Yaşamın her alanında, her zaman elde olmayan, istenmeyen durumlarla karşılaşabiliriz. Yanlışları da doğru sanarak yaparız. Yanlış olduğunu bilsek yapmaktan kaçınırız. Çelişkiler, aykırılıklar genelde “terslik” olarak nitelendirilir. Olması gerekenin yerine olmaması gerekenin yapılmasıdır. Bu durum herkes için düşünülebilir. Ne var ki düzeltmesini bilmek, yanlıştan dönmek olgunluğunu göstermek gerekir. Nedense siyasal ortamda sık sık yaşanan çelişki ve aykırılık olayları, beklenenin tersine, direnmeyle yenilenmiş ve yinelenmiş oluyor. Siyasetle uğraşanlar ‘'kendilerini hiç yanlış yapmayan, her yaptıkları ve söyledikleri doğru, her şeyin en iyisini kendilerinden başkası bilmez” anlayışındalar.
Geçenlerde AKP'li milletvekillerinden Prof. Dr. Burhan KUZU ile Galip ENSARİOĞLU, yasama, yürütme ve yargıda etkinliklerini egemenlik ağırlığında gösteren söyleşilerinden sonra aldıkları eleştirilere karşın, Ensarioğlu sözünde direnmiş, yargının bağımlı ve bağlı olduğu kanısını pekiştirmiştir. Bağımsızlığı ve yansızlığı tartışılan yargının içine düşürüldüğü durumdan iktidar kesiminin nasıl yararlandığı, yargıyı nasıl kullandığından çok, yargının bu duruma nasıl, neden olduğu üzüntülerin ve endişelerin kaynağını oluşturmaktadır.
YENİ ÖRNEK
Milletvekili dokunulmazlıklarının tartışılması sırasında CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU'nun iktidar partililerin getirdiği öneri için “Anayasa'ya aykırı ama destekleyeceğiz” sözü de, kişisel gerekçesi ne olursa olsun, uygun bir yaklaşım değildir. “Anayasa bir kere delinse ne olur” yanlışını anımsatan bir anlatım biçimidir. Anayasa'ya aykırılık varsa önce onu kaldırmayı isteyip sonra Anayasa'ya uygun bir öneriyi görüşmek sözü edilebilirdi. Karşılıklı sert hattâ ağır sözlerin edildiği siyasal tartışmaların demokrasinin düzeyini düşürdüğü unutulmamalıdır. Ayrıca kötü örnek oluşturduğu da gözardı edilmemelidir. Bu konuda en olumsuzları, liderlerine yaranmak için, özellikle iktidar kesiminde, TBMM üyelerinden kimileriyle yandaş medyada kimilerinin yalana sarılarak, terbiye dışına çıkarak çirkinlikler sergileyen konuşmaları ve yazılarıdır.
Yukarıdan işarete bile gerek kalmadan, onların hoşuna gidecekleri bilenler, ağız kalabalığı ve kalem çarpıklığıyla ATATÜRK'e, lâik cumhuriyete ve kazandırdıklarına sataşmayı mârifet sayarak veryansın ediyorlar. TBMM'nin açıldığı günün kutlamasına karşıtlıkları, tutumlarını daha belirgin kıldı. Kendi siyasal konumlarını ve varlıklarını yadsıma anlamındaki olumsuz girişimleri, hilâfet ve saltanat düşkünlüklerinin açığa vurumu idi. Kınanacak kalkışmaları çelişkilerle sürüyor.
KAYNAK
AKP' lilerin aldıkları oyların çoğu, dini ve dindarlığı yanlış anlayanlarla lâik cumhuriyet karşıtlarından geliyor. Onların ülke tümlüğü, hukuk devleti, bağımsızlık, özgürlük, çağdaşlık, bilimsellik duyarlığı, bu kavram ve değerlerle ilgileri yok. Bilinçsizlikle karşı oldukları ulusal ve yaşamsal ilkeler yerine akçalı çıkarları, inanç sömürüsünü, kişisel tutsaklığı ve tutkuları önceliyorlar.
Düşünce bağlamında yükseliş olmadıkça karanlıktan kurtulmak güçtür. Yaşam aydınlığının kaynağı akıldır, bilimdir yürek gücü ve vicdan ağırlığıdır.
ANIMSATMA
Dün, İşçi Bayramı günüydü. Ayrıca ATATÜRK'ümüzün çiftliklerini Hazine'ye bağışlamasının 79. yıldönümü idi. Yarın da Türk Hava Kurumu'nun (Türkkuşu olarak) kuruluşunun 81. yıldönümü. Tüm ilgililerini, başta ATATÜRK olmak üzere saygıyla ve şükranla anıyoruz.