Türkiye'nin haline bir bakıyorum her tarafı ayrı ayrı dağılıyor, parçalanıyor. Kimse neresinden tutacağını bilemiyor.
Gazeteyi okuyoruz gördüklerimize, duyduklarımıza inanmak istemiyoruz.
Tabii hangi gazeteye baktığınız da önemli!
Bazı gazetelere göre her şey yolunda, her şey daha da iyiye gidiyor ama onların hangi ülkenin haberlerini verdiklerini bilemiyoruz. Bir yer anlatıyorlar ama… Bu yerin bizim Türkiyemiz olmadığı kesin.
Televizyona bakıyoruz bambaşka bir dünya. Millet sadece evlenme derdinde. Gerisi sanki güllük gülistanlık!
Yani anlayacağınız aslında bu Türkiye'de her şey “güler misin ağlar mısın?”
Ben daha çok için için ağlıyorum ancak artık içten değil bağıra bağıra ağlamanın vakti geliyor sanırım. Belki o zaman birileri duyar! Bir şeyler değişmeye başlar.

* * *

Yine de yüzümüzü absürdlükleriyle güldüren şeyler yok değil. Mesela “Diyanet” diye bir kuruluşumuz var. Devamlı “fetva” yayımlıyor, devamlı yorum, açıklama.
Fetvaya doyamıyor. Zannedersiniz ki asıl görevi din işleriyle ilgilenmek değil adeta bir Güzin Abla olmak.
Her konuda bir yorumu, bir tavsiyesi var. Öyle de esprili bir kurum ki bence Cem Yılmaz'ın tek rakibi olabilirler.
Eskiden pek sesleri çıkmazdı. Sadece dini konularda, dini günlerde açıklama yaparlardı.
Şu sıralar kendilerine ayrılan bütçenin büyüklüğünün sevinciyle coştular herhalde, her konuda bir şey söylemeden duramıyorlar.

* * *

En son müzik ile ilgili fetvalarında ‘müziğin mutlak haram olmadığını' belirtmişler. Araştırmışlar bakmışlar Kuran ve sünnette müzikle uğraşmanın, müzik dinlemenin günah olduğunu gösteren deliller bulamamışlar.
Çok şükür! Çok sevindik!
Hep aklıma takılan bir konuydu!
Ancak!!! “Cinsel arzuları tahrik eden şarkıları söylemek ve onları dinlemek günahtır” diye buyurmuşlar.
Sizin de bazı şarkılarda soyunup sevişesiniz gelmiyor mu? Böyle içiniz bir tuhaf olmuyor mu? Diyanet bu konuda haksız mı?!

* * *

Benim bildiğim, sınırlar, günahlar
Kuran'da belirtilmiştir ve gerisi serbesttir, kişinin inisiyatifine bağlıdır.
Ama tabii bazıları bunlarla yetinemiyor, doymuyor. Her alanda bir yasaklama ihtiyacı hissediyor ve soruyor:
“Hocam, rimel sürmek haram mı?”
“Müzik dinlemek haram mı?”
“Ayakkabının önce sol tekini giymek haram mı?”
“Yemeği ağzımızın sağ tarafıyla çiğnemek daha mı sevap?”
Ee, her şey kurallı olsun istiyor bu kuralsız ülkenin bazı aziz vatandaşları.
Yoksa o güzel kafalarının içindeki küçücük organı kullanmak zorunda kalacaklar.
Oysa madem ki bu kadar meraklılar! Alıp bir Kuran okusalar ya! Görseler Allah onlara ‘OKU!' diye başlamış, ‘Öğüt alıp düşünmezler mi?' diye tekrarlamış.
Yok okumuyorlar, düşünmüyorlar ve anlayamıyorlar! Allah'ı bile dinlemiyorlar! Bizi de böyle bir yönetime, böyle bir Türkiye'ye mahkûm ediyorlar.

Bunu da mı yapacaktın SGK!

Her alanda bizi şefkatle (!) kucaklayan yönetimimizin tabii ki de yanlış yapanlara müsamahası yok! Adalet bunu gerektirir.
Bu yüzden olsa gerek SGK, 3 Şubat'tan itibaren akciğer kanseri olan hastaların tedavi masraflarını karşılamak için hiç sigara içmemiş olmasını şart koşmaya başlamış!
Tek tavsiyem olabilir, sigaralı resimlerinizin hepsini yakın. Bir daha asla sigarayla resim çektirmeyin, sosyal medyada paylaşmayın.
Hele husumetli olduğunuz kişilerin yanında hiç açık vermeyin. Dikkatli olun!
Yakında yeterli spor yapmayan kalp hastalarının da tedavileri karşılanmayabilir!
Ya da düzgün beslenmeyen şeker hastaları… Sizleri de uyarıyorum.
Kışın sıkı giyinmeyip yeterli C vitamini almayan grip hastaları… Bunu siz hak etmediyseniz kim etti!