Top
07/10/2023

İster inan, ister inanma!..

“Şimdi size eski adı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi olan, yeni adıyla Prof. Dr.Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi'nde başıma gelen ve muhtemelen diğer hastalara da yaşatılan rezaleti anlatacağım:

Malum; kamusal sağlık hizmeti, doktorlar üzerinden ‘giderlerse gitsinler' sistemine dönüştürüldüğü için, hastanelerimizde randevu bulmak çok zor. Aylarca randevu kovaladıktan sonra nihayet bir ay önce, Prof. Dr. Veli Mihmanlı'dan randevumu alabildim. Ancak tabii ki profesöre değil, asistan ekibine görünebildim!..

★★★

Profesörün yerine bakan doktor, ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Ameliyat sırası alabilmek için gün boyu uğraştıktan sonra, işlem sırasında kullanılan makinenin bozulduğu ve sıranın biriktiği yanıtını aldım. “Ne zaman ameliyat olacağım?” diye sorduğumda, şöyle denildi:

“Yığılma var. Bir ay da olabilir, bir yıl da!.. Biz sizi arayacağız!..”

Neyse, geçen cumartesi günü arandım. Pazartesi muayene olacağımı, salı günü de ameliyat edileceğimi söylediler. (Siz zorlayıp sormadıkça, kimin muayene edeceği ve hastaneye yatıp yatmayacağınız hakkında bilgi almanız mümkün değil!..)

★★★

Dün sabah saatlerinde hastaneye yattım ve birer saat aralıklarla iki farklı doktor tarafından muayene edildim. İlk doktor, bir ay önce muayenemi yapan asistan doktordan farklı olarak, konulan teşhisi doğrulamadı! Yoğunluktan dolayı olsa gerek, ben kendi sorunlarımı anlatmak istediğimde ise kendimi dinletemedim, derdimi söyleyemedim. Daha doğrusu konuşmama, anlatmama müsaade edilmedi. ‘Ameliyatta bakılır işte' yanıtını aldım. (Bu arada o şaşaalı Şehir Hastanelerinde hasta mahremiyeti kesinlikle yok! Muayeneler yapılırken kapı açık bırakılıyor, siz daha odadan çıkmadan içeri başka hastalar sokuluyor!..)

★★★

Sabah muayenem yapıldıktan yaklaşık bir saat kadar sonra, ikinci bir doktor gelip tekrar muayene etti. Beni dikkatle dinledi, sorular sordu ve asıl şikayetimi gördü. Ameliyat olmak için hastaneye yatmışken ameliyatlık bir durumumun olmadığını, sorunun kaynağını bulup, belki de ayakta tedavimin yapılabileceğini söyledi.

Derken…

Tahliller için kan alınacağı sırada asistanlardan birisi hemşireye acilen müdahale odasına indirileceğimi söyledi. “Bana bu bilgi verilmedi” dememe rağmen ‘Bilmiyorum' denilerek elime bir ameliyat önlüğü tutuşturuldu ve çok hızlı olmam gerektiği söylendi. Sedyeyle hastane personeli tarafından odadan çıkarıldım.

Bilgi almak için son muayene eden doktoru görmek istediğimi söyledim, ancak kendisi yoktu!

Diğer doktorlara seslenerek “Bana bilgi verilmedi, ne müdahalesi' dediysem de sağlıklı bir yanıt alamadım.

Çaresiz, son anda sesimi yükseltmek zorunda kaldım.

Yemek yediğimi, bu durumda nasıl anestezi olacağımı, böyle bir müdahale bilgisinin bana verilmediğini söyledim!

Şimdi sıkı durun!

Bunun üzerine evraklarda yapılan kontrollerde HASTALARIN KARIŞTIRILDIĞI anlaşıldı. İsmimi tekrar tekrar telaffuz etmelerine rağmen, başka odadaki hastayla karıştırıldığımı öğrendim!.. 

★★★

Tekrar odama getirildim. Tahlil sonuçlarımı beklemeye başladım. Aradan saatler geçti ama bana hiç bilgi verilmedi.

Gece görevli olan doktor “Çok işim var” diyerek sonuçlarıma sonra bakacağını söyledi. Yüksek perdeden, agresif ve üslupsuz konuşmasını yoğunluğuna bağlayarak tüm gün sinirlerim fazlasıyla bozulmasına rağmen sessiz kaldım.

Bu sabah ise bütün doktorlardan farklı olarak başka bir doktorun (iki günde üçüncü doktor) muayene edeceğini söylediler.

Muayene odasının önünde dakikalarca bekleyişin ardından doktoru buldum, muayene edip edilmeyeceğimi sordum. Bu kez de ‘SENİ UNUTTUK' yanıtını aldım!..

Tekrar ediyorum; hekimlere değil onları bu yoğunluğa hapseden sisteme kızıyorum…

★★★

Son muayenede de diğer doktorların söylediklerinden bambaşka şeyler söylendi. Özetle süreç içinde 4 ayrı doktora muayene oldum ve hepsi farklı şeyler söyledi. Son istenen tahlil sonucumun da normal çıkmasının ardından taburcu olabileceğim aktarıldı. Ancak şikayetlerime ilişkin hiçbir açıklama yapılmadı, şikayetlerime tanı konmadı, ağrılarımın neden kaynaklandığı, nasıl geçeceği söylenmedi!..

★★★

Ve bir ay sonra -sanki randevuyu çok rahat bulabiliyormuşuz gibi- “poliklinikten randevu alırsınız” denildi!

Bu kez verdikleri reçeteyle ilacımı almaya gittiğimde; eczacı, bastıkları kaşedeki doktorun o hastanede çalışmadığını, bu nedenle sistemin ilaca onay vermediğini söyledi. Teyit için başka bir eczaneye gittiğimde aynı yanıtı aldım.

Tekrar hastaneye döndüm. Kaşedeki ismin hastanede çalıştığını, başka bir hastanın da aynı sorunu yaşadığını, eczacıların sistemlerinin güncel olmadığını ve Sağlık Bakanlığı'nın sisteminde sorun olduğunu söylediler. Tüm yaşadığım süreci şikayet etmek için yetkili birini görmek istediğimde ise ‘Haklısınız ama şikayet etseniz de bir şey olmaz zaten' yanıtıyla karşılaştım.

★★★

Yaşadığım süreç boyunca aldığım en doğru yanıt buydu! Çürümüş bir sistem var ve herkes bunun farkında… Doktorlar nefes almadan, insanüstü bir gayretle, en ağır koşulların olduğu fabrika işçisi gibi çalıştırılıyor. Hastalarla sürekli terslenerek konuşuluyor, gerekli bilgi verilmiyor.

Bilimsizlik, çürümüşlük, liyakatsizlik her yere sirayet etmiş durumda.

Kendisi de hastane işletmiş olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ne önerir?

Acaba o hastanelere mi gidelim?

★★★

Ha bu arada çok övülen ve milyarlar harcanan şehir hastanesinde kaldığım odadaki cam bozuktu, kapanmıyordu. Gece soğuktan uyuyamadık, hastanenin farklı bölümlerine gidip ısınmaya çalıştık. Görevliye söylediğimde, ‘Ben iletirim de ne zaman bakmaya gelirler kim bilir, size verebileceğim battaniye de yok' yanıtını aldım. Sağlıklı girdiğim hastaneden daha da hasta olmuş bir şekilde ayrıldım! Üstelik mental olarak da yorucu bir süreç yaşadık. Teşekkürler yeni Türkiye!..

★★★

Yaptığım sosyal medya paylaşımı sonrası Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi tarafından arandım. Başvurum alınarak durumun idari birimlere iletileceği söylendi. Daha önce de başka bir paylaşımın ardından yine aranmıştım ancak çözüme ulaşmamıştı. Şimdi peşini bırakmayacağım. Sadece bu paylaşımda olan değil hastanenin diğer bölümünde gördüğüm ihmalleri de anlattım.

Sonrasında şikayetlerimi dinleyerek ilgi gösteren Prof. Dr. Veli Mihmanlı ve ekibine teşekkürler. Gönül isterdi ki bu talihsizlikler hiç yaşanmadan süreç normal akışında da bu şekilde ilerleyebilsin. Ancak sistemdeki çürümüşlüğe ses çıkarmadıkça bazı eksiklikler giderilemeyebiliyor.

Sorun o doktor, bu hastane değil. Sorun; kemikleşen ve her yerde karşılaşmaya başladığımız sistemsizlik, tekelcilik ve liyakatsizlik!..

Özetle, çöküşü izlenen sağlık sisteminde, sağlık çalışanları da hastalar da mağdur…”

★★★

Okurken “Sağlık sisteminin kendisi tedaviye muhtaç hale gelmiş” dediğinizi duyar gibi olduğum satırları, meslektaşım Nagihan Yılkın'ın sosyal medya paylaşımından alıntıladım.

Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletirken, yaşadıklarının yine de “iyi günlere denk geldiğini”, başta doktorlar olmak üzere liyakat sahibi değerlerimizin göçü devam ettikçe bu günleri arayacağımıza inanıyorum!

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp