Günümüz Başbakanı'nı artık tutabilirseniz tutunuz. Yerel seçim sonuçlarına ilişkin duruşu, balkon gösterisi, bundan sonraki açılımlarının göstergesidir. Seçim konuşmalarındaki sertliği, saldırganlığı, içerikleri bırakıp biçimle ilgilenmesi, gerçeklere yaklaşımı, olacakların belirtisi idi. 17 Aralık 2013 yolsuzluk ve rüşvet olaylarındaki yargıdan kaçış, hukuka karşı çıkışlar bir yana, sonraki konuşma açıklamalarının içeriklerine hiç değinmeyip dinlemeleri “casusluk, ahlâksızlık, âdilik, seviyesizlik ve a'dan z'ye yalan” sözleriyle nitelemesi siyasal bir kötülüğün basit savunması idi.
“Komplo, şantaj, dublaj, montaj, dış güçlerin oyunu” bahaneleriyle geçiştirilen olaylar dizisi seçim söylemleriyle birbirine bağlandı. Anamuhalefet liderini “Genel Müdür” nitelemesiyle küçültüp eleştirmesi, genel müdürlere hakaretten başka bir şey değildir. Kendisinin genel müdür olup olmayacağını düşünmeden yaptığı saldırı yakışıksızdı. Onbir yılda saymakla bitmez aykırılıklar, sakıncalar yaşandı, yaşanıyor. Devletin tek'liği, ülkenin tüm'lüğü, ulusun bir'liği özerklik çıkışları, dayatmalar ve tehditlerle tehlikede iken içeride kutuplaşmalar, ayrışmalar dışında yalnızlıkla geleceğe ilişkin olumsuzluklar artıyor. Ama Başbakan'ın kışkırtıcı söylemleri bitmiyor. Dışişleri Bakanlığı' ndaki dinlemeyi “Ulusal güvenliğimize saldırı” savunmasıyla tartışma dışı bırakma çabası kusurları örtmüyor.
Gidiş
Açık, belirgin otoriterleşme, düşünülen yasal düzenlemeler (seçim nedeniyle ertelenenler)le dikta yürüyüşünün adımlarıdır. Seçimler nedeniyle ortaya çıkan siyasal düzeysizliği yansıtan afişler, ahlâka aykırı karşıtlıklar, iktidar kesiminin kınanan davranışlarından kimileridir. Polis darbesiyle ölen Berkin ELVAN'a ilişkin iktidarcıların olumsuz, çirkin sözleri yetmiyormuş gibi Kadıköy Moda'da Mehmet Ayvalıtaş Meydanı'na yapılan heykeline de saldırıldı. İnsanlığa sığmayan eylemlerle söylemler seçim yengisi için yeğlenirse demokrasi bir oyun
olmaktan öteye geçemez.
Her şeyi konuşmak, bilsin bilmesin, anlasın anlamasın her konuda görüş açıklamak için can atanlar işlerine gelmeyen konularda suskunluğu yeğliyor. Apo'nun Nevruz Mektubu'na ilişkin suskunluklarını koruyorlar. Kürtçüler'in özerklik savlarını, Güneydoğu' daki seçim oylarını değerlendirmekten uzak duruyorlar. Samsun'da camına Atatürk posteri asan hekimin çalışma yeri kapatılıyor. “Atatürk cezası” olarak basında yer alan durumun ölçülmez çirkinliği ortada. İktidarcılar ne yapacaklarını şaşırmışlar.
Tükeniş
twitter ve YouTube yasaklanmıştı. Medya esir, üniversite tutuk, bağımsız kuruluşlar suskun. Gaz, TOMA, cop devingen. İktidar ikramları ve nimetleri yandaşlara sonuna kadar açık. Günümüz Başbakanı kendilerini ak göstermek için tüm sorumluluğu cemaate yüklüyor. Ne acı ki inananlar oylarıyla destek veriyor. Konuşmalarıyla kin ve intikam çağrıları giderek sertleşirken gelecek günlerin, sonraki iki seçimin yazgısı tartışılıyor. Niyet bozuk olursa söylem onu gizleyemez.
Eğitim yetersizliği nedeniyle inanç ve güç bağımlılığı ile eğilen (biat kültürü) kesimlerin demokrasi, hukuk, devlet ve devlet adamlığı anlayışındaki çarpıklıklar olumsuzluklara yol açmakta, sözde demokratların söylemleri de bu boşluğu büyültmektedir. Başarı sayılan tükenişleri önlemek olanaksızdır.