Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

15/05/2014

Öz­le­nen hu­kuk dev­le­ti (1)

Özel­lik­le si­ya­sal ke­sim­den kay­nak­la­nan hu­kuk­sal so­run­lar­la gün­de­me ge­len ya­kın­ma­lar, ağır­lık­la, hu­kuk dev­le­ti ko­nu­sun­da top­lan­mak­ta ve yo­ğun­laş­mak­ta­dır. Si­ya­set adam­la­rı­nın dil­le­rin­den dü­şür­me­dik­le­ri “hu­kuk dev­le­ti­”ni ço­ğun­luk ad ola­rak bil­mek­te, ni­te­lik­le­ri, ko­şul­la­rı, özel­lik­le­ri ko­nu­sun­da ye­ter­li bil­gi­den yok­sun bu­lun­mak­ta­dır. Ger­çe­ği açık­la­mak­ta za­rar yok, ya­rar var­dır. 91 yıl­lık cum­hu­ri­ye­ti­miz, öz­le­nen hu­kuk dev­le­ti ni­te­li­ği­ne ka­vuş­ma­mış­tır. Ana­ya­sa'nın, ulu­sal hu­ku­kun kay­na­ğı bu­lun­ma­sı­na, yar­gı or­gan­la­rı­nın ça­lış­ma­la­rı­na, hu­kuk fa­kül­te­si sa­yı­sı­nın 100'ü aş­ma­sı­na kar­şın dev­le­tin hu­kuk­sal ni­te­li­ği ger­çek­le­şe­me­miş­tir.
La­ik cum­hu­ri­yet kar­şı­tı inanç sö­mü­rü­cü­le­riy­le ge­ri­ci­le­rin, tu­tu­cu­la­rın, sal­ta­nat yan­lı­la­rı­nın, bağ­naz­la­rın, kö­tü amaç­lı­la­rın eleş­tir­dik­le­ri ya­pı ile öne­rip özen­dik­le­ri şe­ri­at ve dik­ta dü­zen­le­ri ara­sın­da­ki çe­liş­ki, yan­lış­lık ve ya­nıl­gı­la­rı­nın be­lir­gin ka­nı­tı­dır. Ulu­sal Kur­tu­luş Sa­va­şı, ku­ru­luş, dün­ya eko­no­mik buh­ra­nı, İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı, çok par­ti­li de­ne­yim­ler, is­yan­lar, de­mok­ra­si­ye ge­çiş sü­reç­le­ri­nin or­ta­mı, ko­şul­la­rı, güç­lük­le­ri gö­zar­dı edi­le­rek ya­pı­lan de­ğer­len­dir­me­ler ger­çe­ği yan­sıt­ma­mak­ta­dır. Türk Dev­ri­mi'nin zo­run­lu kıl­dı­ğı atı­lım­lar, ba­ğım­sız­lı­ğın sağ­lan­ma­sı, sal­ta­nat ve hi­la­fe­tin kal­dı­rıl­ma­sıy­la cum­hu­ri­ye­tin ila­nı­nın ge­rek­tir­di­ği ya­pı­lan­ma­lar, do­ğal olu­şum­lar­dır. Gü­nü­müz hu­kuk­suz­luk­la­rı, geç­mi­şi ara­tan bo­yut­la­rıy­la en bü­yük ya­kın­ma ne­de­ni du­ru­mun­da­dır.
Hu­kuk öğ­re­ni­mi gör­müş ya­sa­ma or­ga­nı üye­le­ri­ne, dev­let tem­sil­ci­le­ri­ne kar­şın için­de bu­lu­nu­lan or­ta­mın ye­ter­siz­li­ği, iç­ten­lik­ten yok­sun, par­ti­zan­lı­ğı ve ben­cil­li­ği ko­yu, uy­gar­lık çiz­gi­si ge­ri, hu­ku­ka say­gı­sız yet­ki­li ve so­rum­lu­lar­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır. Si­ya­se­tin ger­çek an­lam ve ama­cı­nı bil­me­yen yö­ne­ti­ci­le­rin yol aç­tı­ğı hu­kuk­suz­luk­lar dev­le­tin ni­te­li­ği­ni de boz­mak­ta­dır. Yan­sız ya­yın or­gan­la­rı her gün olum­suz­luk­la­rı yan­sıt­mak­ta­dır.

Olan­lar

Türk Ulu­su ve yurt­taş­lık bi­lin­ci ye­te­rin­ce oluş­ma­mış il­gi­li­ler ya­ra­şır bir Ana­ya­sa yap­ma­yı ba­şa­ra­ma­mak­ta, sık sık yü­rür­lük­te­ki Ana­ya­sa ile oy­na­ya­rak, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ya­sa­la­rı ya­sa­ma or­ga­nın­da­ki sa­yı­sal ço­ğun­lu­ğa da­ya­nıp çı­ka­ra­rak, yi­ne bu ço­ğun­luk­la ge­rek­li ka­rar­la­rı alıp ko­mis­yon­lar oluş­tu­ra­rak hu­ku­kun önü­ne set çek­mek­te, iş­le­ri­ne gel­me­yen du­rum­la­rı ört­mek ve ka­pat­mak için Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı iş­lem­le­re baş­vur­mak­ta sa­kın­ca gör­me­mek­te­dir.
Ku­ral­la­rı ki­mi za­man bir zırh, ki­mi za­man bir kal­kan, ki­mi za­man bir si­lah, bir araç ve bir ba­ha­ne ola­rak kul­la­nıp hu­ku­kun ka­rak­te­ri­ni boz­mak si­ya­sal bir alış­kan­lık du­ru­mu­na gel­miş­tir. Gö­re­vi kö­tü­ye kul­lan­ma­nın il­ginç ör­nek­le­ri­ne sık sık rast­lan­mak­ta­dır.
Hu­kuk dev­le­ti sa­vu­nu­cu­lu­ğu, bir si­ya­sal onur, si­ya­sal ah­lak, si­ya­sal ka­rak­ter, si­ya­sal ol­gun­luk ve do­na­nım­lı say­gın ki­şi­lik so­ru­nu­dur. Çağ­daş dev­le­tin an­cak hu­kuk dev­le­ti ol­du­ğun­da bir­le­şen, hu­kuk dev­le­ti­nin de­ğe­ri­ni ve öne­mi­ni bi­len, ya­rar­la­rı­nı an­la­tan, bu ko­nu­lar­da uğ­raş ve­re­rek ça­lış­ma­la­rı­nı, ça­ba­la­rı­nı sür­dü­ren bi­lim in­san­la­rı­mız hu­kuk ta­ri­hin­de unu­tul­maz yer­le­ri­ni al­mış­lar­dır, ala­cak­lar­dır.
Ken­di­le­ri için Ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri­ne git­mek, uz­la­şa­rak top­lum­sal ba­rı­şı ve ulu­sal da­ya­nış­ma­yı güç­len­di­re­cek bir Ana­ya­sa ka­za­nıl­ma­sın­da sa­kın­ca­lı ku­ral­la­rın “kır­mı­zı çiz­gi­mi­z” di­ye do­ku­nul­maz kı­la­rak de­ğiş­me­si­ni ön­le­mek, son­ra bu olum­suz dü­zen­le­me­ler­den ya­rar­la­nıp ya­sa­ma ço­ğun­lu­ğuy­la ya­sa­lar çı­ka­ra­rak Ana­ya­sa'yı ikin­ci kez bu yol­la de­ğiş­tir­mek, ba­ğış­la­na­cak tu­tum de­ğil­dir. “U­lu­sal ya­şam an­dı­” bi­lin­me­si ge­re­ken Ana­ya­sa, bir par­ti­nin, bir ke­si­min de­ğil tüm ulu­sun hu­kuk anı­tı­dır. Ulu­sal hu­ku­ku­mu­zun te­mel ta­şı, kay­na­ğı ve da­ya­na­ğı­dır. Var­lı­ğı­mı­zın sim­ge­si, en kut­sal ku­ru­mu­muz olan dev­le­ti­mi­zin yü­re­ği, kan da­mar­la­rı, onu­ru ve na­mu­su­dur. Hu­kuk dev­le­ti bu an­la­yış ve bağ­lı­lık üze­rin­de yük­se­len ya­pı­dır. Ana­ya­sa'da ön­gö­rül­mek­le, söz­le hu­kuk dev­le­ti ol­maz.
Bir du­ru­mu ül­ke­mi­ze öz­gü olu­şum­lar ne­de­niy­le ön­ce­lik­le söy­le­ye­lim: Yö­ne­ti­ci­le­rin dev­le­tin ku­ru­luş fel­se­fe­si­ne, ya­şam­sal ve te­mel il­ke­le­ri­ne kar­şı ol­du­ğu, Ana­ya­sa'ya say­gı duy­ma­dı­ğı, hu­ku­ka bağ­lı kal­ma­dı­ğı, soy ve inanç ay­rım­la­rıy­la sö­mü­rü­le­rin­den ya­rar uma­rak ay­rış­tı­rı­cı­lık yap­tı­ğı, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nü de­ğil ken­di üs­tün­lük­le­ri­ni öne çı­kar­dı­ğı, de­ği­şik suç­lar ve suç­lu­lar­la bir­lik­te ol­du­ğu, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­na özen gös­ter­me­di­ği gi­bi yar­gı­dan ka­çı­nıp go­cun­du­ğu, si­ya­se­ti hu­kuk­sal­laş­tır­mak is­te­yen­le­ri ka­ra­la­yıp dış­la­dı­ğı, hat­ta suç­la­dı­ğı, par­ti­zan­lık­tan kur­tu­la­ma­dı­ğı yer­de hu­kuk dev­le­ti ol­maz. Dev­let ada­mı ol­mak için ön­ce adam ol­mak ge­re­kir. Yö­ne­ti­ci­le­rin zor­ba­lı­ğa kal­kış­tı­ğı dev­let hu­kuk­suz dev­let­tir.
Ge­rek­le­ri­ne ve ni­te­lik­le­ri­ne özet­le de­ği­ne­rek ya­zı­mı­zı 17 Ma­yıs sa­yı­mız­da son­lan­dı­ra­ca­ğız.

NOT: So­ma'da­ki ma­den ka­za­sı ne­de­niy­le baş­ta iş­çi ai­le­le­ri ol­mak üze­re tüm ulu­su­mu­zun ba­şı­sa­ğol­sun.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları