Top
21/10/2023

Tek kanallı, siyah beyaz televizyon yayınlarının ilk yılları!..

“Bugün yaşları 70 ya da üzerinde olan Ankaralıların büyük çoğunluğu anımsayacaktır, 31 Ocak 1968 tarihini. O soğuk kış gecesinin Kızılay'ını… Işıl ışıl bir Kızılay ve birkaç mağazanın vitrini önünde öbek öbek Ankaralı toplanmışlar, vitrin içerisindeki beyaz camda, devamlılık spikeri Nuran Emren'in görüntüsünü seyrediyorlar:

‘Sayın seyirciler, burası deneme yayını yapan Ankara Televizyonu…'

Haftada 3 gece, bu anonsla toplanan seyirciler, 6-7 saat süren yayını nefeslerini tutarak izlerlerdi…

★★★

O gün ilk deneme yayınına başlayan TRT Televizyonu denebilir ki, hiçbir ülkede görülmeyen bir ilgi ile karşılanmıştı. Hareketli görüntüyü evin içine kadar getiren bu elektronik aracın toplumumuz tarafından, çeşitli yollarla bilinmesinde, kuşkusuz, Batı'da 30 yıldır izleniyor olmasının da büyük rolü vardı. Ama hiçbir ülkede bu kadar hazır bir ortam bulamamıştı televizyon yayıncılığı…

★★★

TRT'nin ilk deneme televizyon yayınından bugüne 55 yıl geçti. İnsan yaşantısında önemli bir yaş dönümü bu. Ama unutulmamalı ki, Batı'dan 30 yıl geç geldiği düşünüldüğünde, bu konudaki olgulardan teknik ve program olarak geniş ölçüde yararlanma olanağı elde etmesi, denemelerden esinlenmiş olması, TRT'nin televizyon yayınlarını kurumsal yaşın çok daha ötelerine götürüyordu.

Haftanın 3 günü, 6-7 saat yayın yapan kadroya baktığımızda, 40'ı programcı, toplam 250 kişi, Mithatpaşa Caddesi'nde, yan yana 3 apartmanın bodrum katlarının birleştirilmesinden oluşan tek bir stüdyo, 5kW gücünde bir anten, sadece Ankara içine yayını yapabiliyor. Program Müdürlüğü'nün yayınlarda yer alacak yapımları şöyle:

Folklor dizisi.

Bale programları dizisi.

Klasik Batı Müziği programları.

Türk Müziği programları.

Ankara'daki meşhurlar.

Meşhurlarla Baş Başa…

★★★

Genel Müdür Adnan Öztrak, Televizyon Müdürü Mahmut Tali Öngören, Haber Müdürü Doğan Kasaroğlu.

1969 yılında televizyon deneme yayınları artan bir ilgiyle izleniyor. Yayın yine haftada 3 gün, programların hemen hepsi yerli yapım. Göze çarpan yabancı kaynaklı tek dizi başrollerini Robert Beatty, John Howlett ve Richard Bebb'in paylaştıkları İngiliz yapımı polisiye “999'u Çevirin.” Seslendiren ünlü Can Akbel. O günlerden geriye kalan üç beş duyurunun yanı sıra Ankara Televizyonu Müdürü Mahmut Tali Öngören, kurum içi çatışmalardan, teknik ile program arasında hâlâ bir uyum sağlanamadığından söz ediyor.

★★★

Bir yıl sonra, 1970'de ilk Genel Müdür-Yönetim Kurulu çatışmasına tanık olunuyor. Genel Müdür Adnan Öztrak, Yönetim Kurulu Üyeleri; Emil Galip Sandalcı, Muammer Sun, Prof. Hıfzı Timur, Emin Hekimgil, Sunuhi Cav, Prof. Sinan Sinanoğlu ile Prof. Uğur Alacakaptan. Karşılıklı suçlamalar ve bildiriler havada uçuşuyor…

1971'de Yönetim Kurulu çatışmalarının gölgesinde kalan yayında belirgin bir derlenip, toparlanma göze çarpıyor. Televizyon artık yaşamımızın bir parçası olmuştur. Güncel olaylar açık oturumlarda tartışılıyor. Örsan Öymen ve Zeki Sözer yönetimindeki açık oturumlar izleyicinin ilgisini çekiyor.

★★★

Ne var ki 12 Mart'taki askeri müdahale, bir çırpıda TRT'nin düzenini ve programlarını da değiştiriveriyor. Genel Müdürlüğe General Musa Öğün getiriliyor. Televizyon Daire Başkanlığına Güntekin Orkut, Haberler Dairesine Doğan Kasaroğlu

1972'de yayın haftada dört güne çıkıyor, TRT televizyonu dış kaynaklı dizi programlarına açılma dönemine giriyor. Sirk Dünyası, Bedava Dünya Seyahati, Shirley'in Dünyası gibi diziler yayınlanıyor. Ve “Kaçak” la “Teletiryakilik”e adım atılıyor. Kültür ve eğitim programlarında gözle görülür bir azalma, buna karşın BBC kaynaklı belgesellere doğru bir yönelme…

Uğur Dündar televizyonun ilk yıldızı olarak, hazırladığı programlarla beğeni kazanıyor.

1973 yılı program ve içerik açısından bir önceki yıldan pek farklı değil. “Kaçak” kaçmadık yer bırakmaksızın ekrandaki yerini koruyor. “Kaçak” la birlikte izleyicinin büyük bir çoğunluğu komiserden kaçma yollarını arıyor. Varsa, yoksa “Kaçak!..”

★★★

1974'de İsmail Cem İpekçi Genel Müdürlüğe getiriliyor. Yayın haftada 7 güne çıkıyor. Hafta Sonu ve Telepazar gibi tatil günü programlarıyla, izleyici artık tatil günleri de artık ekran başında. Yerli yapımlara ağırlık veriliyor ve “Sinekli Bakkal”, “Yaşar ne Yaşar ne Yaşamaz”, “Aşk-ı Memnu” gibi yerli yapımlar ekrana gelmeye başlıyor.

1975 yılında İsmail Cem görevden alınıyor yerine Nevzat Yalçıntaş geliyor. Yayın açısından herhangi bir değişiklik yok. Yerli yapım olarak Turgut Özakman'ın “Sarıpınar 1914”ü yabancı dizi olarak Amerikalı aktör Peter Falk'un canlandırdığı “Komiser Kolombo” dikkat çekiyor. İsmail Cem'in Danıştay kararıyla görevine iade edilmesi üzerine Nevzat Yalçıntaş istifa ediyor ve kamuoyunda genel müdür tartışması sürüyor.

★★★

1976'da Genel Müdürlüğe, uzmanlık alanı “tavukçuluk” olan Ziraat Mühendisi Şaban Karataş atanıyor. Bu dönemde, televizyon için için kaynıyor. Çalışanlar pasif direnişin yanı sıra genel müdürün alınması için imza kampanyası başlatıyorlar ve 528 imzalı dilekçeyi Selim Esen ve Esen Ünür Kavaklıdere Postanesi'nden Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e iletiyorlar. Yerli yapım oranı en alt düzeyde, yabancı kaynaklı dizilere ağırlık veriliyor. “Küçük Ev”, “Polis Dosyası”, “Kadın Polis”, “İhtiyar Delikanlı” dizilerden sadece birkaçı. Yerli yapım olarak “Kaynanalar” ilgi çekiyor.

1976 yılının ortalarında, bir dönem gerilerde kalıyordu. Geride kalan bu dönem bir anayasal kuruluş olan TRT'nin Danıştay kararlarına, dolayısıyla Anayasa'ya aykırı bir dönem olma talihsizliğini taşıyordu.

★★★

Şaban Karataş görevden alınarak yerine Cengiz Taşer atanırken yeni bir anlayış da uygulamaya konuldu. O güne kadar TRT'nin başına hep dışarıdan kişiler getirilmiş ve bu siyasal kuşkulara, tartışmalara yol açmıştı. TRT'nin, kendi içinden yetişen ve en üst düzeylere gelen öz elemanlarını değerlendirmek gibi iyi niyetli bir düşüncenin tohumları böylece atılmıştı. Ama, atılan bu ilk tohumun amaçlananı verdiği söylenemezdi. Taşer, içinden gelmiş olmasına karşın, en kritik dönemde kurumu partizan yönetime bırakarak, anayasal yansızlık ve objektiflik çizgisinden uzaklaştırılmasına neden olmuştu. İlk tohumun verdiği zarar bu kadarla kalmamış, yeni dönemde iktidar liderlerine ayrıcalıklar tanınmış, dil devrimine çağdışı bir yaklaşımla karşı çıkılmış, halka mal olmuş sözcükler emirlerle yasaklanmıştı.

