Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

04/04/2016

Oyun

Dilimizin zenginliğini “Oyun” sözcüğünün değişik anlamlarda kullanılmasıyla da saptayabiliriz. Halk oyunlarından spor karşılaşmalarına değin uzun bir çizgide olumlu adlar ve eylemler olarak belleğimizdedir. Olumsuzları da ahlâk ve hukuk dışı oluşumları kapsar. Yalan, dolan, sahtecilik, kandırma, gerçekle bağdaşmayan kimi yöntemler, uygulamalar ve çirkinlikler gibi. Bu yazımızda toplumsal yaşamı yakından ilgilendiren siyasal oyunlardan söz edeceğim.
Bunlardan en belirgini, son yıllarda ülkemize çok yönden zarar getiren “Çözüm süreci ve demokratik açılım” adı verilen, iktidar kesiminin kendi varlığını pekiştirip sürdürmek için, ulusal bağlamda ödünler vererek Büyük Kürdistan hayaliyle çılgınlıklara girişenleri yanına almak, yatıştırmak oyunu idi. Boşa çıktı. Kürtçülük sevdalılarının dış destekli amaçlarını gerçekleştirmekten vazgeçmelerini düşünmek ağır bir yanılgıdır. Olaylar ortadadır.
Bir başka oyun “Yeni Anayasa” çabasıdır. Dünyanın iki üç güzel anayasasından biri olan 1961 Anayasası'nı karalayıp onun kötü bir taklidi olan 1982 Anayasası ile iktidarını sürdürenlerin “Başkanlık sistemi” için giriştikleri çabalar da kanımızca Türkiye'mizin aydınlığını tümüyle kısmaya, dikta ve şeriat düzenine geçmeye yönelik bir girişimdir. Amacın daha iyi bir anayasa değil, Bay RTE'ı özel yetkilerle başkan yapmak olduğu görüşündeyiz. En geç 2023'te lâik cumhuriyete son verip kendi düşlerindeki düzeni gerçekleştirmek için “Yeni Anayasa” peşindedirler. Şimdiye kadar birçok maddesi değişmiş, değişmesi gereken maddelerine ilişilmemiş, aykırılığı açık kurallarının kaldırılacağı sözü edilmeyen anayasayı tanımadığını söyleyen bakanın olduğu yönetimin özlenen anayasayı kazandıracağını sanmak büyük bir aldanmadır. Sözleri, tutum ve davranışları, eylemleriyle aykırılıklar içinde yüzenlerin, hukuk tanımayanların olumlu bir açılımı inandırıcı değildir. Siyasal oyunlar siyasal yalanlarla yürütülüyor. Bir de inanç sömürüsüyle.
Dokunulmazlık sorunu yeni bir oyundur. Doyurucu, gerçekçi, hukuka uygun bir çözüm değil, kendi amaçlarına uygun durumlar için tartışmaya başlamışlardır. Yasama sorumsuzluğunun adı olan yasama dokunulmazlığının Meclis kürsüsüyle sınırlı tutulmasını aşan eylem ve işlemleri kapsaması, görevi kötüye kullanmayı korumaya uzanan çelişkiler içermektedir. Ulusal egemenliği yalnız TBMM'yle sınırlayan aymazlıklar da ayrı. Asla unutmayalım ki devlet hukuk temelinde yükseliyorsa saygın, demokrasi erkler (güçler- kuvvetler) ilkesi uygulanıyorsa gerçek olur. Gerisi yalandır. Devlet en büyük siyasal yapı, demokrasi en güvenilir siyasal düzendir.

DAYANAK

Siyasal oyunlar halkın oyuna (rey) bağlanmakta, ona dayandırılmaktadır. Konuyla bilgisi olmayan seçmenlerin anayasa değişikliği için oy kullanmaları böyledir. Egemen ve etkin güç, bilgisizlerin ve ilgisizlerin desteğine güveniyor.
Ayrıca, partizanlık hastalığıyla liderlerine tapanlar, onların “kıl”ı olmaya katlananlar, liderlere ömürlerinden ömür verip tuttukları elleriyle yüzlerini ovalayanlar, seçilerek çağrıldıkları toplantılarda ayakta alkışlayıp çığlık atanlar, birlikte fotoğraf çektirmek ve elini öpmek için itişip kakışanlar, önceki sözlerinden dönüp övgüler yağdıranlar, makam aldıklarında kölelik ve yardakçılık yarışına girenler giderek artmaktadır. Bekletilmeye, azarlanmaya, tekmelenmeye, kovulmaya katlananlar, aşağılanıp suçlananlar, itilip unutulanlar ayrı. Doğru bildiklerini bırakıp uydusu ve kuklası oldukları liderinin sözlerini yineleyip görüşlerini “Kraldan çok kralcı” davranışıyla savunanlar siyasal ahlâkı yadsıyanlar toplumsal düzeyi düşürmektedir. Cumhuriyetçilerin duruşmalarını izleyen yabancı temsilcileri eleştiri dizisi de aynı doğrultudadır. Adaletsiz yaşam zindan, adaletsiz ülke ölüler evidir.
Aydınların kimileri sessizlik, suskunluk, tepkisizlikle olumsuzluklara destek verdiğinin ayırdında değildir. Osmanlı döneminde bu durumu “Halkımız kuzu gibi” diyerek değerlendiren üstüne bir subayın hemen “Kuzu olsa meler, bizim halkımız melemiyor bile..” karşılığı çok düşünülecek bir durumu açıklamaktadır. Eğik boyunda baş dik durmaz.
Bilimsel aydınlıktan, akıl ve vicdan terazisinden uzaklaştıkça, yakınılacak nice konular çıkacaktır. Sorunlara çözüm aramak çabaları görevlerin en anlamlısıdır. Ancak, iktidarın teröristliği yargı kararıyla kesinleşen birisiyle ve onun adamlarıyla görüşerek devleti düşürdüğü durumun ağırlığı yetmiyormuş gibi yine kendi rahatlığı için “çözüm süreci” arayışına kapı açması olasılığı burukluk yaratmaktadır.
Hukuku araç kılan siyasal oyunlar bir bir sökülecek, dökülecek ve adalet güneşi er- geç parlayacaktır. Bunun son örneklerini verilen tazminat kararları ile yargının kimi hukuka bağlılık kararları göstermektedir.
Oyunsuz, içtenlikli ve gerçekçi yaşam dileğiyle.
NOT: 31 Mart 2016 Perşembe günkü yazımda 5. paragrafın ikinci satırında ‘Bilimsel bakımsızlık' Bilimsel bağımsızlık olacaktı. Baskı- yazım hatasından dolayı özür dileriz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları