Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

13/09/2014

Özeleştiri

Ki­şi­ler iç­gü­dü­le­ri ya da ye­tiş­me dü­zen­le­ri ge­re­ği son­ra­dan ken­di­le­ri­nin de uy­gun bul­ma­dı­ğı, piş­man­lık duy­du­ğu dav­ra­nış­lar­da bu­lu­na­bi­lir­ler. Yan­lış­la­rı, ço­ğu za­man, doğ­ru sa­na­rak ya­pa­rız. Yan­lış ol­du­ğu­nu bil­sek yap­ma­yız. Ya­ra­dı­lış­tan kay­nak­la­nan, ge­ne­tik (ka­lı­tım­sal) eği­lim­ler in­sa­nı yön­len­di­rir. Eği­tim­le ba­şa­çık­ma­ya ça­lı­şı­lan olum­suz yö­ne­liş­le­rin ço­ğu, ço­cuk­luk ve genç­lik yıl­la­rı­na iliş­kin­dir. Ol­gun­luk ça­ğın­da bi­le in­san­la­rın üzün­tü duy­duk­la­rı du­rum­la­rı ola­bi­lir.
Dü­şün­dü­ğü­müz ve is­te­di­ği­miz gi­bi ya­şa­dı­ğı­mı­zı sa­vu­na­ma­yız. İs­te­di­ği öğ­re­ni­mi ya­pan, is­te­di­ği iş­te ça­lı­şan, is­te­dik­le­riy­le bir­lik­te­lik oluş­tu­ran, ön­gör­dü­ğü ve öz­le­di­ği ola­nak­la­rı edi­nen kim­se­le­rin ya­nın­da bun­la­ra ka­vu­şa­ma­yan çok kim­se var­dır. Biz, yü­rü­dü­ğü­müz her yo­lu ken­di çi­zen­ler­den de­ği­liz. Za­ma­nın ko­şul­la­rı öl­çü­sün­de eği­tim al­mış, ya­pı­sı­na uy­gun ko­num­la­rı seç­miş, ya­rar­lı ol­mak için elin­den ge­len­le­ri yap­ma­ya ça­lı­şan­lar­da­nız.
Emek­li­lik gün­le­ri­mi, ulu­su­mu­zun ve ül­ke­mi­zin esen­li­ği için ça­ba­la­ra öz­gü­le­dim, ada­dım. Hiç­bir ko­num, ka­za­nım bek­len­tim ve ge­rek­si­ni­mim yok. SÖZ­CÜ ga­ze­te­sin­de, ko­nuk ya­zar ola­rak, tam bir ba­ğım­sız­lık­la gö­rüş­le­ri­mi okur­la­rı­mı­zın il­gi­si­ne su­nu­yo­rum. Ya­zı­la­rı­ma kim­se ka­rış­mı­yor. Hiç­bir uya­rı, anım­sat­ma, is­tek al­mı­yo­rum. Öz­gür­ce ya­zı­yo­rum. Bu erinç (hu­zur) or­ta­mı, ya­zım gü­cü­mü ko­ru­ma­yı, ar­tır­ma­yı sağ­lı­yor.
Ama her şe­yi ya­za­mı­yo­rum. Her şe­yi söy­le­mek, her söz­cü­ğü kul­lan­mak uy­gun ol­mu­yor. Ge­li­şi gü­zel dav­ran­ma­yı ken­di­me ya­kış­tı­ra­mı­yo­rum. Ya­kın­la­rı­mı, çev­re­mi, ar­ka­daş­la­rı­mı, ön­ce­ki gö­rev yer­le­ri­mi dü­şü­nüp on­la­rı üze­cek, on­la­ra söz ge­ti­re­cek de­ğin­me­ler­den, du­rum­lar­dan özen­le ka­çı­nı­yo­rum.

Eleş­ti­ri

Eleş­ti­ri en iyi yol gös­te­ri­ci­dir. Öze­leş­ti­ri, ki­şi­nin ken­di­ni de­net­le­me­si, ken­di­ne he­sap ver­me­si­dir. Ya­zı­la­rı­mın uzun ol­du­ğu­na iliş­kin eleş­ti­ri­le­re ben de ka­tı­lı­yo­rum. “Kı­sa ol­sa da­ha çok oku­nu­r” di­yor­lar. Okun­ma­dık­tan son­ra ne­ye ya­rar? An­cak, her gün yaz­ma­dı­ğım için, ara­ya gi­ren gün­le­rin olay­la­rı­na de­ğin­mez­sem, bek­len­di­ği­ni san­dı­ğım gö­rü­şü­mü açık­la­maz­sam il­gi­siz­lik­le, ye­ter­siz­lik­le suç­lan­ma­yı, kı­nan­ma­yı çe­kin­me­ye ve­ril­me­si­ni is­te­mi­yo­rum.
Ay­rı­ca, bir kö­şe­de ya­zı­yo­rum ama “fık­ra­” (kı­sa ya­zı) de­ğil, “ma­ka­le­” (uzun ya­zı) ya­zı­yo­rum. Kırk­beş yı­la ya­kın bir sü­re, ge­re­ken­le­ri kap­sa­ya­cak bi­çim­de, ay­rın­tı­lı, do­yu­ru­cu di­lek­çe ve ka­rar yaz­ma alış­kan­lı­ğın­dan da ko­lay ko­lay kur­tu­lun­mu­yor.
Bir ger­çe­ği de göz ar­dı et­me­ye­lim. Ül­ke­miz­de her gün o ka­dar çok olay ya­şa­nı­yor ki is­ter is­te­mez ya­zı­yı şi­şi­ri­yor. İş­te bu ne­den­ler­le ya­zı­la­rım is­te­me­sem de uzu­yor. Lüt­fen hoş­gö­rü­nüz, ba­ğış­la­yı­nız. Ku­su­ra bak­ma­yı­nız.
İçim­den gel­di­ği gi­bi, bil­giç­lik tas­la­ma­dan ya­zı­yo­rum. Okur­la­rı­mı­zın ba­şı­nı ağ­rıt­mak is­te­mem. An­cak bu ka­dar be­ce­re­bi­li­yo­rum.
Baş­ka yer­de ya­zı­la­rım­dan çı­kar­ma­lar, baş­lık de­ğiş­tir­me­le­ri, da­ha faz­la diz­gi yan­lı­şı olu­yor­du. SÖZ­CÜ'de okur­la­rı­mı­zın he­men ayır­dın­da ola­ca­ğı ki­mi diz­gi yan­lış­la­rın­dan baş­ka bir olum­suz­luk yok. Dak­ti­lo ile ya­zıp gön­der­mek­le güç­lük çı­kar­dı­ğım için üz­gü­nüm. Ba­na ula­şan ile­ti­le­ri de yan­sız bı­rak­ma­ma­ya ça­ba gös­te­ri­yo­rum.
Ya­kın­da ya­zı gün­le­ri­mi haf­ta­da bi­re-iki­ye in­di­re­cek, hem de ya­zı­la­rı­mı kı­sal­ta­ca­ğım. Bir gün de ve­dâ ede­ce­ğim. Her şey bir anı ola­rak ka­la­cak. Ye­ter ki anan­lar ol­sun.

BİL­Gİ NO­TU

11 Ey­lül gün­lü “BÜ­YÜK TEH­Lİ­KE­” baş­lık­lı ya­zı­mız­da dü­şen şu tüm­ce­yi bu­ra­ya alı­yo­ruz:
Ve­sa­yet rüş­ve­ti sa­yı­la­bi­le­cek ay­lık ar­tış­la­rı­nı gö­rev­li­ler iç­le­ri­ne sin­di­re­cek vic­dan­la­rı­na sığ­dı­ra­cak mı? Kar­şı çı­ka­cak, “ha­yı­r” di­ye­cek­ler ola­ma­ya­cak mı?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları