İbranice kökenli “adam” sözcüğü, arapça kökenli “insan” sözcüğünün tanımladığı yapıyı niteler. Saygı ve güvenle karşılanan bir kişiyi anlatır. Ahlâklı, onurlu, erdemli, sözüne inanılır, ilişkilerine güven duyulur, birlikteliğinden mutluluk tadılır, güç koşullarda aranır bir kimsedir. İçinde “adam” sözcüğü bulunan atasözleri, deyimler, deyişler, benzetmeler çoktur. Hepsi her yönden seçkinlik sergileyen bir kişide birleşir.
Bu özellikte bir kişi her yerde, her zaman bulunmaz. Ya da az bulunur. Düş kırıklığı yaratan tutum ve davranışlar, kırgınlık doğuran dönüşler, yanlışlıklar ve yanılgılar yanında bilinçli nankörlük, sapkınlık ve kötülükle kararıp küçülenler adam sayılmazlar. Biçimsel yapı, konuşma yeteneği, bir görevi yerine getirme yetisi, adam olmaya yetmiyor.
Siyasal kesimde seçimler nedeniyle verilip de tutulmayan sözler, çelişkilerde ve aykırılıklarda direnmeler, oy ve iktidar için, bir mevki-makama gelmek için, kişisel çıkarlar için hukuk ve ahlâkdışı yollara başvuranlar adam olamaz. Siyasal, görevsel yetkisine, akçalı gücüne güvenerek çirkinlikler sergileyen kimse adam sayılamaz.
Toplumun kınamasına neden olan, bencillik, partizanlık, yalakalık ve şakşakçılık yapan, insanları birbirine düşüren, söz getirip götüren, değişik nedenlerle kendisine yakın olan suçluları koruyup kendisine uzak olan suçsuzlara kötü davranan, dili bozuk, özü bozuk saldırganlar adam yerine konulamaz. Bulunduğu kat, temsil ettiği kuruluş ya da kesim, kullandığı yetkiler nedeniyle yasal unvanı onu bir şey sanmayı gerektirse de o yine bir hiçtir. Üstün bir konumda olmak değil, adam olmak önemlidir.
Adam olmak, bilgi, eğitim, yetenek, yeterlik ve varlıkla gerçekleşmez. Bu değerlerin elbet yadsınmaz önemi vardır. Ama her şeyden önce sağlam kişilik, tartışılmaz bir ahlâk ve insanlık, duygu ve değerleri yönünden tümlük gerekir. Yoksa günümüzde rastladığımız gibi kimilerini adam sanarak yanılırız.
Çevrede
Her gün kimi aykırılıklarla karşılaşıyor, kimi üzücü durumlar yaşıyoruz. Saygı kavramının anlamını yitirdiği günümüzde insanlık değerlerinin, kişilik niteliklerinin bozulduğunu da acıyla izliyoruz. Özellikle siyasal kesimdeki konuşmalar, sataşmalar, saldırı ölçüsüzlükleri kötü örnekler olarak çocuklarımızı sarmalamaktadır. Okulların, ailelerin görevleri giderek güçleşmektedir. “Adam sen de..” sözüyle açıklanan aldırışsızlıklar ve ilgisizlik “adam”lı başka sözcükleri anımsatmaktadır. “Adam yerine koymak, adam sanmak, adama benzemek, adamı olmak, adam evlâdı, adam azmanı, adam sırasına geçmek, adamını bulmak, adamına çatmak, adam kıtlığı..” gibi…
Yalan söyleyen, haksızlık yapan, yolsuzluk ve terbiye dışı davranışlarıyla insanlıktan uzaklaşan kimseler adam olamazlar. Adam olmak, nitelikli insan olmak demektir. Saygın, onurlu, aranır, özlenir ve dinlenir insan. Sözünde duran, gülmesini bilen insan.
Unutmamak gerekir, bir mevki, makam, sıfat sahibi olmakla değil, kişilik ve nitelikle adam olunur. Siyasal, yönetsel ya da akçalı güç adam sayılmak için yeterli değildir. Adam olmanın başlıca koşulu, ahlaklı, adaletli, sözüne güvenilir olmak ve sorumluluk bilinci taşımaktadır. Yalanla, dolanla, kaba güçle, insanlık dışı tutum ve davranışlarla bilinenler adam yerine konulmaz ve yüzlerine bakılmaz.
Albert CAMUS'un “Kahramanlık ve azizlik bana göre değil galiba. Beni ilgilendiren adam olmak” sözünü her zaman anımsamalıyız.