Muktedir ya, kendisine kayıtsız şartsız destek veriyorlar ya, desteksiz atıyor.
Otomatiğe bağlanmış gibi, her gittiği yerde yalan söylemeye devam ediyor.
Mübarek Ramazan ayında bile yalandan, iftira atmaktan çekinmiyor!
Sallıyor da sallıyor!
O salladıkça alkışlar artıyor!
* * * * *
Atatürk'e laf söyleyemediği için İstiklal Savaşı kahramanı, Cumhuriyet'in kurucularından İsmet İnönü'den başlıyor, yalanlarını ta günümüze, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na kadar getiriyor.
CHP Milletvekili eski Müftü İhsan Özkes'in dediği gibi, ne zaman sıkışsa, paçayı kurtarma telaşı sarsa, hemen din iman, cami, Kur'an istismarına yöneliyor.
Yalanda sınır tanımadığından, bakarsınız yarın öbür gün geçer mikrofonun karşısına ve başlar haykırmaya:
Ey Kemal Kılıçdaroğlu, evdeki paraları nasıl sıfırladın, anlat bakalım!
Ey genel müdür, ayakkabı kutularına neler doldurdun söyle de duyalım!
Yetim hakkını, kul hakkını nasıl yedin? Hiç mi Allah'tan korkmadın? Cevap ver de görelim!
Oğlun gemicikleri hangi parayla, nasıl aldı? Yüreğin yiyorsa açıkla da öğrenelim!
Villalarını, İsviçre bankalarındaki paralarını mal varlığında göster de “aferin” diyelim.
Yolsuzluk ve rüşvet konuşmalarını içeren tapeleri TÜBİTAK yerine uluslararası saygınlığı olan kuruluşlara gönder ve onlardan “montajdır, heceleme yöntemiyle oluşturulmuştur” şeklinde rapor al da inanalım!
Camilerde içki içildiği iftirasını attın, Kabataş'ta türbanlı bacımıza tacizde bulunulduğu yalanını söyledin! Ama hiçbir kanıt gösteremedin. Özür dile de bağışlayalım!
Parelel yapıyla 12 yıl yoldaşlık yaptığını, “ne istediler de verme-
dik” dediğini itiraf et de bilelim!
* * * * *
“Allah Allah bu kadarı da olamaz” dediğinizi duyar gibiyim.
Neden olmasın?
Bugüne kadar söylediği yalanlarda sınır tanıdı mı?
Geçmişte söylediği yalanlar, gelecekte söyleyeceklerinin teminatı olmadı mı?
Bunları niçin demesin?
Muktedir kutuplaştırıp böldüğü öfkeli kalabalıklardan çılgınca alkışı neden beklemesin?