Top
22/09/2023

Yılın gazetecisi ödülünü aldığı haberden mahkum oldu!..

“Değerli Uğur Abi,

Biz sizin müthiş haberlerinizle büyüyüp örnek aldık.

Bu nedenle toplumun gerçekleri öğrenme hakkına hizmet ederken yaşadıklarımı size anlatmak istiyorum.

★★★

Ağustos 2020'de Kızılay'ın ihtiyaç sahipleri için hazırladığı konserve et ve kıymaların AKP Bitlis Milletvekili Cemal Taşar ve kardeşi Kızılay Tatvan Koordinatörü Battal Taşar'a ait otelde tüketildiğine dair istihbarat aldım. Bana konuya ilişkin fotoğraflar da geldi. Bir süre takip ettim, gerçekten tüketiyorlardı. Otel mutfağında personel yemeği yapılırken, Kızılay'a ait malzemeler kullanılıyordu. Bunun üzerine kendim de görmek ve belgelemek amacıyla otele girip çektim. Normal müşteri gibi lobiden girdim, asansöre bindim, kamerayı açtım, çıkana kadar kapatmadım, asansör aynasında kendimi de görecek şekilde çektim. Restorana çıkınca, birkaç buzdolabına baktım. Çünkü bana ulaşan bilgiler bu doğrultudaydı. Gerçekten de Kızılay'a ait konserve etler buzdolabında duruyordu.

İki kutu kapalıydı, 1 kutunun ise ağzı açılmış ve içindeki etler kullanılmıştı. Görüntüleri çektim ve çıktım. (Tıpkı sizin geçmişte Arena'da yaptığınız gibi.)

★★★

Otelin sahipleri ve Kızılay yöneticilerinin kimler oldukları ilginç; AKP Bitlis Milletvekili Cemal Taşar ve kardeşi Kızılay Tatvan Koordinatörü Battal Taşar otelin ortakları. Yeğenleri Feyzullah Piral otelin müdürü ve Kızılay yetkilisi. Cemal Taşar'ın damadı Av. Mesut Sayılgan Kızılay Tatvan Temsilcisi…

★★★

Bir süre sonra da Malazgirt'deki etkinlikler için Bitlis'e Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli geldiler. Devlet Bey o otelde konakladı. Ben de o gece “Devlet Bahçeli'yi uyarıyorum!” başlıklı bir yazı kaleme aldım.

Yazıda “Sayın Bahçeli bu gece o otelde kalacaksınız, muhtemelen yemek yiyeceksiniz, yemekte, et, kıyma, kavurma varsa sakın yemeyin! Zira o etler Kızılay'ın yoksullar için hazırladığı etler!” dedim.

★★★

Haberim sansasyonel bir etki yarattı. Tekzip, erişimi engelleme vs. taleplerinde bulundular ancak tamamı reddedildi. Çağdaş Gazeteciler Derneği'nden (ÇGD) “Yılın Gazetecisi” ödülünü de aldım. Ancak haberden 3 yıl sonra, hakkımda “İşyerine izinsiz giriş” iddiasıyla dava açıldı. Duruşması 19 Eylül'deydi. 6 ay hapis cezası yedim. Haber peşinde koşarken sürekli yargılandığım için cezam, tekrar suç işleyebileceğim gerekçesiyle ertelenmedi, indirim yapılmadı, paraya çevrilmedi. İstinafa itiraz edeceğim, onaylanırsa tutuklanacağım.

★★★

Haberden sonra Kızılay Genel Merkezi bir müfettiş görevlendirdi. Müfettiş raporunun ardından şahıslar görevden alındı. Ancak başka bir işlem yapılmadı. Müfettiş raporunda ise doğrudan olmasa da dolaylı olarak usulsüzlük yapıldığı, konserve etlerin önemli bir kısmının kayıp olduğu belirtiliyordu.

Ayrıca haberimle ilgili hiçbir dava yok! Yapılan suç duyuruları ve erişim engelleme talepleri reddedilmiş durumda. Haberin doğruluğunu herkesin kabul etmesine karşın absürt bir şekilde “İşyerine izinsiz girişten” mahkum oldum.

Savunmamda özetle şöyle söyledim; “Ben hiç kimsenin özel mülküne girmedim. Bir kamu kurumu olan Kızılay'a bağışlanan ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması gereken gıdaların bulunduğu bir yere girdim. Bu yerin isminin ne olduğu, otel mi, yoksa Tatvan Adliyesi mi olduğu önemli değil. Giriş amacım belli, yaptığım haberin sonuçları ortada, üstün kamu yararı söz konusu. Haber alma hakkı, aydınlanma hakkı anayasal bir haktır, işyeri dokunulmazlığı hakkı tali bir haktır, kıyası bile yapılırsa evet bir işyerine kamu yararı için izinsiz girilebilir…”

Buna rağmen ceza aldım. İndirim yapılmadı, ertelenmedi, paraya çevrilmedi!..

★★★

Ne yazık ki bu, aleyhime açılan ilk ve tek dava değil. Daha önce de bunlardan çok daha absürt konularda cezalar aldım. Son çıkan ve adına “Dezenformasyon Yasası” dedikleri sansür yasası kapsamında yargılanan, tutuklanan ve ceza alan ilk ve tek gazeteciyim! Cinsel taciz vakası ile ilgili attığım bir tweetten 2 saat sonra gözaltına alınarak tutuklandım, 10 gün tutuklu kaldım.

AKP'li vekil Vahit Kiler'e ait İstanbul'daki Safir'in Halk Bankası'na satılması işinin perde arkasını yazdığım için, gece yarısı gözaltına alındım, emniyete götürüldüm, nezarete atıldım, ancak birkaç dakika sonra serbest bırakıldım! Çok garip değil mi? Bugüne kadar hakkımda 153 soruşturma açıldı. Hepsi haberlerimle ilgili! Çok büyük bölümünden takipsizlik, beraat aldım. Buna rağmen 7 kez cezaevine girdim.

Halen bazı davalarım sürüyor.

Bakalım bunların sonucu ne olacak değerli Uğur Abi?

Sevgi ve saygılarımla”

★★★

Bugün size, toplumun gerçekleri öğrenme hakkına hizmet ederken, pişmiş tavuğun bile başına gelmeyecek eziyetler yaşayan ve her an cezaevine girmeyi bekleyen meslektaşım, Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül'ün mektubunu sundum.

Şu dönemde gazetecilik yapmak, mangal gibi yürek gerektiriyor vesselam…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp