Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

07/01/2016

Dikkat!

Günümüz cumhurbaşkanının, partisinin günümüz genel başkanı ve günümüz başbakanının devreye sokarak yürüttüğü “Yeni Anayasa” başlığı altındaki “Başkanlık sistemi” çabası partilerarası görüşmelerle sürmektedir. TBMM'ndeki muhalefet partilerinin çok dikkatli olması gereği, her gün daha özenli davranmaları zorunluluğu, karşı çıkılmaz bir durumdur. Tersine tutumlar ülkemizi daha karanlık ve daha kanlı bir ortama düşürebilecektir.
İktidarın, demokrasiyi yaşama geçirmede büyük yararı olan 1961 Anayasası'nı da -kendi amaçlarına uygun düşmediği için- karaladığı, 1982 Anayasası'nı da, % 92 oyla halkoyunda kabûl edilmesine karşın, l2 Eylûl ürünü sayarak sürekli eleştirdiği bilinmektedir. Şimdi “Yeni Anayasa” savı ile özgürlükçü ve demokrasi yanlısı görünerek siyasal girişimlerde bulunmakta, ancak “Başkanlık sistemi” kalkışmalarına öncülük ve ağırlık vermekte olan iktidar kesimi, yürürlükteki Anayasa'nın nerelerini değiştirmek istediğini, onların yerine neyi getirmeyi düşündüğünü açıklamamaktadır. İktidar sözcülüğüne soyunan medyanın “Ruhunda anlaştılar” diyerek verdiği AKP-CHP genel başkanları görüşmesinin de ilk dört madde dışında belirsizlik taşıdığı anlaşılmaktadır. Davutoğlu, genel, yuvarlak sözlerle caka satmaktadır.

UYARI

Bilimsel uyarılara içtenlikle ve gerçekçilikle yaklaşmak gerekir. Başta anayasa hukukçuları, değişik kesimlerin uyarı, öneri ve isteklerine kulak vermek gerekir. Anayasa yalnız TBMM'nin ve siyasal partilerin değil, tüm ulusun malıdır. Hele hukuksuz iktidarın tekelinde hiç değildir.
1982 Anayasası bugüne kadar 17 kez değişiklik görmüş, Anayasa Mahkemesi'nin geri çevirdiği değişiklikler de olmuştur. Birçok maddesi günümüz iktidarının zamanında elden geçirilmiştir. AKP iktidarının Anayasa'yı daha demokratik, daha çağdaş, ulusal hukukun kaynağı olarak değil, kendi amacı doğrultusunda değiştirmek istediği açıktır. Yaptıkları değişikliklerden Anayasa Mahkemesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Millî Güvenlik Kurulu değişikliklerinin demokrasiyle, hukukla, ülke gerçekleriyle bağdaşan yanı yoktur. Geriye gidişin evreleridir. Yargı bağımsızlığı, üniversite özerkliği, baroların vesayetten arındırılması, YÖK, Atatürk' ün emanetleri, Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları'nın sahiplerine geri verilmesi konularında hiç sesleri çıkmadı. Anayasa'nın ilk dört maddesi kaldırılamazken, bugün de yürürlükteyken bu maddelere açık ve büyük aykırılıklar sürüyor. Yarın bunlara karşın aykırılıklar artarak sürecek, üstelik “Türkiye'ye özgü başkanlık sistemi”nde karanlıktan kurtulmak giderek güçleşecektir. Partilerarası biçimsel görüşmeler umut vermekten uzaktır.

DOĞAL

Anayasalar elbet değişir. Değiştirilmesi gereken kurallarının olması çok doğaldır. Yapılıp yürürlüğe konuldukları günle sonraki zaman arasındaki gelişmelere, durumlara uyum sağlaması istenir. Sık sık değişmesi de olumlu karşılanmaz. Günümüz iktidarının hukuk karnesi kötüdür. Başkanlık sistemi için HDP'nin özerklik istemine, HDP'nin de özerklik için başkanlık sistemine karşılık “Evet!” demeleri olasılığı güçlüdür. Şimdiye kadar yapılan değişikliklerde sözde ileri gidilmiş, uygulamada hiçbir değişiklik olmamıştır. 2010'da yapılan 26 maddelik değişikliğin Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile olanların dışındakiler kabul oyu için dolgu maddeleri idi.
Parlamenter düzeni doğru dürüst işletemedikleri açık iktidarcıların kendi kusurlarını sisteme yükleyerek Türkiye'miz için sakıncalı başkanlık sistemleri önermeleri tam bir çelişki ve büyük bir aymazlıktır. Neyi istiyorlar da yapamıyorlar? Bugünkü düzende bunca aykırılık ve kötülüğü yapanlar yarın başkanlık sistemi oluşursa kimbilir neler yaparlar? Yapacaklarını kestirmek olanaksızdır. Cumhurbaşkanı ayarlı Başbakanın, amigo davranışlı partizan iktidar milletvekillerinin, onların dümen suyundaki yandaş sözde bilim adamları ve sözde yazarların hukuk dışı görüşlerinin ciddiye alınacak yanı yoktur. Şehitler yağmurunda Anayasa fırtınası. “Türkiye sorunu”na yol açabilir. Çok dikkat gerekiyor.
Eğitimle 4+4+4'le bozulan düzeni, cuma namazı genelgesiyle devlet düzeyiyle birlikte okullara da yansıtacak tutum sakıncalı açılımın bir başka perdesi. ODTÜ'ne saldırılar da böyle. Atatürkçü yazarlar için yapılmayan başsağlığı dileklerinin Atatürk düşmanı, gerici, yandaş yazarlara yapılması çelişkisiyle Suudi Arabistan'da uygulanan idamla alevlenen mezhep karşıtlıkları yeni yılın olumsuz başlangıçları. CHP'nin Anayasa konusunda vereceği uğraşla, halka inme yönelimi duyarlıkla izleniyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları