Top
Pınar Turan

Pınar Turan

pinnartu@yahoo.com

17/01/2016

SONNNN Türkiye’de kadın olmak zor!

Evet, kadın olmak zor! Hem de her devirde, her yerde. Aslında Türkler anaerkil bir toplum. Biz anneye, kadına önem veririz. Bugüne kadar kadın-erkek günlük hayatta hep birlikte olmuştur. Beraber çalışıp, beraber paylaşıp, beraber karar almışlardır.
Kültürümüzün gerçek aynası olan dilimizde de bunu görürüz. Diğer dillerde kelimeler için dişi-erkek ayrımı vardır. Oysa Türkçede böyle bir ayrım yoktur. İngilizce ve diğer birçok dilde kadın erkek için ayrı zamirler kullanılırken bizim dilimizde bu ayrım yoktur.
Yani biz Türkler kişiye aslında insan gözüyle bakarız.

Aile Türkler için çok değerlidir. Bu yüzden dilimizde ailenin neredeyse her bireyi için ayrı bir isim bulunmaktadır.
İngilizcede ‘amca' kelimesi; amca, dayı, enişte hepsi için kullanılır. Bizde ise her biri için ayrı kelimeler vardır.
Böyleyken biz bu duruma nasıl geldik? Toplum ve aile değerlerimizi nasıl kaybettik?
Yüz yıllardır din adı altında kandırılarak öz değerlerimizi yitirdik!
Kendini dindar ve makbul bir insan gibi göstermek isteyenler, dini daha da zorlaştırıp, karmaşık hale getirerek halkı kendi idare ve tekellerine alıp kandırdı. Hâlâ da böyle yapmaya devam ediyor.

Bu zaten tarih boyunca gözlenmiş bir olay. Ama gelişmiş dediğimiz ülkeler bu problemi nasıl çözdü?
Dini her şeyden ayırarak çözdü. Zaten dinin sadece kişiye özel olması gerekmiyor mu?
Öldükten sonra yaptıklarımdan tek başına mükellefsem, tek başıma hesap vereceksem, diğerlerine ne oluyor?
Son günlerde çok söylenen bir söz var ya! ‘Âlem aya gitmiş, biz hâlâ hangi suyla abdest alacağımızın peşindeyiz' diye.
İslam domuz eti yemeyin demiş, millet domuz yağıyla yağlanan aletin haramlığını-helalliğini tartışıyor. Adamların işi gücü “cariye” caiz mi olmuş. Ölünce kaç cariyeleri olacak onu hesaplıyorlar.
Hep söylüyorum eğitim şart diye ama eğitim için de zekâ şart!

Hele Diyanet İşleri'ne bağlı bir kurulun son fetvası, insana ‘Demek eğitimle de olmuyor!' dedirtiyor:
“Bir baba öz kızına şehvet duyarsa, nikâhına zarar gelmez!” gibi abuk sabuk bir beyanat!
Nasıl iğrenç bir düşüncedir bu?
Bir kadın olarak değil, bir insan olarak bu gibi saçma sapan, hiçbir ahlâka ve dine sığmayacak fetvalara artık bir “dur” demek lazım!
Erkekler, hele de babalar nasıl duruyor, neden susuyor anlayamıyorum!
Bu ülkenin sözde dindar denilen yüzde 51'i nerede? Sükût ikrardan gelir. Onlar da susarak kabulleniyorlar. Nasıl kendilerine bunu yakıştırabiliyorlar?!
Diyanet'in olayı kapatmak için yaptığı yarım ağız ‘Bunu yapan bizden değildir' açıklaması yeterli mi?
Bir an önce özümüze dönmeliyiz.
Kendi toplum kurallarımızda, değil bir babanın kızına şehvet duyması, mahallenin kızına bile bakılmaz, korunur, sahip çıkılır. “Bacım”denir! Bu rezilliğe biz dur demezsek kim diyecek?!
İlginç bir araştırma!
Yapılan bir araştırmaya göre insanlar aşina oldukları şeyleri, bilmedikleri nesnelere göre daha çok seçme eğilimindelermiş.
Kişiler bilinçli olarak hatırlamasalar bile daha önce gördükleri şeyleri yenilerine tercih ediyorlarmış.
Psikologlar buna “salt maruz kalma” etkisi adını veriyorlar.
Kuşkusuz reklamcılar bu “maruz kalma etkisini” yıllardır biliyorlar. Yoksa şirketler logoları veya isimleri sağda solda görünsün diye milyonlarca liralık sponsorluk işlerine girmezlerdi. Böylece markalarını bilinçaltına yerleştiriyorlar!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları