Son yıllarda üzüntüyle izlediğimiz, kınadığımız olaylar toplumsal dokudaki bozukluğun ibretlik belirtileridir. İnsanlığı, ahlâkı, hukuku gözardı ederek üstünlük tutkusu, çıkar güdüsüyle kural tanımazlık bir tür hastalık durumuna geldi. Toplumsal barış, ulusal dayanışma, anlayış, hoşgörü, değerbilirlik, kardeşlik, komşuluk, arkadaşlık, meslektaşlık, yerini partizanlığa, çıkar ortaklığına bıraktı. Karşıtlık, kutuplaşma, sertlik ve zorbalık giderek yaygınlaştı. Her alanda çöküş ve çürüme belirtileri birbirine eklenmeye, birbirini izlemeye başladı. Mutluluk ve güven duygusu yitimi, sağlığı da büyük ölçüde etkilemektedir. İyiye giden bir şey olduğunu söylemek, bu görüşte birleşmek olanağı giderek azalmakta, tükenmektedir.
Bırakınız dindarlığı, insanlıkla bağdaşmayan durumlar, tutumlar, davranışlar, kalkışmalar, girişimler, siyasal bağlamdaki düş kırıklıkları yaşam sevincini yaralıyor. Haksızlık, yolsuzluk, kavga, yaralama, öldürme, değişik saldırılar, görevi kötüye kullanma, rüşvet, yalan-dolan ve öbür suçlar toplumsal kangren durumunu aldı. Güneydoğu olaylarında verdiğimiz şehitler, aylarca bir mahallenin düzene sokulamaması, acılara acı katmaktadır.

İBRET TABLOSU

İktidar beslemesi medyanın kendileri gibi konuşup yazmayanlara karşı insanlığa, dindarlığa, yurttaşlığa yakışmayan ahlâk, terbiye, hukuk dışı ve gerçek dışı yalan ve yakıştırmalarla düşmanca saldırıları tiksindirici düzeyde. Nerde basın ahlâkı? Nerde inanç temizliği? Nerde kişisel değerler, ulusal ilkeler? Ve de vicdan aklığı, adalet duygusu? Sevgi, saygı, dostluk, destek, yardım, katkı, tümüyle unutulmuş gibi. Bencillik egemen. Kadınlara saldırıları onaylayan tutumlarıyla siyasetçilerin yapay okşayış, yalan övgüleri ortada. RTE, kadınlarımız için Türkiye'ye özgü düzenlemeler isteyerek evrensel, çağdaş durumları öteledi.
Birbirini incitme, yıpratma, karalayıp suçlama doğal tutum sayılıyor. Özveri yadırganıyor. Karamsarlık ve umutsuzluk giderek artıyor ve yaygınlaşıyor. Halkımızın kimi yanılgılar ve aldanışlarla, kimi duygu ve inanç sömürüsüyle yıkım sayılacak durumu, siyasal iktidarın amacına ve ereğine yarıyor. Hukuk dışı işlem ve eylemlerini ortamın tepkisizliğiyle daha rahat sürdürüyor. Yasaklar, baskılar, gözdağları, tutuklamalar ve cezalandırmalar yanında karşıtlara yoksunluk, yandaşlara kolaylık ve ayrıcalık uygulamaları, ülke düzeyindeki aksaklık ve aykırılıklara karşı boyun büküklüğüyle sessizlik, toplumsal yapının sayrılığının (hastalığının) üzücü belirtisidir.

VE DE…

Üstelik kişisel egemenlik kurularak ulusal yapının iyice sarsılacağı bir düzeni gerçekleştirme çabaları nedense yeterli yanıtını alamıyor. Sözde “Yeni Anayasa” çalışmalarıyla dayatılmak istenen ağır ve koyu diktaya geçişinin sözde yolu “Başkanlık sistemi” partizanların ve yandaşların övgüleriyle coşturulan, Anayasa ve hukuk tanımadığını açıklayan günümüz cumhurbaşkanının vazgeçemediği hevesidir. Bir kişinin düşlerine, hayallerine cumhuriyetin kıydırılması, usa aykırı düşmektedir. Cumhurbaşkanının kendini devlet yerine koyması bir yana onu böyle sayan ve isteyenlerin varlığı, düşünceleri ağırlaştırmaktadır. Hak-İş etkinliğinde kadınlara ilişkin sözleri de.
Kimilerinin tapınma biçimindeki yaklaşım ve övgüleri ne durumlara düşüldüğünün kanıtlarıdır. Medya ve partizan eşlikli RTE korosu, ülkemizin bedeninden ruhuna her güzelliğini ve her değerini bozmakta, karanlık çağrılarını çekinmeden sürdürmektedir. Aşırı övgüler eleştirilmekte, RTE duygulanarak gözyaşlarını silmek için mendiline el atmaktadır.

ÖYLEKİ

Ülkemizi kurtaran, bağımsızlığımızı sağlayan, namusumuzu koruyan, lâik cumhuriyet yapısıyla devletimizi kuran, uygarlığın, çağdaşlığın tüm olanaklarını kazandıran, inancımızın ve düşüncemizin güvencelerini oluşturan, ulusal varlığımızı barış ve esenlik içinde yaşatma ilkelerini yaşama geçiren MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve arkadaşlarına O'nun kurduğu Meclis'te saldıran, kendilerini O'nunla karşılaştıran sapkınlar, saldırganlar, kendini bilmezler türedi. Saygısızlığın ve nankörlüğün değişik yansımalarıyla cirit atan TÜRKLÜK ve TÜRKİYE düşmanları, yozlaşmanın somut belirtileridir. Yozlaşma, yıkımın başlangıcıdır. Hepimizin çok duyarlı davranması, kötülere olanak ve fırsat tanımaması gerekir. Yoksa bizi kimse kurtaramaz.

KUTLAMA

ATATÜRK'ümüzün güvendiği Türk hekimlerinin Tıp Bayramı'nı en iyi dileklerle yürekten kutluyoruz.