Kendi kırmızı çizgileri ve cumhurbaşkanlığına ilişkin çağdışı sayılacak amaçları nedeniyle başaramadığı Anayasa değişikliğini eylemli olarak yaşama geçirmek isteyen iktidar, giderek sertleşmekte, hukukdışı tutumlarını genişletip artırmakta, yerel seçimlerdeki tutumuyla açığa çıkan partizanlığını koyulaştırmaktadır.
Berkin ELVAN olayından sonra Pamir DİKDİK olayında daha kötüye giden, insanlıkla, inançla bağdaşması olanaksız terbiyesizlikler, toplumun ne duruma düşürüldüğünün, nerelere sürüklendiğinin güncel belirtileridir. Çirkinlikler, vicdansızlıklar birbirine eklendi. Kendilerini dindar sanan, iktidara güvendiği görünümü veren kimi kendini bilmezlerin sergilediği maskaralık ve soytarılık, insanlık niteliklerinden tümüyle yoksun olduklarını kanıtladı. Değişik atasözleriyle tanımlanacak kişiliksizlikler, insan biçimli saldırganlar, toplum düşükleridir.
Kötü gidiş
Yazımızın başlığı, olumlu gelişmeleri düşündürmesin. Olumsuzluklar giderek yayılmakta, büyümekte ve ağırlaşmaktadır. İçte, yerel seçimler nedeniyle ortaya çıkan sorunlar, Anayasa başta seçim yasaları, siyasal partiler yasası ve ilgili öbür temel yasalar değişiklikleri gerekirken giderek artan baskılar, gereksiz ve aşırı devlet gücü kullanımı, partizanlık, toplumsal ayrışmalar, devletin elden gitme tehlikesine uzanmaktadır. Bölünme kalkışmaları tehditlerle sürmektedir. Yabancıların girmediği alan kalmamıştır. Anayasa, yasalar çekinilmeden gözardı edilmekte, seçimlerde yolsuzluk yakınmaları yurtdışında dalgalanmaktadır. Anamuhalefet partisi genel başkanına TBMM içinde saldırılmakta, kadınlara yönelik suçlarla çocuklara ilişkin aykırılıklar gazete sayfalarını doldurmaktadır. Ekonomik durumun sıcak parayla getirdiği aldatıcı görünüm, çekilen yaşam güçlükleriyle inandırıcılığını yitirmiştir. Seçimlerde iktidar kamu olanaklarını kullanmış, muhalefetin içinde ve dışında “bilenlerinin ve bölenlerinin” çokluğu sonucu etkilenmiştir. Muhalefetin aldığı oyların hepsi kendisi için değil, AKP'den kurtulmak için verilmiştir. İlkesizlik, tutarsızlık, halka inemeyiş, geleceğe ilişkin siyasal, ekonomik, hukuksal, bilimsel, kentsel vd. yapılanmalar için ilgi çekici, umut verici tasarımlar getiremeyiş, yurttaşı etkilediği gibi iktidara karşı güçlü çıkışlar, yolsuzluk ve rüşvet olaylarıyla partizanlık konusunda bürokratik setler aşılamamıştır.
Öbürleri
Başbakan ve adamları Anayasa Mahkemesi'ne karşı saldırıya geçmiş durumdalar. Tehdit sayılacak konuşmalar yapılıyor. Bu arada Alman Bertelsman Vakfı'nın yayımladığı “OECD ve AB'de Politika Performansı ve Yönetişim Kabiliyetleri, 2014 Sürdürülebilir Yönetim Göstergeleri” adlı raporda Türkiye 39., ekonomik politikalarda da 23. sırada gösterildi. İsveç'in ilk sırada bulunduğu “Demokrasi Endeksi”nde Türkiye'nin son sıralarda yer alması yaşatılan aykırılıklardan kaynaklanmaktadır.
Seçimlerde konuşulanların çoğu karşılıklı suçlamalardı. Genel seçimlerle sınırlı olmayan ulusal yapı, ulusal birlik, ulusal dayanışma, toplumsal barış, ulusal eğitim, haklar ve özgürlükler işlenmediği gibi çevre, kentleşme, il yönetimleri, belediye anlayışı ve yaklaşımı, sağlık, toplumsallık, yerleşim ve geçim durumları doyurucu içeriklerle ele alınmamıştır.
Ünlü ressamımız Bedri BAYKAM'ın 8.4.2014 günlü Cumhuriyet gazetesindeki seçimlerle ilgili irdeleme yazısı partiler ve seçmenler yönünden önemli uyarılar içermekteydi. Çankaya Köşkü'nün merdivenlerinden kim inecek, kim çıkacak tartışmaları yeni durumlara neden olacak mıdır, izleyeceğiz. “Anayasa Mahkemesi'ni affetmediğini” söyleyebilen koyu partizan, devlet kurucularıyla sorunlu bir Başbakan'ın yürüyüşü bakalım nasıl sonuçlanacak?