★★★

TRT'nin başlangıcından itibaren adı hep bilinen Doğan Kasaroğlu, Cengiz Taşer'den sonra Genel Müdür oluyor.

TV yayınlarında, yerli yapım oranı hızla düşerken yabancı diziler ön plana çıkıyor ve 1980 bir “Dallas” yılı oluyor. Programları yerli yapımlarla doldurmak hem çok zor hem de çok pahalıydı ve tüm demokratik ülkelerde yabancı yapımlara geniş yer verildiği de bir gerçekti. Üstelik Amerikalılar, Japonlar ve İngilizler, televizyon yapımları konusunda büyük aşamalar kaydetmişlerdi. Çeşitli biçimlerde eleştirilen Dallas'ın içerik açısından olduğu kadar son derece ustaca yapımı, dramatik unsurların başarı ile kullanılması seyirciyi ekranın başına kilitlemeyi başarıyor.

Burada belirtmek gerekir ki, önceki dönemlerde TRT televizyonu hiçbir zaman yeterli teknik ve parasal olanaklara sahip olmasa da İngiliz televizyonu BBC'nin ardından gelebilecek gelişmeler göstermişti. İşin ilginç yanı çok başarılı bir çizgiye ulaşan Türkiye'nin televizyonu birden, özellikle yerli yapımlar konusunda oldukça ileri bir duruma gelmişti.

Ve TRT televizyonunun sürekli başarı çizgisini sürdürdüğü dublajdaki beceri ve ustalığı övünülecek düzeydeydi. Pek çok gelişmiş ülkenin Türk televizyonundaki dublaj ustalığına ulaşmadığı da bir gerçekti. Kaldı ki, kimi ülkelerin televizyon filmlerinin altında yazılı çeviriler verdiği düşünüldüğünde TRT'nin dublajdaki başarısı yadsınamazdı.

★★★

TRT'nin ilk 13 yıl yayınlarına şöyle bir bakıldığında, ülke gerçeğinde teknik olanaklar açısından büyük bir ilerleme içerisinde olduğu göze çarpıyor. Artık yayın 31 Ocak 1968'de olduğu gibi sadece Ankara'ya değil, tüm ülkeye yayılmıştır. Stüdyo imkanları genişlemiştir, elde belki de yeterinden fazla eleman vardır. Yayınlanan programlar açısından ise bir arpa boyu bile öteye gidilemediği görülür. Özellikle eğitim, kültür ve çocuk yayınlarında yerli yapımlar yok denecek kadar azdır.”

★★★

Değerli okurlarım, TRT Televizyonu'nun tek kanaldan siyah-beyaz yayın yaptığı ilk 13 yılını kurumun emektarlarından kadim dostum Selim Esen'le birlikte, yaşamayanlar için anlatmaya çalıştık. Sonrasını, yani bugüne kadar olan bölümü zaten biliyorsunuz.

Ben, Selim, Neslihan Gence, Mehtap Uyguner ve Işık Selen, 1970 yılında, ayda 75 sterlin aldığımız CENTO-TRT bursuyla İngiltere'nin ünlü yayın kuruluşu BBC'ye, “Televizyonda Yapım Yönetim” kursuna gönderildik. Yaklaşık 8 ay süren bu kursta edindiğimiz bilgiler meslek hayatımızın geleceğini şekillendirmede ve başarılarımızda çok yararlı oldu. Pansiyon ve oda arkadaşım Selim'in de hiç unutamayacağım desteklerini gördüm.

★★★

Atatürk'ün Cumhuriyeti gençlere emanet ederek, Kurtuluş Savaşı'nın iki önemli tarihini ulusal bayram olarak armağan ettiği Türkiye'de bugün 100 yılı geride bıraktık. Bu süreçte, devlet radyo ve televizyonunun gençlere ve gençliğe yönelik programlara yeterince yer vermeyişini anlamak ve anlatmak olası değil.

Bir de TRT'nin Cumhuriyet'in 100. yıl etkinliklerine olan ilgisizliğini!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp