Yerel seçimler sırasında kimi il ve ilçelerde elektriklerin sönmesini “trafoya kedi girdi” diyerek geçiştirmeye çalışan iktidarın Güneydoğu Kürtçü saldırılarını yalnızca “şımarıklık” nitelemesine bağlaması çocuk aldatırcasına yapılan açıklamalardır. BDP-HDP'lilerin kaçırılan çocuklara ilişkin açıklamaları da böyle. PKK'nın savunulması içerikli açıklamaları, durumu kendi eylemleri gibi bildiklerinin kanıtıdır. İmralı ve Kandil ilişkileri, Kandil'le görüşme sözleri de paylarının ve etkilerinin varlığını göstermektedir.
Güneydoğu'da yollar kazılıyor, yollar kesiliyor, kimlik denetimleri yapılıyor, insanlar kaçırılıp taşıtlar ve yapılar yakılıp yıkılıyor, bu sürelerde görünmeyen güvenlik güçleri yolları bir hafta sonra operasyonla açıyor ama askerler yaralanıyor. Büyük kentlerde ceberut sıkıyönetimler gibi orantısız güç kullanılırken bölücü ve yıkıcılara şefkat gösterilircesine hoşgörülü davranılıyor. AKP için, AKP'liler için göz yumulan vahşet olaylarını önleyemeyenlerin sorumluluğu ağırdır. Yakalanma ve gözaltına almanın söz konusu olmadığı Kürtçü eylemleri amaçlı bir kayırmanın (herhalde seçimde beklenen oylar için) ödünü olmaktadır.
İstanbul'da havalanmak üzere yolcuların içeri alındığı uçak, Anamuhalefet Partisi lideri bekletilerek, saatler sonra hareket ettirilince nedeni “yakıt yokluğu” gösterilmiştir. Madem öyleydi neden piste geldi, neden yolcular bindirildi? İktidara yaranmak için neler yapılıyor, nelere düşülüyor, ne kılıklara giriliyor? Demokrasiyle bağdaşmayan, devlete yakışmayan tutumlar, kötü örnekler. Kimbilir seçimlerde nelerle karşılaşılacak?
Gençlere yaklaşımın gaddarlığı, ölçüsüzlükler bir tür “Gençkırım” sayılacak düzeyde. Eğitim-öğretim bozuklukları, İmam hatip zorlaması niteliğinde liselere giriş yöntemi yeni sorunlar.
Görünen köy
Her şey açık seçik ortada. Siyasal iktidarın yürüdüğü karanlık yol, çıkmaya çalıştığı çürük basamaklar, hepimiz için sakıncalı ve tehlikeli. Seçimlerde yurttaşların bilinçli oy kullanmaları, en doğal demokratik hak ve görevlerini hiçbir kişisel yaklaşıma, yardıma, bağışa, partizanlığa kıydırmamaları gerekir. Ülkemizi Açıkhava gözetimevine dönüştüren, güç ve gövde gösterisine devletin olanaklarını ve güçlerini kullanarak soyunan iktidarın sözde açılımlarına, demokrasi savlarına, oyunlarına kanmamak gerekiyor.
Kurumlar, ilkeler, değerler, inanç, konum, adlar, kişiler, her şey sömürülüyor. Aydınlık ve dinginlik yerine kavga, kargaşa, güç ve para egemen. Bağımsızlık, özgürlük, hukuk, adalet, insanlık unutuluyor, unutturuluyor. Siyasal tutku her şeyin önünde. Böyle bir ortamda seçim ve oy büyük önem taşıyor. Bu hak ve ödeve yaraşır olmanın onurunu korumak, ülkü olmalıdır. Yenilenen yerel seçimler, iktidar baskısının istenmediğinin, iktidara katlanılmadığının, bilinçlenmenin utkusu olmuştur. Kural tanımayan, yürümesini ve durmasını öğrenmemekte direnen bireylerin er- geç dışlanacağının da belirtisidir.
Baskılar, dayatmalar ve işkence biçimdeki uygulamalarla özenilen polis devleti kalkışmalarının benimsenmediği açıktır. İktidarın olmayacak ödünler vererek yapısını korumaya çalışması boşunadır. Koltuklar geçicidir. Ulusun sevgisini, saygısını, güvenini yitirenler hiçbir yerde barınamazlar, tutunamazlar. Gerici, tutucu ve çıkarcı dayanışması, yurtseverlerin onurlu duruşlarıyla bir gün yaraşır olduğu karanlığa gömülecektir. Af yasalarının bağışıyla, seçim pazarı açılarak oy satın almayla bir yere varılamayacağı mutlak anlaşılacaktır.