Top
13/07/2014

Kula kulluk edene yazıklar olsun!..

Yıl­lar yıl­lar ön­ce… Boğaziçi'ne kartal yuvası gibi bir konumdan bakan TRT İstanbul Televizyonu'nda Program Müdürü'yüm.
Ekipteki arkadaşlarımla, tek kanaldan ve siyah beyaz yayınlanan programları renklendirebilmek amacıyla toplantılar yapıyoruz.
Aklıma plakları satış rekorları kıran Orhan Gencebay'ı ekrana çıkartmak geliyor.
Düşüncemi Müzik-Eğlence Müdürlüğü'ndeki programcılara açıyorum:
Gencebay'la özel bir program çok iyi olmaz mı?”
Deneyimli yapımcılar “Şahane olur ama yasaklı!” diyorlar.
Bu toplantıların birinde, yasağı nasıl aşabileceğimizi tartışırken, binanın koridorlarını boyayan işçilerden biri, yanık sesiyle Orhan Gencebay şarkıları söylemeye başlıyor.
“Bakın arkadaşlar” diyorum. “Orhan Gencebay sıradan bir şarkıcı değil. O, aynı zamanda sessizlerin sesi, güçsüzlerin gücü, umutsuzların umudu… Batı'nın Blues şarkıcıları, ünlü Fado'cuları varsa, onlar ezilen yığınların acılarını nasıl dile getiriyorlarsa, bizim de Orhan Gencebay'ımız, aşağı yukarı benzerini yapıyor. Plakları, kasetleri bu nedenle kapışılıyor. Bu anlamsız yasağı kaldırıp, halkın şarkıcısını, halkın malı olan TRT ekranlarına çıkarmalıyız.”

* * * * *

Ankara'nın cezalandırma ihtimaline karşı tüm sorumluluğu üstleniyorum.
İlk iş olarak Yapımcı-Yönetmen arkadaşım Cengiz Baysal, şarkıcıyla konuşuyor.
Önerimizi şaşkınlıkla karşılayan Orhan Gencebay'dan “büyük mutluluk duyarım” cevabını alınca, hazırlıkları hızlandırıyoruz.
Bu arada yayın gününü belirlemek için Ankara'daki Televizyon Dairesi Başkanlığı'nı arıyorum.
Ancak başkanlık kararlı:
“Orhan Gencebay'ın şarkıları denetimden geçmediği sürece, onu kimse ekrana çıkaramaz!”
Bunu duyan basın durur mu?
Ankara'nın olumsuz bakışıyla
ilgili haberler, gazetelerin televizyon sayfalarında peş peşe yayınlanmaya başlıyor.
Böylece kamuoyu desteğini de arkamıza alıyoruz.
Ama beklediğimiz “evet,
yapabilirsiniz” cevabı bir türlü gelmiyor.
Son çare olarak “Ya Orhan Gencebay ekrana çıkar ya da istifa ederim!” restini çekiyorum.
Neyse ki, Ankara yumuşuyor ve özel izin çıkıyor.
Batsın bu dünya, bitsin bu rüya” dediği için ezilenlerin hayallerine “Orhan Baba” olarak yerleşen Gencebay'ın özel programı, milyonlardan büyük alkış alıyor.
Tebrik ve teşekkür telefonları TRT'nin santralını kilitliyor.

* * * * *

Yıllar yılları kovalıyor…
Bu süre içinde şarkılarından sevdiğimiz, saydığımız, Blues ve Fado'cularla bir tuttuğumuz Orhan Gencebay'ın farklı yönleri ortaya çıkmaya başlıyor.
Örneğin, Borsa'da manipülasyon yapanlar arasında olduğu iddiasıyla yargılanıyor, şarkılarının bazı Arap bestecilerin eserlerine çok benzediği öne sürülüyor.
Ama buna rağmen dostları ve hayranları “Orhan Baba”larına asla toz kondurmuyor.
Hatta “Bir teselli ver” şarkısını “Borsadan tüyolar ver” şeklinde söylemeye kalkanlar, sevenlerinden sert tepkiler alıyor.

* * * * * *
Ta ki birkaç yıl öncesine kadar…
Çünkü o tarihlerde, korku imparatorluğunun cadı avı sürerken, aydınlar, gazeteciler, yurtsever subaylar, siyasetçiler, bilim insanları kumpaslarla zindanlara tıkılırken, iktidara biat etmeyen, gücün önünde eğilip bükülmeyen gerçek sanatçılar ve gazetecilerin kalemleri kırılırken, sansür karabasana dönüşürken, sessizlerin sesi, güçsüzlerin gücü, umutsuzların umudu, ezilenlerin “Orhan Baba”sı Orhan Gencebay, zulüm görenlerin yanında değil de, zulmedenin yanında boy göstermeye, açılımlarında görev almaya başlıyor…
Böylece Blueslar'ın, Fadolar'ın, içli ezgilerin çağrıştırdığı imaj,
mazide kalıyor.
Hayal kırıklığı bardağını taşıran son damla, muktedirin vizyon toplantısında yerini alınca yaşanıyor.

* * * * * *

Gönüllerdeki “Orhan Baba
fotoğrafının, muktedire biat etmiş Gencebay görüntüsüyle yer değiştirmesi üzerine twitter fenomeni Atilla Taş, sosyal medyada şu unutulmaz mesajı paylaşmaktan kendini alamıyor:
“Yazıklar olsun, yazıklar
olsun,
Kula kulluk edene yazıklar
olsun…”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp