Referandumdan sonra gerek katıldığım sosyal etkinliklerde, gerekse yolda karşılaştığım okurlarımızdan hep aynı soru geliyor:
“Referandumda çok uğraştık, ancak şaibeli sonucu değiştiremedik! Gücümüzün farkındayız, bu nedenle umutsuz değiliz. Ama gitmemeye kararlı baskıcı iktidar karşısında bundan böyle ne yapmalıyız?..”
Gündemdeki bir numaralı bu soru, bazı gerçekleri artık apaçık konuşmamızın zamanının geldiğini de haber veriyor.

* * *

Sevgili okurlarım,
Türkiye'de son 15 yıldır AKP iktidarının sürmesinde, muhalefetteki partilerin yetersizliğinin çok büyük rolü olduğunu söylememiz gerekiyor. Bir başka deyişle, demokrasimiz üzerine çöreklenen tehdidin büyüyerek sürmesinde AKP iktidarı kadar, muhalefetin de sorumluluğu bulunuyor.
Bu gerçek de, muhalefetteki iktidar değişmeden AKP iktidarının değişmeyeceğini gösteriyor!..

* * *

Oysa Türkiye'de yakın zamana kadar, sorunları görmesine karşın siyasetten bilerek uzak duran çok iyi yetişmiş, kalibresi yüksek ve çağdaş demokrasinin değerlerini özümsemiş bir kitle var. Eğer “uyuyan dev” olarak tanımlayabileceğimiz bu kitle elini taşın altına koyar ve muhalefette etkin olabilirse, karşımızdaki vahim tablo da değişebilir.
Nitekim “uyuyan dev”, AKP'nin ısrarla uyguladığı yanlış ve baskıcı politikalar sayesinde uyanmış ve yaşam tarzının büyük tehlike altında olduğunu görmüş durumda…
Değerli Anayasa Hukukçusu Prof. Kemal Gözler'e göre; Türk aydınları 1908'den bu yana, hiçbir dönemde, yaşam biçimlerini bu denli baskı, tehdit ve kuşatma altında hissetmediler!..

* * *

Aslında daha yüksek olduğu iddia edilen yüzde 49'luk “Hayır” oranı, bir bakıma uyuyan devin kıpırdanmasının yarattığı rüzgarın gücünü de gözler önüne seriyor.
Önümüzdeki süreçte bu muazzam güç, gerek iktidar, gerekse muhalefet üzerindeki ağırlığını giderek daha da hissettireceğe benziyor.
Bağımsız siyaset gözlemcileri; önce muhalefetteki iktidarın, sonra da AKP iktidarının değişeceğini ve siyasette hiçbir şeyin eskisi gibi sürüp gitmeyeceği bir zihniyet devriminin gerçekleşeceğini öne sürüyorlar.