka neler aranıyor? Kürt kökenlilerin oylarına gereksinimi olan iktidar onları kıramaz. Merak boşuna. Her şey ortada. Yurttaşlarımız oylarını verirken bu seçimde olduğu kadar hiçbir seçimde ağırlık ve sorumluluk duymamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti için varlık-yokluk ölçüsünde önem taşımaktadır.

Olanlar olacak

A. Gül'ü başbakanlığa getirerek belirgin dayanışmalarını sürdürmek, ortak yolculuklarını renklendirmek istiyorlar. Amaçlarına ulaşmak için her şeyi yapabilir, her duruma katlanırlar. Lâik Atatürk Cumhuriyeti karşıtlığında birleşenlerin Türkiye'ye kazandıracakları hiçbir şey yoktur. Yitirilmesine neden oldukları kazanımlar, kurumlar, gençler, işçiler, görevliler, değerler ortada. Sözle, yalan- dolanla çizilen tabloların geçerliği olamaz.
Dil, kişinin iç dünyasını yansıtan ve tanıtan bir özellik taşımaktadır. Günümüz Başbakanı'nın “Ananı al git! -Artislik yapma lan! -Ayağa kalkacağız, ışıklar göründü, Allah' ın izniyle kıyam başlayacak. -Elhamdülillâh şeriatçıyız. -İstanbul'u Medine yapacağız. -Cumhurbaşkanının imam hatipli olacağı günler yakındır. -Bütün okullar imam hatip olacak. -Hem lâik hem Müslüman olunmaz. -Hayatta iki koyun gütmemiş adam. -Kafası basmayan. – Alçak! -Egemenlik milletin değil, Allah'ındır. -Şerefsiz!” ve benzeri sözlerini anımsamak gerekir. “Demokrasi amaç değil, araçtır.- Hazmettire hazmettire geliyoruz” diyen de RTE'dir.
TBMM Başkanlığı yapmış yardımcısı Bülent Arınç, “Şeyini şey ettiğimin şeyi” dememiş midir? Büyüklerine özenmiş olacak ki valilerden biri de yurttaşa “Gavat!” dedi. Türkiye'nin siyasal ve yönetsel düzeyini bu kötü örneklere bakarak ölçmeyelim. Bunlar geçicidir. Ama bu sözlerin sahiplerini devlet, ulusu temsil edecek makamlara taşıma çabaları düşündürücüdür. Bu örneklerden güven almış bir vali de Apo'ya övgü yağdırdı.
Yolsuzlukların, rüşvetlerin, havuzların, kayırmaların, ihalelere ilişkin yakınmaların, yargıda, emniyette, eğitimde atamaların, yer değiştirmelerin, açığa almaların, görevden uzaklaştırmaların akçalı varlıkların hesabını vermeden, TBMM'nde dönem sonuna bırakılan dokunulmazlıkların kaldırılması istemli fezlekeler sonuçlandırılıp yargıda aklanmadan sandıktaki (nasıl verilip alındığı bilinen) oylarla kimse kendini savunamaz. Muhalefetin, partileri dışında, üstelik iktidara yakınlığı, eğitim ve çalışma evreleri bilinen bir kişiyi ortak aday göstermek zorunda kalması, çok yönden eleştiri yapılabilecek olsa da, ortam ve koşullar nedeniyle anlayışla karşılanmalıdır.
Devletin kuruluş felsefesine, kurucularına saygı duymadan, cumhuriyetin ilke ve niteliklerine bağlı kalmadan, ulusun adını söylemeden nasıl Anayasa'daki and içilir, devlet nasıl temsil edilir, yetki ve görevler nasıl yerine getirilir, toplumsal barış ve ulusal dayanışma nasıl sağlanıp korunur? Hepimiz düşünmeliyiz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları