İnsanlığın en büyük baş belâsı ne çevre ne açlık...
İnsanlığın en büyük baş belâsı:
Savaşlar...
★
Ne yazık ki...
Dünya üzerindeki hemen her devlet:
“Güvenlik ikilemi” sorunu yaşıyor...
Yani...
“Savaş tehlikesi...”.
★
Savaş tehlikesi yoksa bile:
“Falanca ülke (genelde komşudur) her an bana saldırabilir” kuşkusu iliklere kadar işlemiş...
İşte bu nedenledir ki...
Yani:
“Güvenlik ikilemi” sorunu olduğu içindir ki:
Silahlanma sürdürülüyor...
★
Örnek mi?..
Türkiye ile Yunanistan...
★
Yunanistan savunma harcamalarını her artırdığında...
Türkiye bunu kendisine:
“Tehdit” olarak algılıyor...
Ve:
Yatırım, istihdam, üretim ve halkın refahı için harcaması gereken kaynaklarını:
Silah satın alımı için harcıyor...
★
Aynı şey Yunanistan için de geçerli...
Türkiye savunma harcamalarını her artırdığında...
Yunanistan bunu kendisine:
“Tehdit” olarak algılıyor...
Yatırım, istihdam, üretim ve halkın refahı için harcaması gereken kaynaklarını:
Silah satın alımı için harcıyor...
★
İyi de...
Türkiye ve Yunanistan “NATO” üyesi değil mi?..
Reklâmlarda mücevher reklamı yapan Hürrem Sultan(!) gibi cevaplayayım:
“Evveeeettt...”.
★
İki NATO üyesinin birbiriyle savaşmasına izin ve imkân verilir mi?..
Sözleşmeye ve üyelik şartlarına göre:
“Verilmez...”.
★
Pekiiii...
Bu iki ülke...
Neden, “güvenlik ikilemi” yaşıyor?..
★
Soru, “bu iki ülke” olarak sorulursa cevabı başkadır...
“Bu iki devlet” olarak sorulursa başkadır...
Çünkü...
★
“Ülke” denildiğinde öncelikle:
O ülkenin halkı anlaşılır...
“Devlet” denildiğinde ise siyasal iktidar yani hükümetin...
★
Cevabı buna göre vereyim...
İki ülkenin (Halkların):
“Güvenlik ikilemi” sorunu yok...
İki devletin (İktidarların):
“Güvenlik ikilemi” sorunu var...
★
Demek istemem o ki:
Ülke halklarının makul çoğunluğu birbirleriyle dost...
Ülke halklarının azgın azınlığı ise:
Savaş ve savaş tehlikesinden geçindikleri için:
“Güvenlik ikilemi” sayesinde iktidarda kalıyor...
Silâh satın alımından elde ettikleri pay sayesinde:
Servet sahibi oluyorlar...
★
Güvenlik ikilemi yaratan politik kadrolar ve azgın azınlığın kullandığı iki argüman ise:
“Din ve ırk...”.
Ve:
100 yıl önce yaşanmış savaş...
Günün sözü
“İnsanlık tarihi boyunca savaşlar, para kazanılsın diye yapılır...”
Fuminori Nakamura
FARKINDA DEĞİL MİSİNİZ?..Yazılarımı gazeteye göndermiş SÖZCÜ TV’yi izliyordum...
Serap Belovacıklı:
TİP Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin Meclis’te düşürüldüğü haberini verdikten sonra...
Ekrana:
Meclis’te, milletvekilliği düşen ya da düşürülen milletvekillerinin adlarının yer aldığı sayfayı getirdi...
Can Atalay’ın adının yanına şu not konmuştu bile:
“Anayasa’ya göre milletvekilliği düşmesi”.
★
Canlarım...
148 yıllık parlamentomuz...
Abdülhamit döneminde bile yapılmayanı yaptı...
Anayasayı çöpe attı...
★
Biliyorsunuz:
YSK, Can Atalay’ın milletvekilliğini onaylamıştı...
AYM de bir milletvekilinin Anayasaya göre Meclis’te olması gerekirken cezaevinde tutulamayacağı gerekçesiyle:
Atalay’ın görevinin başına geçmesi yönünde karar vermişti...
★
Yargı ve meclis el ele verdi:
AYM ve YSK kararlarını tanımadı...
★
Şimdi...
Bu skandal kararı alan Meclis’i yöneten:
Başkan’a...
Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi için kürsüde konuşan ancak...
Anayasa’nın ilgili maddelerini değiştirerek okuyan:
İktidar meclis gurup Başkan Vekillerine...
Ve...
Atalay’ın milletvekilliğini düşüren milletvekillerine soruyorum:
★
Gelecekte (yaşarsanız):
Yassıada Mahkemeleri Başkanı Salim Başol ve...
Savcı Altay Ömer Egesel’den de daha kötü durumlara düşeceğinizin...
Sokaklarda yürüyemeyeceğinizin:
Farkında değil misiniz?..
BUNLAR HER ŞEYİ YAPAR
X’te (Twitter) konuşlanan “Sığınmacı, mülteci istemiyorum @mltecilergideck” isimli sosyal medya hesabı, Gönül Hanım’a (@Gonulje) şöyle saldırıyor:
“Ya sen PKK’lı aşağılık bir orr...sun. Senin karşı olduğun her şey kutsaldır. Bu saatten sonra MHP için ölürüm, öldürürüm...”.
★
Gönül Hanım...
Bu pislikler için insan öldürmek, sinek öldürmekten daha kolay...
Bunların altı tanesi (Evet, bunlar taneyle) bir gece yarısı saat 11’de evimi bastılar...
Kapıyı açsaydım:
Öldüreceklerdi...
★
Bunlar, iktidara tutunabilmek için...
Her türlü onursuzluğu...
Ve vahşeti:
Yaparlar...
ZAMANE VELİAHTLARISultan Abdülmecit’in oğlu veliaht Murat Efendi, Paris gecelerinin ışıklarla pırıl pırıl aydınlanmış halini görünce şaşırır...
İstanbul’a döndüğünde, gördüklerini amcası padişah Abdülaziz’e şöyle anlattığı rivayet olunur:
“Ne kadar garip? Adamlar sanki güneşin ışıklarını gündüzden alıp saklamışlar ve gecelerin karanlığını gündüze çevirmek için kullanıyorlar...”.
★
O zamanın veliahtları:
“Avrupalılar bizi kıskanıyor” demeyi akıl edemedikleri için midir nedir:
Hayranlıklarını itiraf ederlermiş...
YOK ARTIK
Biliyorsunuz...
Banu Avar, seküler ve Atatürkçü AKP’lilerden olup 40 yıldır:
“Kürtler bölücü çünkü bağımsızlık istiyor” diye isyan eder...
Ne var ki...
Avar’ın “bölücüler, bağımsızlık istiyorlar” dediği Kürtler bir türlü Banu Avar’ı haklı çıkaramadılar...
★
Avar şimdi de şöyle bir paylaşım yaptı:
“Sıra ABD’nin bölünmesinde. Texas bağımsızlık istiyor. Bayrağı da bu...”.
★
Kürtler, Banu Hanım’ın:
“Bölücüler çünkü bağımsızlık istiyorlar” tahminini bir türlü doğrulatamadılar...
Birkaç gündür bağımsızlık isteyen Teksaslılar...
Nasıl olup da ABD’yi bu kadar hızlı bölecekler:
Merak ediyorum...
★
Yani canlarım...
Erdoğan fanatikleri bile...
Mahcup olmamak için...
Avar’ın bu paylaşımını yapmakta...
Bu kadar acele etmediler...
AZGIN AZINLIKLARIN DEDELERİAzgın azınlık Türk Müslümanlarının tahrik cümlelerinden biri şöyle:
“Bu Yunanlılar var ya bu Yunanlılar; Kurtuluş Savaşı’mızda, hamile kadınlarımıza tecavüz edip karınlarındaki bebekleriyle birlikte öldürdüler...”.
★
Azgın azınlık Yunan Hıristiyanlarının tahrik cümlelerinden biri ise şöyle:
“Bu Türkler var ya bu Türkler; işgal ettikleri atalarımızın mirası Anadolu’muzu ve Trakya’mızı ellerinden almak için yaptığımız savaşta, hamile kadınlarımıza tecavüz edip karınlarındaki bebekleriyle birlikte öldürdüler...”.
★
Bu tahrik cümlelerinin doğru ya da yanlışlığını tartışmak geri zekâlılıktır...
Akıl ise şu gerçeği asla unutmaz...
★
Türklerle Yunanlıların savaşı 9 Eylül 1922’de Türklerin zaferiyle son buldu...
11 yıl sonra...
Yani 1933 eylülünde...
9 Eylül 1922’de, Yunanistan Başbakanı Venizelos İstanbul’da, Türkiye Cumhuriyeti devleti Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’in (1935’te Atatürk soyadını aldı) konuğuydu...
★
Oysa...
9 Eylül 1922 günü:
Gazi Mustafa Kemal, Türk ordularının...
Venizelos ise Yunan ordularının başkomutanı idi...
★
Ne iki lider “hamile kadın” konusunu andılar...
Ne de:
O günün dostluk ve barış yanlısı politikacıları ve medyası:
O hamasi ve düşmanlıkları kaşıyıcı sözleri hatırlattılar...
★
Peki...
İki lider dostça buluşup sohbet ederken:
“Hamile kadınlarımıza tecavüz edip karınlarındaki bebekleriyle öldürdüler” diyenler yok muydu?..
★
Tabii ki vardı...
Kimler miydi?..
Bugün aynı cümleyi kullanmaktan bıkmamış:
Azgın azınlıkların dedeleri...