Top
15/08/2014

CHP’nin rotasını, Gezi’nin mesajları belirlemeli…

Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu CHP Ge­nel Baş­ka­nı se­çil­di­ğin­de, al­tı ok­lu par­ti­ye gö­nül ve­ren­ler, ona çok an­lam­lı bir la­kap tak­mış­tı: Gan­di Ke­mal...
Tıp­kı “or­ta­nın so­lu­” söy­le­mi­ni ge­liş­tir­di­ğin­de mer­hum Bü­lent Ece­vi­t'­e “Ka­ra­oğ­la­n” de­dikleri gi­bi.

* * * *

Ka­ra­oğ­lan Ece­vit, üs­tün hi­ta­bet gü­cü­nün de et­ki­siy­le kı­sa sü­re­de ezi­len yı­ğın­la­rın se­si, umut­su­zun umu­du, top­rak­sız köy­lü­nün ba­ba­sı, iş­çi­nin gü­ven­ce­si, gen­ci, yaş­lı­sı, ka­dı­nı ve er­ke­ğiy­le dü­zen mağ­du­ru ge­niş kit­le­le­rin “Halk­çı Baş­ba­ka­nı­” ol­muş­tu.
Onun ik­ti­da­rın­da sö­mü­rü dü­ze­ni son bu­la­cak, ulu­sal ge­lir hak­ça pay­la­şı­la­cak­tı.
Top­rak iş­le­ye­nin, su kul­la­na­nın ola­cak­tı.
Sa­it Fa­ik hi­ka­ye­le­ri­nin yok­sul­la­rı, ar­tık ge­le­ce­ğin gü­zel gün­le­ri­ni ha­yal ede­rek uy­ku­ya da­la­cak­lar­dı.
“Halk­çı Ece­vi­t” slo­ga­nı öy­le­si­ne be­nim­sen­miş, in­san­lar “Ka­ra­oğ­la­n”­a öy­le­si­ne inan­mış­tı ki, onu Tür­ki­ye so­lu­nun en yük­sek oy ora­nıy­la, yüz­de 42 ile Baş­ba­kan yap­mış­tı.
“Halk­çı Ece­vi­t” slo­gan ol­mak­tan çık­mış, ade­ta mut­lu gün­le­ri müj­de­le­yen bir mar­şa dö­nüş­müş­tü.

* * * *

O gün­ler­de ya­şa­dı­ğım, hâ­lâ ha­tır­la­dık­ça göz­le­ri­mi ya­şar­tan iki ola­yı an­lat­ma­dan ge­çe­me­ye­ce­ğim.
İs­tan­bu­l'­un yok­sul ar­ka so­kak­la­rın­dan bi­ri.
Ge­ce­nin bir ya­rı­sın­da ka­me­ra­man ar­ka­da­şım­la bir­lik­te sa­bah­çı kah­ve­si­nin or­ta­sın­da­ki in­şa­at mer­di­ve­ni­ne tır­ma­na­rak ça­tı­da­ki “be­kar oda­sı­”na çı­kı­yo­ruz.
Uzun, upu­zun bir oda.
Yak­la­şık 50 ran­za­nın hep­si do­lu.
Kir­den sim­si­yah ol­muş çar­şaf­sız ya­tak­lar­da sı­zıp kal­mış in­san­lar, gök gü­rül­tü­sü­nü an­dı­ran ho­rul­tu­lar­la uyu­yor.
Ki­mi in­şa­at­lar­da ça­lı­şan, ki­miy­se iş bu­la­bil­me umu­duy­la o za­man­lar
ta­şı top­ra­ğı al­tın ola­rak bi­li­nen İs­tan­bu­l'­a gel­miş ça­re­siz­le­rin ara­sın­dan ge­çe­rek, dip­te­ki cı­lız ışı­ğa doğ­ru iler­li­yo­ruz.
Üze­rin­de­ki toz top­rak ne­de­niy­le ade­ta ge­ce lam­ba­sı­na dö­nüş­müş am­pu­lün sark­tı­ğı yer­de ne du­ru­yor bi­li­yor mu­su­nuz?
Omu­zun­da gü­ver­ci­niy­le Ece­vit fo­toğ­ra­fı­nın yer al­dı­ğı “U­mu­du­muz Ka­ra­oğ­la­n” pos­te­ri…
Ece­vit, be­kar oda­sı­nın de­rin uy­ku­da­ki ga­ri­ban­la­rı­na gü­lüm­sü­yor.

* * * *

Sa­ray­bur­nu'n­da, Ame­ri­ka­lı tu­rist Sa­ra­i Si­er­ra öl­dü­rül­dü ya, iş­te tam ora­lar…
Ara­cı­mız­la ge­çer­ken sur­la­rın di­bin­de, ma­ğa­ra­ya ben­ze­yen bir oyuk­ta­ki ha­re­ket­li­lik dik­ka­ti­mi­zi çe­ki­yor.
Ka­me­ra­man ar­ka­da­şım­la bir­lik­te ini­yo­ruz.
Oyu­ğa yak­la­şır­ken elin­de bı­çak­la bi­ri fır­lı­yor.
“Gi­din ulan… Be­ni ve ço­cuk­la­rı­mı bu­ra­dan da mı ede­cek­si­niz… De­fo­lun yok­sa vu­ru­ru­m” di­ye ba­ğı­rı­yor.
Güç­lük­le ik­na et­tik­ten son­ra bi­zi içe­ri­ye alı­yor.
Bir de ne gö­re­lim:
Sap­sa­rı saç­lı, ma­vi göz­lü dün­ya­lar gü­ze­li iki ço­cuk, kor­ku­dan fal­ta­şı gi­bi açıl­mış göz­ler­le bi­ze bak­mı­yor mu?
İçe­ri­si buz gi­bi. Ay­rı­ca du­var­la­rın­dan şı­rıl şı­rıl su­lar akı­yor.
Adam ka­me­ra­ya an­lat­tı­ğı acı­lar­la do­lu hi­ka­ye­si­ni şu söz­ler­le nok­ta­lı­yor:
“U­mu­dum Ka­ra­oğ­lan… Be­ni ve ço­cuk­la­rı­mı bu ka­ran­lık­tan ay­dın­lı­ğa, an­cak Ka­ra­oğ­lan çı­ka­rır!”
Umu­da ba­kar mı­sı­nız?
Çı­ka­rı­yor da…

* * * *

Gü­nü­müz Tür­ki­ye'si­nin ko­şul­la­rı çok fark­lı.
Ama ger­çek olan şu:
CHP, AK­P'­ye ben­ze­ye­rek oy al­ma­ya ça­lı­şan tak­lit­çi par­ti gö­rü­nü­mün­den sü­rat­le uzak­laş­ma­lı.
Çağ­daş sos­yal de­mok­rat par­ti kim­li­ğiy­le, ada­let­siz ge­lir da­ğı­lı­mı­nın ez­di­ği yı­ğın­la­rı, hak­ça pay­la­şım öz­lem­le­ri­ni, dış­la­nan, öte­ki­leş­ti­ri­len kit­le­le­ri, pa­di­şah dü­ze­ni­ne baş­kal­dı­ran­la­rı, ge­le­cek­ten umudunu kes­miş genç­le­ri, iş­siz­le­ri, se­kü­ler ya­şam bi­çi­min­den as­la vaz­geç­me­ye­cek olan­la­rı, Ata­tür­k'­ün la­ik de­mok­ra­tik Cum­hu­ri­ye­ti'ni, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nü, her­kes için ada­le­ti, kı­sa­ca­sı ye­ni bir çağ baş­la­tan “Ge­zi Ru­hu­”nun me­saj­la­rı­nı sım­sı­kı ku­cak­la­ma­lı.
Ba­kın AK­P'­nin oy­la­rı di­be vur­du.
Tay­yip Er­do­ğan Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­de mut­lak oy­la­rın sa­de­ce yüz­de 38'i­ni ala­bil­di.
Ya­kın­da mil­let­ve­ki­li ge­nel se­çi­mi var.
CHP çağ­daş sos­yal de­mok­rat par­ti kim­li­ğiy­le ve ye­ni bir marş­la ik­ti­dar yü­rü­yü­şü baş­lat­ma­lı.

(UĞUR DÜN­DA­R'­IN NO­TU: Mer­hum Ece­vi­t'­in ik­ti­dar­da ni­çin ba­şa­rı­lı ola­ma­dı­ğı, o dö­ne­min ken­di­si­ne öz­gü ko­şul­la­rı için­de de­ğer­len­di­ril­me­si ge­re­ken, kon­jonk­tü­rel ta­lih­siz­lik­ler­le do­lu ay­rı bir ya­zı ko­nu­su­dur)

İstanbul beyefendisine veda

Beşiktaş'ın efsanevi Başkanı Süleyman Seba'yı kaybetmenin derin acısını yaşıyorum. Futbol camiasıyla ailesine ve yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun. U. D.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp