Top
24/09/2023

Harika bir eseri takdimimdir!…

Dün gece yazar Hasan Baran'ın ‘Esirliğim İstanbul' romanını okurken, Nobel ödüllü Orhan Pamuk'un ilk romanının başına gelenleri hatırladım.

Bilmeyenlere anlatayım;

Orhan Pamuk'un ilk eseri olan ‘Cevdet Bey ve Oğulları', ‘Milliyet Roman Ödülü'nü kazandığı halde, 4 yıl boyunca hiçbir yayınevi kitabı basmamış. Orhan Pamuk o kadar zorlanmış ki, küçük bir tayyare kiralayıp İstanbullulara “Ödül Kazanmış Romana Yayıncı Aranıyor!” yazılı küçük el ilanları attırmayı bile düşünmüş.

Oysa ki Nobel Edebiyat Ödülü kazanarak dünyanın en iyi yazarları arasında gösterilen Orhan Pamuk'un yayınevi bulamayan bu ilk romanı, kendisi tanındıktan sonra en başarılı eserlerinden biri olarak tüm dünyada büyük beğeni gördü.

★★★

Demem o ki; bazı yazarlar çok iyi romanlara imza da atsalar, kendilerini ve eserlerini tanıtıp, okuyucuya ulaştırmakta çok güçlük çekiyorlar.

İşte Yaşar Kemal'in büyük övgüsünü kazanan, Selim İleri'nin deyimiyle “usta romancı” olan değerli kardeşim Hasan Baran da bu yazarlardan biri…

★★★

Rahat düşünebilmek ve yazarken özgün olabilmek uğruna eş-dost çevresinden, yani büyük şehirlerden yüzlerce kilometre uzakta, bir dağın tepesindeki ıssız bir yerde, kendisini doğaya ve Türk  Edebiyatı'na yeni eserler kazandırmaya adamış…

23 yılda yeni, orijinal ve kendini tekrar etmeyen 9 roman yazmış…

★★★

Issız adadaki Robinson gibi yaşarken, durmadan yazıp roman dünyasının içinde müthiş yolculuklar yapmış. Her romanında farklı bir yol denemiş ve başarılı olmuş. Zamandan ve mekândan soyutlandığı gibi, sadece geçmişle kalmamış, günceli de yakalamış.

Benim bir çırpıda okuduğum “Esirliğim İstanbul” romanında yerinde bir insanlık ve Doğu-Batı uygarlık eleştirisi yapmış. Büyülü bir dil ve muazzam bir kurguyla, çok değerli bir tarihi romana imzasını atmış.

“Esirliğim İstanbul”, alışılmış tarihi roman çizgileri ve ölçüleri dışında, çok ilginç bir roman.

Yetim bir kız olan Samira'nın, Sultan I. Ahmet'in hareminde yaşadıklarını “Binbir Gece Masalları”ndaki Şehrazat gibi, fakat ondan çok farklı ve okuru hemen içine çeken bir tarzla anlatmış.

Sonuçta ortaya, insanın defalarca okuma isteği duyacağı ve sayfalarının sokaklarında meraklı ve heyecanlı bir kâşif gibi dolaşma arzusu uyandıran bir edebiyat başyapıtı çıkmış.

★★★

23 yıl bir dağın başına, ıssız bir yere çekilip kendini bu romanları yazmaya adamak, herkesin göze alabileceği, hatta düşünebileceği bir yaşam biçimi değil elbette.

Anadolu'nun dağlarından gelen önemli bir ayak sesi Hasan Baran.

Bu ayak sesiyle birlikte bir gün bakarsınız, yanında Steinbeck,  Dostoyevski ya da Gogol ile birlikte, kol kola çıkagelir hiç belli olmaz!..

“Esirliğim İstanbul” hiç abartısız, tüm dünyada milyonlarca satan, ‘Simyacı' romanı gibi çeşitli dillere çevrilip ilgiyle okunacak ve klasikler arasına girebilecek değerde bir eser.

Filmi çekilebilir, sürükleyici bir dizi haline getirilebilir.

İşte bu harika romana yayınevi arayan Hasan Baran”ı yürekten kutluyorum…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp