Toplumların ve kişilerin yaşamlarında unutulması olanaksız mutluluk günleriyle acı duyuran günler yer alır. İnsan yüreğinde ve belleğinde yer eden olaylar yaşamlarını da etkiler. Sağlıktan başarıya uzanan bir çizgide geçirilen vurucu olaylar anımsanır. İstanbul-Taksim GEZİ olaylarıyla 2013'te başlayan demokratik tepkiler, hak arama, uyarma, önerme kapsamlı toplantı özgürlüğü, iktidarın sert ve acımasız tutumu nedeniyle ulusal yaşamı derinden etkileyen özelliğiyle tarihimizdeki yerini almıştır.
Günümüz iktidarı ile onun egemenliğindeki kuruluşların, eleştiri ve yakınma konusu olmaktan öte, kınanan kimi uygulamaları nedeniyle olayların yaşandığı günler “kara” nitelemesiyle anılmaktadır. İnsan sağlığını, özgürlüğünü, hukuku hiçe sayarak, kolluk güçlerinin orantısız gücüyle karşılanan demokratik tepkiler, hastalıklar, sakatlıklar, ölümler getiren iktidar baskısı, zulmüyle karşılaşmıştır. Gözaltına alınmalar, tutuklamalar, yargılamalar bu sürecin utandıran demokrasi ve hukuk karşıtı kimi aykırılıklarıdır.
Günümüz Başbakanı polisin “A'dan Z'ye gerekeni yapacağını” söyleyerek sonraki olaylar içinde güvence verdiği yasa dışı uygulamaların başlangıcında “Dolmabahçe Valide Sultan Camii'nde içki içildiği, başörtülü kadının dövüldüğü” yalanlarını doğrulamayan imamın yeri değiştirilmişti. İktidar yandaşı ve çığırtkanı medyanın ısmarlama yazılarıyla destek verdiği uygulamalar, 2014 yıldönümü etkinliklerinde daha şiddetli biçimde gündeme gelmiştir. Polisleri kutlayan vali, yurttaşların sorunlarıyla ilgilenmediği gibi Başbakanın kahraman ilân etmesini örnek almıştır. Taksim'i 25 bin polis çember içine almış, 50 TOMA saldırı için beklemiş, kimi polisler de Atatürk Kültür Merkezi'nin terasında eğlenceli biçimde fotoğraf (özçekim) çekmişlerdir. GEZİ, toplumsal dayanışmanın, demokratik açılımın, bilinçlenmenin, yükselişin ve parlayışın simgesi olmuştur.
İbretlik uygulama
Yıl içinde polisin zulüm sayılacak tutumu nedeniyle yaşamını yitiren Abdullah CÖMERT, Ali İsmail KORKMAZ, Berkin ELVAN, Ethem SARISÜLÜK, Mehmet AYVALITAŞ, Uğur KURT, önceki ölümlerin üzerine eklenen unutulmaz acılar yaşatmaktadır. Sorumlu polislerin kimi kayırma sayılacak yanıtlar ve soruşturmalarla yargıdan kaçırılması düşündürücüdür. İktidarın özel kolluk gibi davrandığı son günlerde fotoğraflarla, Adlî Tıp raporlarıyla ortaya çıkan polislerin güven sarsıcı tutumlarının sürdüğü üzüntüyle izlenmektedir.
İktidarın İmralı görüşmeleri, Şırnak Valisi'nin Apo'yu öven sözleri seçim için verilen ödünlerin ibretlik tablosunu ortaya koymaktadır. Gençleri, avukatları dövüp yerlerde sürükleyen, ayrıca sırtlarındaki çantalarla dehşetin kolları gibi görev yapan polisin kanıtladığı polis devleti, tüm ağırlığıyla yurttaşların omuzlarındadır. Kararsız dinlemelerin neden olduğu adaletsizlikler ayyuka çıkmıştır.
17 Aralık 2013 yolsuzluk ve rüşvet olayı, bu pisliği ortaya çıkaran tapeler, soruşturma tutanakları, fezlekeler “akıntıya kürek siyaseti”yle ve “darbe” mağduriyeti söylemiyle unutturulup kapatılmaya bırakılmıştır. TBMM Soruşturma Komisyonu çalışmaya başlayamamıştır.
Güneydoğu'da yakmalar, yıkmalar, yaralamalar, kaçırmalar, öldürmeler sürüyor. 28 Şubat, Balyoz, Ergenekon, Oda TV, Poyrazköy dâvalarıyla benzeri kovuşturmalar sürüncemede. “Adalet Nöbeti” ve “Vardiya Bizde” toplantıları anlamlarının sıcaklığını koruyor. Bursa emekli valisinin görkemli ve Osmanlı özentili sünnet düğünü yanında Dışişleri Bakanı'nın makam odasındaki konuşmalara ilişkin savcılığın takipsizlik kararı ile SOMA kıyımının sonuçları tartışılıyor. Yansız kuruluşlar kalmadığı gibi vali, kaymakam, müdür çoğunluğu da devletin değil, iktidarın görevlisi gibi davranıyor. İş kazalarının önü alınamıyor. Taşeron sisteminin genişletileceği endişeleri yaşanıyor. Devletin, iktidar partisi olduğu görüntüsü de ağır.
Olacak şey değil
Gezi olaylarının yıldönümü etkinlikleri hukuk dışı yasaklarla önlenmekle kalınmadı, polis saldırılarıyla yurttaşların en doğal hakları engellendi. Gençler elleri arkadan bağlanıp yerlere yatırıldı, duvar diplerine sıralandı. “Marjinal grup” bahanesiyle olay olmadan polis kullanıldı. Vapur seferleri kaldırıldı. Park kapatıldı. TOMA'lar, akrepler, gaz bombaları, plâstik mermiler kullanıldı. Sokaklar, caddeler tutuldu. Askere saldırıp yaralayanlar serbest kalırken, Türk Bayrağı'nı taşıyanlar, slogan atan gençler polis darbeleriyle gözaltına alındı. İşte AKP demokrasisi. Kara'lar arttıkça karanlık artıyor, koyulaşıyor.