Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

12/05/2016

Tayyibistan mı? Asla!

Türklerin tarihini Osmanlı'yla başlatıp cumhuriyetin tarihini yadsıyan sözleriyle tepki alan günümüz cumhurbaşkanı Bay RTE içtiği anda aykırı tutum ve davranışlarıyla yanlılığını ortaya koymakta, ayrılması kâğıt üzerinde kalan partisiyle ilişkilerini
değişik bağlamlarda sürdürmekte, yürürlükteki Anayasa'nın 12 Eylûl'e uygun aşırı yetkileriyle yetinmeyip “Başkanlık sistemi-Türkiye'ye özgü başkanlık sistemi” savlarıyla ülke gündemini doldurup kişisel tutkularını yaşama geçirmeye çalışmaktadır. Siyasal doyumsuzluğun örneklerini, katıldığı her açılışta, toplantıda, düzenlediği muhtarlar birlikteliğinde yaptığı dönüşlü konuşmalarla açığa vurmaktadır. Son günlerde çizgiyi daha yukarıya çekerek “Partili cumhurbaşkanı”na ağırlık veren yandaşları, partilileri, partili cumhurbaşkanının cumhurun başkanı olamayacağını gözardı ederek sert ve sıkı düzeni gerçekleştirmek çabalarını yoğunlaştırdılar.
Mustafa Kemal'in elinin tersiyle ittiği “Halifelik ve padişahlık” önerilerinin bir başka türü Bay RTE için önerilmekte, bir Tayyibistan oluşumunun taşları döşenmektedir. Lâik cumhuriyetin, demokrasinin beşiği olduğu unutulmakta, çağdaş demokratik düzen yerine diktaya özenilmektedir. Anayasa'daki aşırı yetkilerin kaldırılmasından söz etmeyip her şey elinde ve iki dudağının arasındayken “Çift başlılık” ileri sürülerek ne idiğü belirsiz bir düzenin çağrısı yapılmaktadır. Terörü bahane ederek, kendi kusurlarının ve sorumluluklarının sonucu olan durumları eski ortaklarına yükleyerek halka aldatma ve konunun bilincinde olmayanların oylarından yararlanarak referandum (halkoyu)
yoluyla sonuç alma kurnazlıkları bir tür dayatmaya dönüşmüştür. Partili muhtarların siyasal korosuna bir tür şeflik yapmak cumhurbaşkanlığı sıfatıyla bağdaşmamaktadır.

İYİ DÜŞÜNMELİ

Bugün yetersiz bulduğu konum ve kurallarla Anayasa karşıtı girişim ve kalkışmaları belli olanlar yarın başkanlık, hele “partili başkanlık” sisteminde neler yapmazlar? Kuruluş ve kurumların önemi ve önceliği söz götürmez. Ancak yaşamlarını kişilerle sürdürdüklerinden, çalışmalarını kişiler eliyle yaptıklarından etkin ve yararlı olmaları yöneticilerinin ve ilgililerinin niteliklerine bağlıdır. Bu nedenle kişiliğin payı geçiştirilemez.
Bir kişinin eline bırakılan düzenin düzeltilmesi çok güçtür. “Başkanlık sisteminin yeni olmadığını” söyleyen Bay RTE herhalde padişahlık dönemini amaçlamaktadır. Turgut Özal'ın eşorfmanla askerî birliği selâmlaması gibi tören kıtalarının karşısına kravatsız çıkan Bay RTE, durumlarını, nerdeyse yaşamlarını adadıkları adamlarının bağlılık gösterileri, siyasal şaklabanlığa varan çığlıkları ve buyruğundaki medya kesiminin birbirleriyle yarışan yardakçılığıyla yol alacağını sanıyor olmalı. Türkiye, kimsenin çiftliği değildir. Ne emperyalist, ikilemli ülkeler, ne köktendinci ve şeriatçı paralılar, ne de ayrılıkçı ve bölücü sapkınlar şehit kanlarıyla sulanan bu toprakları egemenlikleri altına alamazlar. Ortalık “başkanlık çığlığı”ndan geçilmese de aklın üstün çıkacağı, yurtseverlik ve temelini Atatürk ilkelerinin oluşturduğu Türk Devrimi'nin kaosa, yıkıma ve yok olmaya olur vermeyeceği geçmiş deneyimlerle bellidir.
Bay RTE'ın Anayasa dışı eylemli başkanlık yaptığı ve bunu açık ve kapalı söylemleriyle duyurduğu ortamda ulusumuzun çok iyi düşünmesi gerekir. Siyasal rüzgârların, abartılı sunumların, gerçekdışı anlatımların etkisiyle akıntıya kürek çekenlerin çıkacağı sahil yoktur. Ortadoğu ülkelerine özenenlerin bitmez tükenmez mezhep kavgalarını, çıkar savaşlarını, insanlık dışı kanlı olayları gözetmeleri, nerden nereye gelindiğini unutmamaları gerekir.
Bay RTE son konuşmasında “Sorun kişi değil, sistem sorunu” demiş. Şimdiye değin kimse sistemden yakınmadı. Sistemi sorun yapan ve sorun sayan kendileri. “Partili başkan” hazırlığı başımıza ne çoraplar örtüleceğinin habercisi. Tanrı Türkiye'yi, Türkiye Cumhuriyeti'ni, Türk Ulusu'nu korusun!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları